Eğer bebek hakkında konuşmak istiyorsan, vaktini boşa harcıyorsun çünkü bununla ilgili konuşmayacağım. | Open Subtitles | اذا اردت أن أتحدث عن الطفلة فأنت تضيع وقتك لأننى لن أتحدث عنها |
Şimdi kapatabilirsin dostum. Pilleri boşuna harcıyorsun. | Open Subtitles | يمكنك اطفاءه الآن أيها الأحمق إنك تضيع بطاريتك |
Öğle yemeği siparişi için burada değilsen, boşuna zamanını harcama. | Open Subtitles | مالم تكن قد جئت لأخذ طلب غدائي، فلا تضيع وقتك |
Zamanını boşa harcama. Hiç bir şey "bom boş" ile uymaz. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك , لا يوجد ما يناسب الفراغ فى الوزن |
Ölüyor olabilir, hala konuşamıyor ve vaktinizi bununla mı harcıyorsunuz? | Open Subtitles | لا، ربما تحتضر لازالت لا تتحدث و تضيع وقتك بهذا |
Partnerinin yanına dön ve gülümsemelerinin tadını çıkar. Benimle boş yere zaman kaybediyorsun. | Open Subtitles | عد الى شريكتك وأستمتع بأبتسامتها أنك تضيع وقتك معى |
Mermi kovanlarının hepsi incelendi. O silahları asla bulamayacağız. Tam profesyonel işi, zamanını boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | جعلنا قسم المقذافية يفحص كل الرصاصات لن نرى أبداً المسدسات,لقد كان محترفاً للغاية,أنت تضيع وقتك |
Anlayış dünde kaldı. Bugün zamanımı harcıyorsun. | Open Subtitles | التعاطف كان أمس اليوم انت تضيع وقتي اللعين |
Anlayış dünde kaldı. Bugün zamanımı harcıyorsun. | Open Subtitles | التعاطف كان أمس اليوم انت تضيع وقتي اللعين |
Eğer Greenland hakkında konuşmaya geldiysen vaktini boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | لو كنت تريد التحدث عن جرينلاند فانت تضيع وقتك |
Ve neden benim iki saatlik kıymetli zamanımı filminle harcıyorsun? | Open Subtitles | اللعنة، لماذا تضيع وقتي الثمين بالحديث عن فيلمك؟ |
Tatlım, vaktini mazeretlerle harcama daha fazla. | Open Subtitles | عزيزتي , لا تضيع وقتاً أكثر في اختلاق الأعذار |
Beni kederlendirmek için vaktini boşa harcama. Bitmişse bitmiştir. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك بالحزن عليّ، فلا فائدة من البكاء على اللبن المسكوب |
Yumruklarını harcama. | Open Subtitles | لا تضيع ضرباتك هبائاً لا تحاول أخذه بضربة واحدة |
Pekala, şimdi beni dinleyin, Komiser, hem kendi zamanınızı hem benimkini, hem de şubenin zamanını boşuna harcıyorsunuz ve buna son vereceksiniz. | Open Subtitles | حسناً اسمعني ملازم أنت تضيع وقتي ووقتك ووقت القسم وهذا سوف يتوقف |
Vakit kaybediyorsun. Reaktörü onarmaları için bir ekip kur. | Open Subtitles | انت تضيع الوقت احصل على فريق لإصلاح المفاعل |
Orman umutsuz. Zaman kaybetme. Yok edilecek. | Open Subtitles | لا يوجد أمل للغابات لا تضيع وقتك، سيدمروها |
Bir televizyon sinyali uzayda kaybolur... yanlış bir uyduya gider ve tesadüfen başka bir ülkeye, başka bir gezegene ulaşır. | Open Subtitles | بالتأكيد، إشارة تلفزيونية تضيع في السماء، و تصل إلى القمر الخاطئ، و تصل عرضا إلى بلد آخر، أو كوكب آخر. |
Zamanını ve o kutsal suyu gümüş arayarak heba etmeni anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم كيف تضيع وقتك وماؤك المقدس بحثا عن الفضة |
Nerede hata yaptığımı düşünerek vakit harcamak istemiyorum. Hayat bunun için çok kısa. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع تضيع الوقت اتعجب لو ارتكبت خطاء |
- Bugün sabah sekizden beri. - Zaman kaybetmiyorsun, bayım. | Open Subtitles | اليوم ، الاخير فى الثامنة غدا انت لا تضيع الوقت |
Bu adamın telefonunu hemen şuraya yazacağım zira, zaman kaybetmek istemediğinin farkındayım. | Open Subtitles | سأكتب لك رقم ذالك الشخص لأني أعرف أنك لن تضيع أي وقت |
Eğer değilse, bilirsiniz, her şey kaybolabilir. | Open Subtitles | إذا لم تكن كذلك تعلمان بأن الأشياء قد تضيع |
Zamanınızı sahil korumayı arayarak ya da SOS yollayarak harcamayın. | Open Subtitles | لا تضيع الوقت بالأتصال بخفر السواحل أو أرسال رسالة أستغاثة. |
Bazı insanların işimin havasından diyor. Ben ise zaman kaybı diyorum. | Open Subtitles | بعض الناس تدعوه من مميزات وظيفتي وأدعوه أنا تضيع لوقتي |
Peki hala, hayatını o saçma bulduğun işte zorla çalışarak harcıyor olmayacak mısın? | Open Subtitles | الا تعتقد ان عليك ان تضيع كل وقتك في هذا العمل الشاق الذي تجده سخيف |
Soruna neyin sebep olduğunu bulmak yerine, neler olduğunu, anlamaya çalışarak zaman kaybediyorsunuz. | Open Subtitles | تضيع الوقت بمحاولتك توضيح ما يحدث بدلا من أن تبحث عن سبب حدوث ذلك |