Zaten günümüzde yapılabileciğini bildiğiniz birşey, kemik dokusu geliştirmek, ki bundan bir evlilik yüzüğü yapabilesiniz, sevdiğiniz insanın kemik dokusundan - gerçekten. | TED | شئ يمكن أن يصنع بالفعل هو أن تصنع أنسجة عظام لكي يمكنك صناعة خاتم للزواج من أنسجة عظام الشخص الذي تحبه نفسه |
Ve sana vereceğim bir sonraki hediye düğün yüzüğü olacak. | Open Subtitles | ستكونين زوجتي والهدية التالية التي سأقدمها لكِ هو خاتم زواجك |
Bana hediye edilen küçük altın bir yüzük için dövüşmüştük. | Open Subtitles | تعاركنا من أجل خاتم ذهبى ضئيل الذى كان هدية لى. |
Ona elmas bir yüzük alamadığım için ucuz olduğumu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت اننى بخيل لأننى لم أشترى لها خاتم ماسى |
Cathy annenizin yüzüğünü beğenmediğini, o yüzden yüzüğü bizim alabileceğimizi söyledi. | Open Subtitles | كاثي اخبرتني أنها لم تحب خاتم أمك واننا نستطيع ان نأخذه |
Bazen, yakalanamayacak bir kadını yakalamanın tek yolu ona nikah yüzüğü vermektir. | Open Subtitles | أحيانا الطريق الوحيدة لنيل امرأة صعبة المنال أن تعرض عليها خاتم الزواج |
Bazen, yakalanamayacak bir kadını yakalamanın tek yolu ona nikah yüzüğü vermektir. | Open Subtitles | أحيانا الطريق الوحيدة لنيل امرأة صعبة المنال أن تعرض عليها خاتم الزواج |
İyi bir nişan yüzüğü arayan birini tanıyorsan Carl'a söyle. | Open Subtitles | أعرف, إذا كان لديك أى شخص يريد خاتم خطوبه جميل؟ |
Bana gerçekten $20,000'lık yüzüğü $10,000'a verecek. Buna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | سيعطيني خاتم قيمته 20 ألف بـ10 ألآف هل تصدق هذا |
yüzüğü yokmuş, o yüzden annemin parmağına keçeli kalemle bir tane çizmiş. | Open Subtitles | لم يكن لديه خاتم لذا رسم خاتما على اصبعها بواسطة قلم تخطيط |
Çantamı kaybettiniz ve içinde 2 karatlık elmas yüzük var! | Open Subtitles | لقد أضعتم حقيبتى و بداخلها خاتم ماسى عيار 2 قيراط |
Her parmağında bir yüzük var, yüzük parmağın hariç, ha? | Open Subtitles | هناك خاتم فى كل أصبع ما عدا هذا الحزين لماذا؟ |
Bak, Glen harika biri ama bu parmağında yüzük yok. | Open Subtitles | ان جلين رائع ولكن لا يلبس خاتم فى هذا الاصبع |
Parmağında yüzük yoktu ve bir kocası olduğundan da hiç bahsetmedi. | Open Subtitles | لم تكن تلبس خاتم زواج. ولم يكن هناك أي ذكر للزوج. |
Onun, İslami kuralların yasakladığı altın bir yüzük taktığından ve FBI'ın onu tanımlarken bu hususa değinmediğinden söz etmeye bile gerek yok. | Open Subtitles | بدون الحاجة لذكر أنه كان يلبس خاتم ذهبى وذلك محرم حسب الشريعة الأسلامية ولم يذكر أبدا فى وصف مكتب التحقيقات الفدرالى له |
gelmediği sürece bir nişan yüzüğünü... asla satın almayacağını söyleyen biri sendin. | Open Subtitles | أنك لن تشتري خاتم خطوبة إذا لم يأتي من ماكينة كرات العلكة |
Biri seni durdurursa de Kral Horik'in yüzüğünü taktığını söyle. | Open Subtitles | اذا اوقفك اي احد فلتخبره بأنك تحمل خاتم الملك هوريــك |
Tabii. Benim verici yüzüğüm de ısınmadan çalışmaz. | Open Subtitles | بالطبع، خاتم حل الشيفرة يجب أن يكون حامياً أيضاً طوال الوقت |
Elimizde olmayan o çok değerli kitabı açan bir yüzüğün var. | Open Subtitles | لديك خاتم يفتح كتاب غالي جداً والذي لا نملكه في الاصل |
Teknemizi, Jared'ın para koleksiyonunu hatta nişan yüzüğümü bile sattık. | Open Subtitles | لقد بعنا قاربنا ومجموعة القطع النقدية لجاريد خاتم زواجي ايضاً |
Cihaz çalışıyor. Marshall bunun Dahlgren'in yüzüğünün aynısı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | مارشال يقول أن هذا نسخة طبق الأصل من خاتم دالجرين. |
Alyansların nişan yüzüğüne uyması lazım. Ee, o neye benziyor? | Open Subtitles | يجب أن يلائم خاتم الزفاف خاتم الخطوبة، فما رأيك بهذا؟ |
Ayrıca arama izni de çıkartıyoruz. Platin bir alyans arıyoruz. | Open Subtitles | كما أنّنا سنستصدر مذكّرة تفتيش، نبحث عن خاتم زواج بلاتينيّ |
Eğer parmağıma takmayı kabul edersem o mermiyi bir yüzüğe taktıracağını söyledi. | Open Subtitles | عرض وضع تلك الرصاصة على خاتم إنْ قبلت أنْ أضعه في إصبعي |
Bu da, yine, çelik somunları olan bir çelik halka. | TED | حسنا، هذا، مجددا، مجرد خاتم، خاتم فولاذي بعقد فولاذية. |
İyi, o zaman kralın uyuşturucu halkası hala aktif gemektir. | Open Subtitles | يعني ذلك أيضا بناء خاتم الملك المخدرات لا تزال نشطة. |
- Sahte yüzük. - Evet. Deden cam bir yüzükle evlenme teklif etmiş. | Open Subtitles | هذا صحيح، طلب الجد الزواج بجدتكِ بإستعمال خاتم مزيف. |
alyansı unuttuğun tek yer orası değil. | Open Subtitles | ليست المرة الوحيدة التي تنسين بها خاتم زواجك |
Tek farkı bu kudretini yüzükten değil müdür yardımcılığından alıyor. | Open Subtitles | مثل اللورد المظلـم ساروون, إنهم من ملك الخواتم, و لكن بدلا من خاتم القوة, انه يسيطر على المساعد |