"yaptığın şey" - Translation from Turkish to Arabic

• ما فعلته
• ما تفعله
• ما تفعلينه
• ما فعلتيه
• ما فعلت
• ما قمت به
• مافعلته
• ما فعلتِه
• ما تقوم به
• مافعلتيه
• الذي فعلته
• ماتفعله
• ما فعلتَه
• ماتفعلينه
• لما فعلته

Muhtemelen geçen gün yaptığın şey için, sana borçlu olduğumu düşünüyorsun, ha?
على الأرجح تظن أنني أدين لك بشيء بسبب ما فعلته ذاك اليوم

Ama senin bana yaptığın şey benim sana yaptığımdan çok daha kötüydü.
ولكن ماذا فعلتم بالنسبة لي هو أسوأ وسيلة من ما فعلته لك.

Bilmeni istiyorum. Şu an yaptığın şey bence, kesinlikle gerekli.
فقط اود أن تدرك أن ما تفعله هو ضروري جداً

Hayır. Hayır. Bu, yaptığın şey artık işe yaramadığı için oldu.
لا، حدث هذا لأن ما تفعله أنت لمْ يعد يأتي بثماره.

yaptığın şey gerçek suçluları açığa çıkarma olasılığını tamamen yok edecek.
ما تفعلينه سوف يدمر أيّ آمل في فضح المجرمين الحقيقيين.

yaptığın şey için teşekkür ederim. İsmim Jim McQuade.
أريد أن أشكركي على ما فعلتيه اسمي جيم ماكوايد

yaptığın şey yüzünden kendini suçlayacağın yerde onları suçluyorsun.
بدلاً من أن تلوم نفسك على ما فعلت أنت تلقي باللوم عليهم

Bu yaptığın şey için, sana teşekkür edeceğini mi düşünüyorsun?
لا تظن أنها ستشكرك على ما فعلته من أجلها اليوم

Meksika'da yaptığın şey aptalcaydı, aç gözlülüktü ve avantajlarıma mal olabilir.
ما فعلته فى المكسيك كان غبياً وجشعاً وربما كان كلفنى مصلحتى

Gölün altında yaptığın şey senin yapına öylesine aykırıydı ki bu olay zihninin ve beyninin birbiriyle savaşmasına sebep oldu.
ما فعلته عند تلك البحيرة ، كان متناقضاً مع صورتك لنفسك و الآن أنت في حرب مع عقلك و جسدك

yaptığın şey için minnettarım, Şerif. Ama bu kasaba kontrolden çıktı.
أقدر ما فعلته أيها المأمور، لكن هذه البلده خرجت عن السيطرة.

Bilmeni isterim ki geçen gün restoranda yaptığın şey hiç hoş değildi.
أردتك أن تعرف أن ما فعلته في المطعم ذلك اليوم ليس مقبولاً

Kehanet, biraz önce tünelde yaptığın şey, hepsi gerçek oluyor Alex.
النبؤة , ما فعلته لتوّك في النفق كلّها تتحقق , أليكس

Birçok insan bana e-posta göndermeye başladı: "yaptığın şey harika."
بدأ الناس بمراسلتي على البريد الإلكتروني يقولون "ما تفعله رائع."

Hayır, tüm yaptığın şey, bana aptalca hikâyeler uydurmayı öğretmek... ve bir şeyler olmuyormuş gibi göstermek, ta ki...
لا، كل ما تفعله هو إنك تجعلني أختلق قصص غبيه وتكذب علي

Hayatım boyunca hep seni savundum ve tek yaptığın şey işleri bok edip beni aptal durumuna sokmak.
وكُل ما تفعله هو التصرف بحماقة وتجْعلُني أَبْدو غبي.

Yaşlılarla yaptığın şey güzel bence.
أعتقد أنه لطيف ما تفعلينه مع الرفاق المسنين

Duruşmada yaptığın şey gerçekten büyük cesaretistiyordu.
يحتاج الامر للكثير من الشجاعة لفعل ما فعلتيه في الجلسة.

yaptığın şey yüzünden birçok iyi askerin öldüğünü biliyorum ve hesabını vereceksin.
أفهم بأنّ العديد من الرّجال الجيّدين ماتوا بسبب ما فعلت. وسوف تجيب عن ذلك.

yaptığın şey bu üniversiteyi açıkçası basında iyi bir habere oldukça muhtaç olduğu bir zamanda altın madalya almaktan mahrum etti.
ما قمت به حرم الجامعة من ذهب البطولة في وقت , نحن في أمس الحاجه إليه نحن محبطون لدرجة أننا نبحث عن أي نجاح

yaptığın şey, Samir, yaptığımız şey, insanlarımızı özgürlüklerine kavuşturmak için.
انه ثمن قليل يا سمير مافعلته ، كله لتحرير شعبنا

Beni tanımıyorsun. Ve bugün yaptığın şey oğlumun hayatını kurtarmakla sonlanırsa sana bunun için teşekkür ederim.
, لكن لو انتهى ما فعلتِه اليوم بانقاذ ابني سأشكركِ على هذا

Yani, vücuduna yaptığın şey sağlıksız özellikle de rehabilitasyondan yeni çıkmış birisi için ama anlıyorum.
أنا أعني ان ما تقوم به غير صحي بالنسبة لجسدك أوتعرف ،خاصةً بالنسبة لشخص قد خرج مؤخراً من المركز التأهيلي ولكني فهمت

yaptığın şey harikaydı bence, o ağacı kurtarman.
أعتقد أنه عظيم مافعلتيه , أنقاذ تلك الشجرة.

- Ve? yaptığın şey, büyük haksızlık. Tam anlamıyla haksızlık.
ذلك غير عادل جداً الذي فعلته هذا غير عادل بشكل تذكاري

Burada yaptığın şey bu mu yoksa etrafta bir Zendo falan mı var?
حسناً, هل كان ذلك ماتفعله هنا ألديك جلستُ تأملٍ أو شيء من هذا؟

yaptığın şey için iyi bir hafızadan fazlası gerekiyor.
ما فعلتَه توًّا يتطلّب أكثر من مجرد ذاكرة جيدة.

yaptığın şey doğru mu sence?
هل تظنين ان ماتفعلينه هو الصحيح؟ تقومين بتسليم اخوانك واخواتك ؟

yaptığın şey için minnettarım ama müşterilerle çıkmamız yasak.
أنا شاكرة للغاية لما فعلته لكن ليس مسموح لنا أن نخرج مع الزبائن