"zamanımız" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوقت
        
    • وقت
        
    • وقتاً
        
    • وقتٌ
        
    • وقتًا
        
    • الوقتِ
        
    • وقتا
        
    • وقتُ
        
    • وقتَ
        
    • فالوقت
        
    • الوقتُ
        
    • الوَقت
        
    • زماننا
        
    • وقتُنا
        
    • وقتً
        
    Unutmayın fazla zamanımız yok efendim. Biletlerimi almam gerekiyor. Saçma. Open Subtitles تذكر, ليس لدينا الكثير من الوقت, على أن أحضر التذاكر
    Pek fazla zamanımız kalmadı. Er ya da geç bizi bulurlar. Open Subtitles الآن، ليس لدينا الكثير من الوقت عاجلاً أو آجلاً سيكشفون موقعنا
    Dinle, ne kadar zamanımız olduğunu ya da planlarının ne olduğunu bilmiyorum. Open Subtitles اسمع أنا لا أعرف كم من الوقت لدينا أو ما الذي يخططوه
    Çok zamanımız yok, ve mesele, benim düşünceme göre gecikmeye izin vermiyor. Open Subtitles ليس امامنا وقت طويل يا سيدى, والأمر لايسمح بأى تأخير ,حسب رأيى
    Kaybedecek zamanımız yok, hemen atınıza binerseniz bizi memnun etmiş olursunuz. Open Subtitles ، ليس لدينا وقت لنخسره لذا سأكون ممتناً إذا إمتطيت حِصانك
    Sorun değil, ama bakmaya devam et, epey zamanımız var. Open Subtitles الأمر على ما يرام واصلي البحث لدينا الكثير من الوقت
    Ne yazık ki kalan zamanımız bu sorununu çözmeye yetmez. Open Subtitles ليونارد,مشكلتك اعقد من ان يتم حلها في الوقت المتاح لنا
    Seninle benim yüz yüze gelme zamanımız geldi. - Aah! - Stee-rike! Open Subtitles لقد حان الوقت بالنسبة لي ولك للمواجهة وبعد ذلك ، قال كليف
    Keşke, biraz daha zamanımız olsaydı. Biz hazır değiliz henüz. Open Subtitles ولكن اتمني ان يعطينا المزيد من الوقت لاننا غير جاهزون
    zamanımız kalmadı. Kural hastası aptal herif hiçbir erkeği sandala almıyor. Open Subtitles الوقت يداهمنا، وهذا المُتعنّت لا يسمح لأيّ رجلٍ بركوب القوارب قطّ.
    Burası oldukça büyük bir park ve çok zamanımız var. Open Subtitles حسنا .. إنه منتزه كبير وهناك متسع من الوقت للكلام
    Keşke senin için daha fazlasını yapabilseydim. Keşke daha fazla zamanımız olsaydı. Open Subtitles انا فقط تمنيت لو انى فعلت شيئا من أجل.لو ان لدى الوقت
    Sizlerin oyun oynadığınızı giderek daha güçlü şekilde hissediyorum. Çok az zamanımız kaldı. Open Subtitles أنا لدي شعور قوي هنا انكم غير جديين ليس لدينا متسع من الوقت
    Fazla zamanımız yok ve senin birinin kimliğini belirlemeni istiyorum. Open Subtitles ليس لدينا الوقت الكافي، و أريدك أن تتعرفي على سخص.
    Burada oturacak kadar zamanımız yok. Eğer bizi yakalarlarsa, bu sonumuz olur. Open Subtitles . ليس لدينا وقت للجلوس . اذا امسكوا بنا ، ستكون النهاية
    Her neyse zamanımız doldu. Böylece bir gün daha uçup gitti. Open Subtitles لقد اوشكنا على نهاية وقت برنامجنا وياله من وقت,فقد طار طيراناً
    Çok fazla insan var. Deneme çekimleri için zamanımız yok. Open Subtitles يوجد العديد من الأشخاص ينتظرون دورهم لا يوجد وقت لدينا
    Bunun için zamanımız yok. L geri almak ve eve lazım. Open Subtitles لا يوجد عندنا وقت لهذا يجب أن أعود و أعيدك لمنزلك
    Harekete geçtiğimizde, rehineleri kurtarmak için çok az bir zamanımız olacak. Open Subtitles بمجرد أن نتدخل بقوة سيكون هناك وقت ضيق جداً لتأمين الرهائن
    Pekâlâ, çocuklar şuna bakın, açık hava eğitimi zamanımız gelmiş. Open Subtitles حسناً، يا أطفال، إنظروا إلي ذلك حان وقت التعلّم العملي
    Tam şurada sallanan maymunlar vardı. Sence zamanımız olur mu? Open Subtitles لديهم قردة تتأرجح حرّة هناك أتظنين أنّ لدينا وقتاً لذلك؟
    Siz ve Hope gittiğinizden beri çok fazla boş zamanımız oluyor. Open Subtitles ونحنُ لدينا وقتٌ شاغرٌ بين أيدينا ماذا يجبُ علينا أن نفعل؟
    Beraber daha fazla zamanımız olur diye düşündüm hep. Open Subtitles لقد اعتقدت دومًا بانه سيتيح ليّ وقتًا لأفعل هذا..
    Pekâlâ, Marjorie, zamanımız doldu. Open Subtitles حَسناً، مارجوري، نحن في الخارج مِنْ الوقتِ الآن.
    Yani Roots ve Shoots için için daha fazla zamanımız kalmadı. TED وبالتالي ليس هناك وقتا للمزيد من برنامج الجذور والبراعم الآن.
    -Baba, bizim gitme zamanımız geldi. Open Subtitles الأَبّ، أَحْزرُ بأنّه وقتُ الذي نحن كُنّا نَذْهبُ.
    Uzun vedalaşmalar için zamanımız yok pislik. Open Subtitles هذا لا وقتَ مع السلامه لمدة طويلةيا مخنف
    Onu boş verin, çalışmaya devam edin. zamanımız azalıyor. Open Subtitles لا تقلق لأمره، استمر بالعمل فالوقت بدأ ينفد منّا
    zamanımız azalmasa böyle demezdin. Open Subtitles ما كنتَ لتقول ذلك، لو لم .يكن الوقتُ يداهمنا
    Bütün bu kişilere ulaşmak için zamanımız yok. Open Subtitles ليسَ لدينا الوَقت للاتصالِ بكلِ هؤلاء الأشخاص يا رجُل
    Bu şüphe beni birilerinin üzerime bıraktığı kurtarıcı rolünden feragat ettiriyor, çünkü hiçbir mucize getirmeyeceği kesin olan ikinci gelişleri beklemek için zamanımız kısa, kavgamız da uzun. TED لقد أجبرني هذا الشك على أن أتخلي عن دور المخلص الذي أوكلني إياه البعض، لأن زماننا قصير جدًا وفرصنا بعيدة جدًا لننتظر مجيئها الثاني، عندما تكون الحقيقة هي أنه لن يكون هنا معجزات.
    Tamamen haklısınız. Bizim zamanımız. Open Subtitles إنكَ مُحِقٌ تمامًا إنهُ وقتُنا.
    - Bunun için zamanımız yok. Open Subtitles - ليس لدينا وقتً لهذا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more