Öyleyse yapmamız gereken şey küçük bir mikroçipe tüm potansiyel aydınlatma cihazlarını yerleştirmek. | TED | اذا كل ما علينا فعله هو وضع رقاقة صغيرة لكل جهاز اضاءة محتمل |
Bir şey yapmamıza gerek yok. Tek yapmamız gereken öğrenmek. | TED | وليس علينا القيام بشىء. كل ما علينا فعله أن نتعلم. |
yapmamız gereken şey, daha azla daha fazla şey yapmayı öğrenmek. | TED | ما يجب ان نفعله هو ان نتعلم ان نفعل الكثير بالقليل |
Buna bir şeyler yapıyoruz, fakat bunun için bir şeyler yapmamız gerek. | TED | نحن نفعل أشياء لهذا الغرض؛ علينا أن نفعل أشياء لأجل هذا الغرض، |
Şimdi yapmamız gereken zihnimizde bu iki resmi biraraya koymak-- işte böyle birşey. | TED | وماعلينا ان نفعله الآن هو ان ندمج هاتين الصورتين في مخيلتنا لتبدو هكذا |
yapmamız gereken çok şey var ama hepsini size açıklayacağım. | Open Subtitles | ثمة أمور كثيرة يجب تغطيتها ولكني سأشرحها ونحن نقوم بها |
Tek yapmamız gereken şey özel yaşamı daha ulaşılır yapmak için çalışmak. | TED | ما يجب علينا فعله حقا هو العمل على جعل الخصوصية سهلة التحقيق. |
Diyoruz ki, yapmamız gereken tek şey bu güçlü lideri seçmek ve bizim sorumlarımızı bizim yerimize de çözecek. | TED | فكل ما نقوله، كل ماعليك فعله هو أن تنتخب هذا الزعيم القوي وسيقوم هو أو هي بحل كل مشاكلنا. |
yapmamız gereken ikinci şey ise çok kısa bir süre zarfında ne kadar yol kat etdiğimize geri donüp bakmamız gerekiyor. | TED | الامر الثاني للذي علينا فعله هو علينا فقط ان ننظر الى الخلف الى اي مدى وصلنا في هكذا فترة زمنية قصيرة. |
Tek yapmamız gereken, kafalarımızı indirmek ve bize bakan gözlerden tamamıyla uzaktayız. | Open Subtitles | كل ما يجب علينا فعله هو خفض رأسينا ونختفي تماماً عن الأنظار |
Ne yapmamız gerek biliyor musunuz? Benim için bir paket hazırlamanız. | Open Subtitles | ما علينا فعله هو أن تجمعي كل تلك القضايا في حزمة |
yapmamız gereken şey, bütün kumandaları ilk yola çıktığımız andaki haline getirmek. | Open Subtitles | كل ماعلينا فعله هو أن نُعيد ترتيب هذه الأدوات إلى شكلها الأول. |
Şimdi, yapmamız gerekeni yapalım da bu iş bitsin. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | دعونا نفعل ما يجب أن نفعله و ننتهي من هذا فهمتم؟ |
Ama şimdi ne yapmamız gerektiğini biliyoruz, ve ben şimdiden herşeyi hazırladım. | Open Subtitles | حسنا، الآن نعلم ماذا علينا أن نفعل و أنا رتبت لكل شيء |
Bunu yapmamız için zorlarsanız, bir hasat mevsimi daha olmayacak. | Open Subtitles | اذا جعلتنا نفعل هذا , لن يكون هناك موسم للمحاصيل |
Ne yapmamız gerektiğini bulana kadar bu mevzuyu rafa kaldırmalısınız. | Open Subtitles | لا نستطيع أن نفعل أي شيء حتى يكون لدينا خطة. |
Bu kadar yeter. Ne yapmamız gerektiğini biliyorum. Gidip hastayla konuşalım. | Open Subtitles | حسنًا، كفى، أعرف ما علينا أن نفعل لنذهب ونتحدث مع المريضة |
Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey. İlla hoşlanman gerekmiyor. | Open Subtitles | إنه فقط شيء نفعله لا يعنى أنه عليك ان تحبه |
Eğer bu şüpheliden bilgi almak istiyorsak, bunu kapalı kapılar ardında yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لو أردنا استخلاص أي معلومات منه فلابد أن نقوم بهذا خلف أبواب مغلقة |
Dünyanın en kapsamlı tedavi merkezindeyiz ve ne yapmamız gerekiyorsa, burada, birlikte yapabiliriz. | Open Subtitles | نحن في مركز أفضل عناية طبية في العالم , وأي ما نحتاج لفعله |
Niye yapmamız gerektiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | انها تبدو لي سخيفة انا لا اعلم لماذا يجب ان نفعلها |
Sadece sözde değil; olayların olması gibi olacağına, yapmamız gerekenleri yaparak, inanmalıyız. | TED | لنؤمن بأن الأشياء ستجري كما ينبغي لها, موفرة لنا ماعلينا القيام به |
Zira bir şirket olarak yapmamız gerekenleri yapacak yeterli kişimiz yoktu. | Open Subtitles | لاننا لم نمتلك ما يكفي من الناس للقيام بما نحتاجه كشركه |
Teknoloji ve toplumumuz için üç radikal değişiklik yapmamız gerek. | TED | يجب علينا إجراء ثلاثة تغيرات جذرية للتكنولوجيا والمجتمع الخاص بنا. |
biz sadece bilgisayarları programlıyoruz; yapmamız gereken sadece bu." | TED | كل ما سنفعله هو أننا سنبرمج كمبيوترات، هذا كل ما يتعين علينا القيام به. |
yapmamız gereken daireye girmenin bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | ما علينا فعلة هو إيجاد طريقة لإقتحام شقتة |
Şimdi, sakıncası yoksa, yapmamız gereken temizlik çok şey var. | Open Subtitles | و الآن إذا لم تمانعى لدينا الكثير من التنظيف لنفعله |
Kan örneğine ihtiyacımız var. Antisentromer antikor testini yapmamız lazım. | Open Subtitles | نحتاج لعينة دم، يجب أن نجري اختبار مضادات الجسيم المركزيّ |
-güneş doğmadan önce bunu yapmamız gerek. -yoksa güçler yok olur | Open Subtitles | نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ هذا قبل شروقِ الشمس و الا القوَّة ستفقد. |
Ortalıkta dolaşıp duruyoruz ve ne yapmamız gerektiğini gerçekten bilmiyoruz. | Open Subtitles | تعرضنا للعديد من المشاكل لم نعد ندري مانفعل |