Bütün kategorilerde, kadınlarda yatırımın geri dönüş oranı daha yüksek çıktı. | TED | وفي كل فئة، عائدات الأرباح أعلى إذا كان ذلك الشخص امرأة. |
JS: Dünyadaki en yüksek ücretleri bir kerede talep ettik. | TED | جيم: نقوم بفرض أعلى الرسوم في العالم في نفس الوقت. |
Afrika içerisinde para gönderme maliyeti daha da fazla: Yüzde 20'nin üzerinde. | TED | وأما تحويل المال داخل أفريقيا فتكلفته أعلى أيضًا أكثر من 20 بالمائة |
Bilmiyorum. Başta; besin zincirinde biraz daha yukarıda olduğum bir yer olabilir. | Open Subtitles | لا أعلم، في مكانٍ ما يكون أعلى في .السلسة الغذائية بالنسبة للمبتدئين |
Frenginin bu türü vücut ısısını normalin çok üstüne çıkarıyor. | Open Subtitles | هذه السلالة من الزهري ترفع حرارة الجسم أعلى المعدّل بكثير. |
...hapisanedeyken, üstün bir varlık fikrinin seni meşgul edip etmediği. | Open Subtitles | إذا كان هناك كائن أعلى يشغل تفكيرك عندما كنت مسجوناً |
Romalı dediğin herkesten hızlı koşar daha yükseğe sıçrar, daha uzağa fırlatır. | Open Subtitles | ــ الرومان يركضون أسرع, و يقفزون أعلى ـ ـ ــ ها أنا |
Bu ise büyük John'u öylesine üzdü ki vadinin tepesine çıktı, böyle: | Open Subtitles | هذا جعل جون الكبير حزين جدا وقف أعلى الوادي ، مثل هذا: |
Bu sırada da yukarıdan aşağıya çalışan bir işlev yalnız olduğuna karar verip ten rengi aramaya, veya canının sıkıldığına karar verip bir oyuncak aramaya karar verebilir. | TED | في نفس الوقت، بعض الأمور من أعلى لأسفل ربما يقرر أنه وحيد ويبحث عن طبقة جلدية، أو ربما يقرر أنه يشعر بالملل ويبحث عن لعبة ليلعب بها. |
Benden daha iyi bir okula gitmişsin. daha yüksek notlar almışsın. | Open Subtitles | ذهبت إذاً إلى جامعة أفضل مني وحصلت على تقديرات أعلى مني |
Hanımefendinin omzunun üstünden onu göz ucuyla gördüm. Arkası bana dönüktü. | Open Subtitles | لقد لمحته فقط من أعلى كتفها، فقد كان يدير ظهره لي |
Biyolojik çeşitlilik ve yoğunluk okyanusun kimi bölgelerinde, yağmur ormanlarına kıyasla daha yüksek. | TED | والتنوع الحيوي والكثافي في المحيط هو أعلى مكاناً من الموجود في الغابات الممطرة. |
3700 fit. Burada daha yüksek bir tepe var mı? | Open Subtitles | على ارتفاع 3700 قدم هل هناك قمم أعلى من هذا؟ |
Görebildiğimiz en düşük frekanslı ışık kırmızı ve en yüksek frekanslısı ise mor. | TED | أدنى تردد للضوء يمكن أن نراه هو اللون الأحمر أعلى تردد هو البنفسجي. |
Her yaprak en yüksek ısıyı tutacak şekilde pozisyonunu ayarlıyor. | TED | كل بتلة تعدل نفسها لتبقي درجة الحرارة أعلى ما يمكن |
O boğanın üzerinde bir saniye durursan anında kıçını boynuzlanmış bulursun. | Open Subtitles | لو بقيت ثانية في هذه الحلبة لغرس الثور قرنيه أعلى مؤخرتك |
Resiflerde, bir mahkum horozbina sürüsü mercanın üzerinde yiyecek arar. | Open Subtitles | أعلى الشعبة المرجانية , حشد أسماك صغيرة يتغذى فوق المرج |
4 kilometre yukarıda bu, dünyanın en en yüksekte yaşayan flamingo kolonisidir. | Open Subtitles | في أكثر من 14،000 قدم، هذا هو أعلى مستعمرة فلامنغو في العالم. |
Bu yıl seni o paranın üstüne çıkarmayı gerçekten umuyordum. | Open Subtitles | كنت اتمنى أن تحصل على أعلى من ذلك هذه السنه |
Kendinden üstün olanları bilmek için en ağır dersi alması gereken biri için. | Open Subtitles | وهي رحلة كافية لتعليمك دروس تحتاجها عن التعامل مع من هم أعلى منك |
Ben biraz yükseğe çıkacağım. 5 saniye sonra, koruyucu ateş aç. | Open Subtitles | سوف أرتقي مكاناً أعلى خلال خمس ثوانٍ ابدئي بإطلاق النار للتغطية |
Eğer bizi izliyorsanız, dost Ve/Veya ailenizin Ulu Poultra'ya kurban edilmek üzere olma olasılığı yüksektir, bu gerçekten büyük onurdur. | Open Subtitles | إذا كنت تشاهد هذا فإن احبائك أو أقربائك أعلى وشك أن تكون ضحية لبولترا الجبار وهذا شرف عظيم في الحقيقة |
Bu aslında bir yüzme havuzu, yukarıdan doğal ışık geliyor. | TED | هذا حوض سباحة والأضواء الطبيعية تأتي من أعلى. |
Çok iyi eğitilmiş uyuyan Rus ajanları sabotaj ve suikast için Amerika'ya getiriliyor. | Open Subtitles | عملاء روسيون ساكنون مدربون على أعلى مستوى، ومزروعون في المجتمع الأمريكي ليخرّبوا ويقتلوا. |
Ve üstünden ona bakarsan tepesinde kocaman, sarı bir gülen yüz görürsün. | Open Subtitles | و إن أمكنك النظر إليه من أعلى سترى ابتسامه جميلة صفراء أعلاه |
Kafalarının üst kısmındaki beyinleriyle, yukarıya doğru yüzen ilk balık türlerinden biriydi. | TED | إنها من أوائل الأسماك التي تسبح بشكل مستقيم وذات أدمغة أعلى رؤسها. |
Vücuttan bahsetmişken, neden benim vücudum sizinkinden daha fazla tamir istiyor. | Open Subtitles | بينما نحن في موضوع الأجسام لماذا جسمي صيانته أعلى بكثير منكم؟ |
Bir dudak köşesinin yukarı ve içeri çekilmesi ile belirtilir. | TED | إنه يتسم بجانبية الشفه الواحدة تسحب إلى أعلى وإلى الداخل. |
Çünkü asla kimsenin üstünde ya da altında olduğumuzu düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لأننا لا نعتقد أننا أعلى ، أو أقل من فرد |