| Uzun zaman önce evleniyordu. Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | كانت ستتزوج منذ أمد بعيد لا أريد التحدث عن ذلك |
| Kütüphaneyi kastetmiştim ve artık o konu hakkında konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | عنيت في المكتبه ولا أريد التحدث عن ذلك الموضوع مجدداً |
| Hayır, ama bu her an değişebilir. Hey! Çekil bakalım, konuşmam gerek. | Open Subtitles | لا، لكن أظن أن ذلك على وشك التغير تراجع، أريد التحدث إليه |
| Sizinle mutlaka konuşmam gerek. Beni arayın. | Open Subtitles | أننى حقا أريد التحدث معك, رجاء أتصلى فى أقرب فرصة |
| Neyse dinle evlat, seninle bir şey hakkında konuşmam lazım. | Open Subtitles | إذاً، فلتستمع أيها الفتى أريد التحدث معك بشأن أمر ما |
| Onunla ve Johnson'ın takımındaki herkesle konuşmam gerekiyor. Sorun olmaz. | Open Subtitles | أريد التحدث معه كما أريد التحدث مع جميع أعضاء الفرقة |
| Şimdi artık bitti ya, üzerinde konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | الأن هذا الامر أنتهى لا أريد التحدث عنه مرة اخرى |
| Bak, artık bunları konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | اسمعي, لا أريد التحدث عن الموضوع أكثر من هذا. |
| Bu konuda konuşmak istemiyorum. Erkek arkadaşım yok zaten. | Open Subtitles | لا أريد التحدث عن ذلك ليس لي حبيب، على أي حال |
| Şey, varsayalım ki, konuşmak istemiyorum? | Open Subtitles | ولكن ليس لدينا كل الإجابات على افتراض أنى لا أريد التحدث خوفاً من الجدل ؟ |
| Beni rahat bırak. Mutluyum. Seninle konuşmak istemiyorum. | Open Subtitles | دعيني و شأني، أنني سعيدة لا أريد التحدث معك |
| -Lütfen, bana bir dakika ver. Seninle konuşmam gerek ama çocukların duymasını istemiyorum. | Open Subtitles | أريد التحدث لكِ و لا اريد الأولاد أن يسمعونا |
| Biz konşimento... Yine güldürmeye başlama, Joyce. Büyük kızınla konuşmam gerek. | Open Subtitles | لا تضحكينا مرة أخري جويس علي أية حال أريد التحدث مع الكبري |
| Yüzbaşı, sizinle konuşmam gerek, ama kulağa çılgınca gelecek. | Open Subtitles | كابتن .. أريد التحدث إليك لكن .. قد يبدو الأمر عجيباً |
| -Çok alır mısınız? -Onunla konuşmam lazım. Bana yardım edebilir misiniz? | Open Subtitles | أنا حقا أريد التحدث اليها هل تستطيعين مساعدتي ؟ |
| Seninle biraz konuşmam lazım. Girebilir miyim? | Open Subtitles | أريد التحدث معك لدقيقة هل أستطيع الدخول ؟ |
| Seninle konuşmam lazım. Ödeme yapabilirim. | Open Subtitles | أنا أريد التحدث إليكِ حقاً, يمكنني الدفع من أجل وقتك |
| Bak, gerçekten seninle konuşmam gerekiyor. Mesajı alır almaz beni ara. | Open Subtitles | أنظري، أنا حقا أريد التحدث معك تصلٍ بي حالما تسمعين هذا |
| Sabah ilk iş Carter'in ekibiyle görüşmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد التحدث إلى فريق كارتر بداية صباح الغد. |
| Ona çok acil bir mesele hakkında konuşmak istediğimi söyle. | Open Subtitles | أخبره بأنني أريد التحدث معه على وجه السرعة |
| Aslında bu yüzden sizinle konuşmak istedim. | Open Subtitles | . فيّ الحقيقة, هذا ما جعلني أريد التحدث معكِ |
| Pekala, sizinle hakkında konuşmak istediğim son proje Chris Milk ile yapılan başka bir işbirliği. | TED | المشروع الأخير الذي أريد التحدث عنه هو تعاون آخر مع كريس ميلك. |
| Bubber! Buraya gel! Seninle konuşmalıyım. | Open Subtitles | بابار تعال إلى هنا أريد التحدث إليك يا رجل |
| Bunun yıllık olarak ne kadara mal olacağını hiç hesaplamadım ama seninle bu konuda konuşmak isterim. | Open Subtitles | لم أعرف أبداً كم ستتكلف فى العام لكننى أريد التحدث معك فى ذلك |
| Şu demek, yarın izinliyim ve bu gece bay Scrooge'dan bahsetmek istemiyorum. | Open Subtitles | يعني أنى حصلت على يوم عطلة ولا أريد التحدث عن السيد سكورج الليلة |
| Catherine, yine ben. Seninle mutlaka konuşmam lâzım. | Open Subtitles | (كاثرين)، إنه أنا ثانيةً أريد التحدث إليكِ حقاً |
| * Hayır, burada olmaz. Bu kadar çabuk beklemiyordum. - June, konuşmamız lazım. | Open Subtitles | ـ لستُ مصدقة أنكِ وجدتيني ـ ـ أريد التحدث معكِ يا جون |
| Yemekten önce seninle konuşmam gereken bir konu var. | Open Subtitles | قبل أن تحضري العشاء أريد التحدث معك بشأن أمر ما |
| Torunumun ölümüyle ilgili biraz daha konuşmak istemiştim. | Open Subtitles | أريد التحدث أكثر قليلاً بشأن وفاة حفيدتي |