"yapabileceği" - Translation from Turkish to Arabic

    • يفعله
        
    • قادر
        
    • يستطيع فعله
        
    • يمكنه فعله
        
    • بوسع
        
    • القيام به
        
    • تستطيع فعله
        
    • يمكن القيام
        
    • ليفعله
        
    • يقوم به
        
    • يستطيع فعل
        
    • يمكنها فعله
        
    • يمكنه القيام
        
    • يمكنه فعل
        
    • يرتكبه
        
    Bu aslında bir konuşmacının bir konuşmadan sonra yapabileceği en korkunç şey. TED هذا بالظبط أكثر شئ مفزع يمكن أن يفعله متحدث بعد إلقائهم خطاب.
    Paranın yapabileceği şeyleri biliyorum ama daha önemlisi, yapamayacağı şeyleri de biliyorum. Open Subtitles أعرف ما يفعله المال والأهم، أعرف ما لا يمكن للمال أن يفعله
    Benim gibi aslan kalpli olan herkesin yapabileceği bir şeydi. Open Subtitles لم يكن شيئاً بالنسبة لأي شخص بقلب أسد أن يفعله
    Kendi gözlerimizle gördük ve yapabileceği şeyleri de gördük. Evet, gördük. Open Subtitles و قد رأينا ما هو قادر عليه نعم ، لقد فعلنا
    Gitmeliyiz. O şeyin neler yapabileceği hakkında bir fikrin yok. Open Subtitles علينا أن نذهب،لــيس عندي فكرة ما ذلك الشيء يستطيع فعله
    Yüzü bandajlı bir adamın yapabileceği fazla bir şey yok. Open Subtitles رجل مثلي بضمّادات على وجهه لا يوجد ما يمكنه فعله
    Orada yapabileceği en kötü şey, bir insanı tekrar canlandırmak olabilir. Open Subtitles فاسوا شيء يمكن ان يفعله هو ان يعيد أحد الي الحياه
    Madem Zero'sun... Hayır, bu sadece Zero'nun yapabileceği bir şey. Open Subtitles لا , هذا الشيئ لا يستطيع الا زيرو أن يفعله
    Bu gençlerin benim için neler yapabileceği hakkında hiçbir fikriniz yok. Open Subtitles ليس لديك فكرة عما قد يفعله هذا الشاب اليافع لأجلي,أليس كذلك؟
    İşini hakkıyla yapan profesyonel bir terapistin yapabileceği her şeyi yaptım. Open Subtitles فعلت كل ما يستطيع المعالج المحترف أن يفعله ليحلل لقمة عيشه..
    Onun ne tür kötülükler yapabileceği hakkında hiç bir fikrin yok. Open Subtitles ليس لديك أي فكرة عن نوع الشر الذي قادر أن يفعله
    Ve bir sloganımız var: Bir çocuğun bir oyuncakla yapabileceği en iyi şey onu kırmaktır. TED ولدينا شعار أن أحسن ما يمكن أن يفعله الطفل باللعبة هو تكسيرها.
    Öyle değil mi? Böylece, etkili bir şekilde elimizde Brad Pitt'in yüzünün yapabileceği her şeyin 3 boyutlu bir veritabanı elimize geçerdi. TED حسناً ؟ إذاً ، وبكل فاعلية ، انتهينا بقاعدة بيانات ثلاثية الأبعاد بكل شيء وجه براد بت قادر على القيام به .
    - yapabileceği bir şey yoktu. - Evet ama beni buradan çıkarabilirdi. Open Subtitles هو عاد ورأى الشرطي لم يكن هنالك شيء يستطيع فعله.
    Ne yazık ki, onun da bu sefer Albay O'Neill için yapabileceği hiç bir şey yok. Open Subtitles للأسف , لايوجد شيء يمكنه فعله للكولونيل أونيل هذه المرة
    Ama 10 yaşındaki bir çocuğun... bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Open Subtitles و لم يكن هناك شيء بوسع طفل عمره 10 سنوات فعله
    Bu tür şeylerden öte bir tıp doktorunun yapabileceği pek birşey yoktu. TED تتجاوز هذه الأنواع من الأمور، لم يكن لدى طبيب كثير الذي يمكن القيام به.
    Bu yüzden diyeceğim şudur ki, bu devletlerin yapabileceği değil yapamayacakları bir şeydir. TED ما أودّ قوله أن الأمر لا يتعلق بما تستطيع الحكومات فعله بل بما لا تستطيع فعله.
    Ben bir sosyopatım. Benim için yapabileceği fazla bir şey yok. Open Subtitles أنا مضطرب لااجتماعيّ لا يوجد الكثير ليفعله لي
    yapabileceği tek şey, hiçbir şey yapmadan durmak ve insanları sevmekmiş. Open Subtitles كل ما يقوم به, هو ان يقف امام الجمهور لينال اعجابهم
    Mesela uşak. yapabileceği hiç bir şey yok. Open Subtitles خادم المسرح لن يستطيع فعل شيء على أية حال
    Tek yapabileceği değişimi getirmesi için güneşi beklemek. Open Subtitles حالياً، كلّ ما يمكنها فعله هو انتظار الشمس أن تُحدث تغييراً
    Senin yada başka birinin yapabileceği bir şey yok. Open Subtitles لا يوجد شيء أنت أو أي شخص آخر يمكنه القيام به
    - Kafesteyken yapabileceği pek bir şey yok. Open Subtitles أجل، لا يمكنه فعل الكثير وهو داخل الصندوق
    Ve kapıyı açık bırakmak bir işçinin yapabileceği en büyük hatadır, çünkü... Open Subtitles وترك الباب مفتوحاً هو أسوأ خطأ يرتكبه موظف، لأن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more