"yapmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • فعل
        
    • القيام
        
    • فعله
        
    • أفعل
        
    • لفعل
        
    • نفعل
        
    • تفعلي
        
    • أقوم
        
    • فعلها
        
    • افعل
        
    • تقوم
        
    • يفعل
        
    • بفعل
        
    • نقوم
        
    • أفعله
        
    Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. TED لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية
    Ben daha çok %99.5 in neler yaptığıyla ilgileniyorum. Bunu yapmak istemeyen insanların. TED أنا أكثر اهتمام بما يحدث لل99.5 الباقين من الناس الذين لايريدون فعل ذلك.
    insanın yapmak isteyeceği bir hale, ve ayrıca iki dile hakim olamama sorununa çözüm bulmaya, ve dil eğitimine dönüştürmek. TED الى شيء يريد ملايين الناس القيام به وذلك سوف يساعد بخصوص مشكلة ندرة متعددي اللغات وذلك عن طريق تدريس اللغة
    Bütün yapmak istediğim, koşu ayakkabılarımı giymek ve kapıdan dışarı koşmaktı. TED كل ما أردت فعله هو أن أرتدي حذائي الرياضي والجري خارجا.
    Bugün, size hayatımda bunu neden yapmak istediğimi ve neler öğrendiğimi anlatmak istiyorum. TED واليوم أريد أن أخبركم لماذا قررت أن أفعل ذلك في حياتي ومالذي تعلمته
    Bunu yapmak için, bu demokrasilerin bilgi alanlarını sızdırmanız gerekecektir. TED لفعل ذلك، ستحتاج إلى التسلل إلى مجالات المعلومات لهذه الديموقراطيات.
    İşte, bunu yapmak zor, bu yüzden bazı teknolojiler geliştirmek zorundaydık. TED حسنا, من الصعب فعل ذلك, لذلك كان علينا أن نحدث تكنولوجيا.
    Ben de elimden gelen her şeyi yapmak için her şeyi denedim. TED لكنني بدوري أردت فعل ما بوسعي للمساعدة، لذلك أردت تجربة كل شيء.
    Bunu yapmak için tekrar, risk almaya istekli bir müşteriye ihtiyacımız vardı. TED لنتمكن من فعل ذلك, كنا بحاجة لعميل مستعد على اتخاذ مخاطرة مدروسة.
    Belki de, o işi benim için siz yapmak istersiniz? Open Subtitles ليس لدى خادم ربما تودين فعل ذلك من آجلى ؟
    Nedir bu? Bunu yapmak istediğinizde, derin, çok derin duygularınız vardır. TED ما كان هذا؟ مشاعر عميقة، عميقة جدا، تجعلك تريد القيام بهذا.
    ve işleri doğru yapmak için ders alacağımız yer burası. TED و هنا نتعلم درسا حول كيفية القيام بالأمور بالطريقة الصحيحة
    Bunu genellikle limitler ve engeller dâhilinde yapmak zorunda kalıyorum. TED وكان غالبا يتوجب علي القيام بهذا في وجود معوقات وتحديات.
    Mesele, yapmak istediklerimizle ilintili olarak teknolojinin neler yapmamıza izin vermesidir. TED بل عما تمكننا التكنولوجيا من فعله بالتلاقي مع ما نود فعله.
    Tek yapmamız gereken şey özel yaşamı daha ulaşılır yapmak için çalışmak. TED ما يجب علينا فعله حقا هو العمل على جعل الخصوصية سهلة التحقيق.
    Kamboçya'ya ulaştığımda, sefaletle çevrili bir yerde, tatilde olduğum için huzursuz hissettim ve karşılığında bir şey yapmak istedim. TED عندما وصلت إلى كومبوديا، شعرت بعدم الإرتياح كوني في عطلة ومحاطة بكثير من الفقر أردت أن أفعل شيئًا بالمقابل.
    Gerçekte önem arz eden şey: Gayret ederseniz düzenli olarak yapabileceğinizin en iyisini yapmak için, sonuçlar olması gerektiği şekilde olacaktır. TED هذا هو ما يهم حقاً: إذا بذلت جهدا لفعل أفضل ما تستطيع بصورة دائمة، فان النتائج ستكون كما ينبغي أن تكون.
    - Katilin kim olduğunu bile bilmiyoruz. - Bir şeyler yapmak zorundayız. Open Subtitles اننا حتى لا نعرف من يكون القاتل يجب علينا ان نفعل شيئا
    - Bunu yapmak zorunda değilsin. - Biliyorum. yapmak istiyorum. Open Subtitles ليستِ مضطرة ان تفعلي هذا اعلم ، أريد فعل هذا
    Size hepsini okumayacağım cünkü buraya ögretmenlik yapmak icin değil, TED و لكنني لن أقوم بقراءتها عليكم، لأني لست بموضع المعلم
    Pekala, gelebilirsin ama her ne yapacaksan hızlı yapmak zorundasın. Open Subtitles حسناً، يمكنك الدخول، و لكن عليك فعلها بسرعة، أياً كانت
    Ne zaman bir şey yapmak istesem.. vaktin olmadığını söylüyorsun. Open Subtitles كلما اردت ان افعل شيء تقول بانك لا يمكنك تحمله
    Teknolojinin ne sıklıkla doğru şeyi yapmak zorunda olduğuna bakalım. TED لننظر كم في العادة يمكن أن تقوم التقنية صحيحة بالفعل.
    yapmak istediği şeyleri yapmak için bundan biraz daha etkili yöntemleri vardır. TED إن لديه طرق أكثر قوة عن ذلك لفعل ما يريد أن يفعل.
    Medyanın aramızda geçenleri öğrenmek için en ufak şansı varsa bunu yapmak istemiyorum. Open Subtitles لن اقوم بفعل هذا لو كان هناك احتمال أن تعرف وسائل الإعلام بشأننا.
    Bu yarışmayı kazandığımızda Çin'de projemizi açıklamak için bir gösterim yapmak zorunda kaldık. TED لذلك عندما فزنا بالمنافسة كان علينا ان نقوم بعمل معرض بالصين لشرح المشروع
    Bu durumda, ben yapmak zorundayım. Plan yapmama yardım eder misin? Open Subtitles أظن بأن الأمر سيكون علي أن أفعله هل تستطيع مساعدتي بالتفكير؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more