Stratosfere orada ne olduğunu görmek ve mikroplar toplamak için hava balonları gönderebilirsiniz. | TED | يمكنك إرسال بالونات الطقس إلى طبقة الستراتوسفير، جمع الميكروبات، ومعرفة ما يحصل هناك. |
Milyonlarca yıl boyunca, Afrika'nın yaylalarında, Kadınlar sebze toplamak için işe gidip geldi. | TED | فمنذ ملايين السنين و فى مروج أفريقيا أُوعز للنساء العمل فى جمع خضرواتهم |
Bunun üzerine biz de yasadaki değişiklik ve silah toplama programı sayesinde gerçekleşen olumlu sonuçları gösteren veriler topladık. | TED | وكنا قادرين بعد ذلك على تعئبة البيانات لإظهار النتائج الناجحة الناتجة عن التغيير في هذا القانون وبرنامج جمع الأسلحة. |
Şöyle bir tur attı ve suya saçılan kolileri toplamaya başladı. | Open Subtitles | ثم بدء افراد طاقمها فى جمع الصناديق الطافيه على سطح الماء |
Böylece, kedi kralının emri ile Tom birliğini toplayıp, fare avına çıktı. | Open Subtitles | و بأمر ملك القطط ، جمع توم جنوده و ذهب ليمسك الفأر |
Bu, akbabalara cazip gelen şeyin beyin olduğunu ve akbaba davranışını çalışmanın kanıtları bir araya getirmeye nasıl yardımcı olduğunu göstermektedir. | TED | هذا يشير إلى أن المادة الدماغية كانت طعماً للنسور ويوضح كيف يمكن لدراسة سلوكيات النسور أن تساهم في جمع بعض الأدلة. |
[yakındaki herkes nefeslerini tuttu] "-ler" çoğul ve önce gelen "herkes" ise tekil. | TED | [كل واحد في الجوار حبسوا نفَسَهم] "هم" جمع و"كل واحد" التي سبقتها مفرد. |
Geçen sefer sen gittikten hemen sonra, eşyalarını topladı. Arabasına taşıdı. | Open Subtitles | بعدما ذهبت آخر مرة جمع أغراضه وأخذ السيارة ولم أجده منذها |
2,300 yıl önce İskenderiye yöneticileri insanlığın en cesur amaçlarından biriyle yola çıktılar; dünyadaki bütün bilgileri bir çatı altında toplamak. | TED | قبل 2300 عام، قرر حكام الإسكندرية تحقيق واحدٍ من أكثر الأهداف الإنسانية جرأة: جمع كل المعارف في العالم تحت سقفٍ واحد. |
General müsaade buyurursa, tüfekleri toplamak için zaman harcamak daha iyi olur. | Open Subtitles | مع تصريح الجنرال , هذا هو الوقت الأنسب لتقضيه في جمع البنادق |
Bilgi toplamak için aylar harcanan bir soruşturma nasıl iki gün aktif olabilir? | Open Subtitles | كيف يكون هناك استجواب نشط ليومان فقط عندما يستغرق جمع المعلومات اشهر ؟ |
Bağış toplama etkinliğine onu davet etmen hiç mantıklı değil | Open Subtitles | ليس منطقياً بالنسبة لي قيامكِ بدعوتـه إلى حفل جمع التبرعات |
- Çöplerin atılmış ama bugün çöp toplama günü değil. | Open Subtitles | قمامتكِ غير موجودة رغم أن اليوم ليس يوم جمع النفايات |
Ezra beni RGOKM için bağış toplama işlerinin başına geçirdi. | Open Subtitles | لقد عينني عيزرا مسؤولة عن جمع الأموال من أجل المشروع. |
Ben senin dışarıdan bilgi toplamayı kesip kendi içinden toplamaya başlamanı istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان توقف جمع المعلومات من خارج نفسك وتبدأ بجمعها من الداخل |
Dediğine göre soyunma odalarının yenilenmesi için bağış toplamaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | وقال بأنهم كانوا يُحاولُونَ جمع المال لتجديدَ غرفَ تغيير الملابس |
İnternetin her bir köşesinden haber toplayıp haber yayını yapacağız. | Open Subtitles | جمع الأخبار والتقارير الإخبارية ستكون موجودة في كل أرجاء الإنترنت. |
Dediğine göre başarılı kadınları bir araya getiren tek şey, ortak sahip oldukları tek şey, iyi akıl hocalarına sahip olmak. | TED | حيث قالت إن الشيء الوحيد الذي جمع النساء الناجحات معاً، الشيء الوحيد المشترك بينهن، هو حقيقة أنه كان لهن مرشدون جيدون. |
Bu arada, "bağlı" demelisin, "lar" eki yok. çoğul cümle kurdun. | Open Subtitles | بالمناسبة, إنها يعتمد, وليس هنالك حرف جمع لأن موضوعك جمعي |
Böyle bir cenneti yaratmak için dünyanın dört bir yanından altın topladı. | Open Subtitles | جمع أطناناً منه من حول العالَم لبناء هذه الجنّة على ظهر السّفينة. |
Bugün, biraz alışılmadık yollarla öykü koleksiyonu yapmaktan bahsedeceğim. | TED | إذا سوف أتحدث اليوم عن جمع القصص بطرق غير تقليدية. |
Tüm bu insanları toplamış ve şimdi de gerçek şekline dönüyor. | Open Subtitles | يبدوا أنه بعد أن جمع الناس يستعد للعودة لشكله الطبيعي |
Ben sadece geçen sene olduğu gibi, birinin yaralanmasını ve para kazanmak istiyorum. | Open Subtitles | أتمنى شخص ما يضرب مثل العام الماضى, حتى أتمكن من جمع بعض المال |
Emri bekle Ve çamurunu topla gel. Başka soru? Hayır. | Open Subtitles | أنّي أنتظر أوامر جمع الوحل الخاص بكم، أيّ سؤال آخر؟ |
Bak biz burada senin aleyhine de lehine de delil topluyoruz. | Open Subtitles | نحن جمع الأدلة والمعارضة لكم على حد سواء. |
Bakın, Freddy bu sektördeki en değerli şeyi toplamakla yükümlüdür. | Open Subtitles | فريدى يعمل داخل مجالنا بجد فى جمع السلعة الأكثر قيمة |
Bir bağış toplantısı yapılacak ve ben de bunu ikimizin düzenleyebileceğini düşündüm. | Open Subtitles | المهم، لديهم حفل جمع أموال قادم، و ظننتُ أنّه يمكننا تنظيمه معا. |