Canlı anılar, içi boş üniformalar sergi için titizlikle paketlendiler. | Open Subtitles | ذكريات حية, وازياء خالية كلها مُعبأة بعناية للمعرض ايها الملازم |
Paylaştığımız ve senin duygusuzca attığın anılar öldüğün güne kadar peşinde olacak. | Open Subtitles | ذكريات ما تشاركنا به وابتعادك بقسوة قلب.. ستطاردك بلا شك حتى وفاتك |
Gerçek anıları sahte anılardan eksiksiz bir şekilde ayırt edemeyiz. | TED | لا يمكن أن نميز ذكريات حقيقية موثوقة من ذكريات كاذبة. |
Anımsayan benlik için, iki haftalık bir tatil nadiren bir haftalık tatilden daha iyidir çünkü bu durumda ilave yeni hatıralar pek oluşmaz. | TED | بالنسبة لنفسية الذكرى، فان عطلة الأسبوعين بالكاد أفضل من عطلة أسبوع واحد لأنه لا توجد ذكريات جديدة لتضاف. |
Yıllar sonra geriye bakacağız ve bunlar soluk birer anı olacak. | Open Subtitles | ،في غضون سنين ،سنلقي نظرة للوراء وكل هذا سيعتبر ذكريات مبهمة |
Bu tip taciz ve muziplik ona çocukluk anılarını hatırlatır. | Open Subtitles | هذا النوع من الاعتداء والمضايقة سيرجع لها كل ذكريات الطفوله |
En azından evliliğim ve kocamla alakalı güzel anılarım vardı. | Open Subtitles | على الأقل، كان لدي ذكريات لطيفة عن زوجي وعن حبّنا |
Otobiyografik benlik geçmiş olayların belleği ve daha önce yaptığımız planların hatıraları üzerine kurulur. o yaşanmış geçmiş ve katılım gösterilen gelecektir. | TED | تتكون الذهن المبرمج على اساس ذكريات الماضي وذكريات الخطط التي صنعناها هي الماضي الذي عشناه و المستقبل المتوقع. |
Sonunda, elimde tek kalanlar saçma anılar ve onları paylaşacak kimsenin olmamasıydı. | Open Subtitles | وفى نهايه المطاف كل ما لدى ذكريات تافهه ولا احد لاشاركه بهم |
Ama anılar yaşadık, dostlar kazandık esrarkeşler devrildi ve gerçekler ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن ذكريات تم صنعها، ،حلفاء جدد ،حشاشون آيلين للسقوط والحقيقة تم فضحها |
Tedavisine başladığımız zaman aklında geçmişe dönük net anılar yoktu. | Open Subtitles | عندما بدأتُ بعلاجها لم يكن لديها ذكريات مميزة عن ماضيها |
Bir çiçeğin kokusu gibi basit bir şeyin kuvvetli anıları tetiklemesinin sebebi nedir? | Open Subtitles | لماذا, هذا الأمر البسيط مثل رائحة الورد يمكن له أن يحفز ذكريات قوية؟ |
Bütün önemli şeyleri ve küçük anıları o kitabın içine yazmıştım. | Open Subtitles | كل شيء مهم حدث ذكريات صغيرة، كنت أكتب كل شيء فيه |
Hatta laboratuvardaki bir eleman, erkek faredeki dişi fare anıları yeniden canlandırabilmiş, hatta diyorlar ki zevkli bir deneyime dönüştürmüş. | TED | الآن أحدهم في المختبر كان قادراً أن يعيد تفعيل ذكريات أنثى الفئران في فئران ذكور، يقال إنها تجربة ممتعة. |
Aslında deneyimler arasında bir seçim yapmayız. Deneyimlere ait hatıralar arasında bir seçim yaparız. | TED | نحن في الواقع لا نقوم بالإختيار بين التجارب. نحن نختار من بين ذكريات التجارب. |
Eski yoldaşlar, eski düşmanlar eski hatıralar ve bolca bira. | Open Subtitles | أعز الرفاق وألد الأعداء ذكريات تآبى أن تموت والكثير من الشراب |
..saçma sapan bi anı mı yoksa, yaptıklarımın bir özrü mü ? | Open Subtitles | ليس فقط مجرد ذكريات تافهه أو محاولةً للاعتذار عن كلِ ما فعلتُه |
Şimdi, hayatım boyunca yaşayacağım kardeşlik anılarını iki saate sıkıştırmalıydım. | Open Subtitles | الان احتاج الى عصر حياته من ذكريات الأخوة خلال ساعتين |
Buraya her gelişimde anılarım onun öldüğünü duyduğumun ana dönüyor. | Open Subtitles | كلما رجعت إلى هنا، أسترجع ذكريات لحظة سماعي بخبر موته. |
Kolay ve ucuzlar, çünkü mekân yapmaktansa, mekân hatıraları yapıyoruz. | TED | فهي سهلة، رخيصة، لأننا عوضا عن بناء أمكنة، فإننا نصنع ذكريات عن الأمكنة. |
Geçmişten gelen bu patlamalardan biriyle benimle ilgili anıların ortaya çıkacak. | Open Subtitles | كل ما سيتطلبه إنعاش ذاكرتك تجاهي هو إحدى ذكريات الماضي هذه |
Neden akıl sağlığını bir kaç hatıra için tehlikeye atıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تخاطر بتعريض سلامة عقلك للخطر من أجل ذكريات مفقودة |
Yani benim Bolo bağı ya da başka şeylerle ilgili bir anım yok. | Open Subtitles | أنا أعني بأنه ليس لدي أي ذكريات لربطات بولو أو أي شيء كذلك |
LB: Bu çalışma, 11 Eylül anılarına ilişkin. | TED | موضوع هذه هي ذكريات هجمات ال11 من سبتمبر. |
Bu yüzden eşimin merhum büyükbabasıyla konuştuğu, oynadığı ve genelde çevresinde olduğu birçok anısı vardır ve onun için bunda doğal olmayan bir yan yoktur. | TED | زوجي لديه ذكريات جميلة في التحدث إلى واللعب مع و عموما التواجد حول جده المتوفى، وبالنسبة له ليس هناك شيء غير طبيعي حول هذا الموضوع. |
Burada biraz özele girmek ve şimdiye kadar, bu son haftaların hatıralarını aklımdan çıkaramadığımı söylemek istiyorum. | TED | أريد أن أخوض في شيء شخصي قليلاً وأخبركم أنه إلي هذا الوقت، لدي ذكريات عن الأسابيع الأخيرة التي تطاردني. |
Başkan'ın hafızasını nasıl yitirdiğini görünce kendini dizginleyip, duygularını bastırarak her şeye bir başına katlanman çok üzücü. | Open Subtitles | أشعر بالآسف علي ضياع ذكريات الرئيس جو لكن عليكِ أن تتماسكي و تخفي مشاعركِ في قلبكِ . و تتحملي كل شيء لوحدكِ |
Anne olmak çocukluğuma tamamen yeni bir bakış açısı sağladı ve Çin'deki çocukluk yıllarımdaki anılarımı geri getirdi. | TED | أن أصبح أماً أعطاني وجهة نظر جديدة عن طفولتي واسترجعت ذكريات حياتي في الصين |