İyi şeyler konusunda kusursuz bir zevki olduğunu düşünmüşümdür hep. | Open Subtitles | لطالما كنتُ أقول أنّ لديه ذوق ممتاز في معظم الأشياء. |
Bu ailedeki herkes çok zevkli ama herkesin zevki farklı. | Open Subtitles | كل من في العائلة لديه ذوق جيد لكنه مختلف فقط |
Bir dövme yaptırdığınızda, bu -- birinin kişisel zevk ve seçimlerinin bir kombinasyonu ve onun şekli oluyor, ancak, artık öyle değil. | TED | ما يحدث إذا أخذت الوشم، وهو تضامن بين ذوق الفرد واختياره، وتشكيلهم، ولكن الآن، لنقل أنك أزلت الشخص، |
Kız kardeşlerinin ikisinin de müzik zevkleri iyidir. Sen niye böylesin? | Open Subtitles | كلتا أختيكِ لديهم ذوق رفيع في الموسيقى، ما الخطأ فيكِ؟ |
zevkin takdire değer hayatım. Ama daha pratik bir arabaya ihtiyacımız var. | Open Subtitles | أنت صاحب ذوق رفيع يا حبيبي و لكننا بحاجة لشيء أكثر عملانية |
Nezih bir müzik zevkim vardır. Hayvanlar ve çocuklarla iyi anlaşırım. | Open Subtitles | لديّ ذوق جيد في الموسيقى اجيد التعامل مع الحيوانات و الاطفال |
Buna memnun oldum çünkü kendisinin mükemmel bir zevki var. | Open Subtitles | وهذا اسعدنى كثيرا, لأن لديها ذوق عالى وراقى |
Rita'nın sanat zevki kötü ama erkek zevki iyi. | Open Subtitles | ان ريتا لها ذوق خاص فى الرسم ولكنه طعمه حلو |
En azından annenin erkekler konusunda iyi bir zevki varmış. | Open Subtitles | على الأقل والدتكِ لها ذوق رائع في الرجال |
Yani bunca zamandır öldürmekten zevk alan bir tek seni tanıdım. | Open Subtitles | لقد تم كل شيء أنت الأولى التي تملكين ذوق للقتل |
Babalarının eşcinsel, zevk sahibi ve çok şanslı olduğunu. | Open Subtitles | أن أبيهم مثيلي الجنس وأنه ذو ذوق رفيع ومحظوظ جداً |
Para, görgü, yetenek, harika saçlar, mükemmel çene yapısı , şık bir zevk. | Open Subtitles | مال، تربية، موهبة، شعر عظيم، خطّ فكّ مثالي، ذوق أنيق. |
Birilerinin iç dekorasyon konusunda oldukça iyi zevkleri varmış. Burası senin güvenli evin mi ? | Open Subtitles | شخص ما حصل على ذوق جيد بزينه داخليه هل هذا بيتك الآمن؟ |
Kurbanımızın pahalı zevkleri varmış, değil mi? | Open Subtitles | ضحيتنا لديها ذوق مرتفع الثمن اليست كذلك؟ |
Medenileşememiş bir zevkin ürünü. Yoksa savunacak mısın? | Open Subtitles | هذا يمثل ذوق غير حضارى هل أنت بصدد الدفاع عنه؟ |
Bak, benimle beraber olmak istemedin, yani açıkçası kötü bir erkek zevkin var. | Open Subtitles | انظري لم ترغبي بأن تكوني معي .. اذا .. انتي عندك ذوق راقي في الرجال |
Gördün mü, ben basit zevkli olan eski kafalı bir kızım. | Open Subtitles | كما ترين، أنا فتاة من الطراز القديم مع ذوق بسيط جداً. |
- Çok zevkliymiş. - Benim zevkim nereden geliyor sanıyorsun? | Open Subtitles | كان لديها ذوق رائع من أين تعتقدين أنني حصلت عليه؟ |
Marilyn'in ağız tadı güzelmiş. Bu 50 dolarlık bir şişe. | Open Subtitles | مريلين لديها ذوق جيد في الفودكا $هذه الزجاجة تبدو بـ50 |
Cahil ve zevksiz bir işadamı için kötü değil, huh? | Open Subtitles | إنه ليس ذوق سيء بالنسبة لرجل أعمال غير مُثقف، صحيح؟ |
Rezil koku, sağlıksız bir renk, berbat bir tat ve kısaca cennet etkisi. | Open Subtitles | بوكيه تافه , ألوان باهتة , ذوق أرعن والمغص ملائكي |
Çıtır çıtır yaşlanmış kemikleri sonraysa taze etin damaktaki tadını düşün. | Open Subtitles | فكري بهذه العظام القديمة الهشّة، من أي شيء رائع له ذوق. |
Non, mon ami. (Hayır, dostum) Bu Poirot'nun damak tadına uygun değil. | Open Subtitles | واسمه رياضى وسط ملعب كبير, هذا ليس ذوق بوارو |
Ama her kimse, zevkine düşkün, ha? | Open Subtitles | لكن مهما يكن فإن لديه ذوق مرهف،أليس كذلك؟ |
Eğer iyi bir zevkiniz yoksa ve düğme seçmeyi beceremiyorsanız bırakın başkası yapsın. | TED | لولا تمتلك ذوق رفيع ولا يمكنك انتقاء زر، اجعل أحدًا آخر يفعل لك هذا، هل تعلم؟ أنا حقا أعني ذلك. |
Kurbanın kıyafetleri gösteriyor ki, pahalı bir tarzı varmış. | Open Subtitles | حسنا, ملابس الضحيه توحي بأنه كان لديها ذوق مكلف |