Mutlu ol." Ama ben "Yürütemedik. Var olmaman gerek," tiplerindenim. | Open Subtitles | ولكني من نوع, نحن لم نعمل عليك ان لا تتواجد |
Affedersin ama, böyle korkutucu bir surat takınmana gerek yok. | Open Subtitles | أنا آسف ولكن لم يكن عليك ان تكوني مخيفة هكذا |
Bazen de çok kötü filmler yapmak zorunda kalabilirsin. Evet. | Open Subtitles | وبعد ذلك فى وقت ما عليك ان تعود الى البئر |
- Daha nazik olmak zorundasın. - Ve sen çok yenilikçiydin. | Open Subtitles | عليك ان تكون قادرا ان تكون لطيفا وانت كنت تقدمى جدا |
Galiba şu yoldan dönmemiz gerekiyor ama tam olarak emin değilim. | Open Subtitles | انه فوق التل على ما اعتقد يجب عليك ان تفتح الطريق |
İnsanlığı ilgilendiren olayların akışı içinde... Gömleğini teslim etmen lazım! | Open Subtitles | في اثناء هذه الملحمة البشرية، يجب عليك ان تسلم قميصك |
Bir yerlerden başlaman gerek, Santiago. Parası iyi sonuçta. Şikayet etmemen gerek. | Open Subtitles | عليك ان تبدا من مكان سانتياغة انها نقود جيدة , لا تتذمر |
Onları durumdan haberdar etmen gerek, yoksa bu işi unut... çünkü akşamları ve hafta sonları burada olman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب عليك ان تصل معهم الى ترتيب او حتى المحاوله بالذلك تستطيع ان تبغى في المساء وفي الاجازات هنا |
Bak dostum, Bana ürünü satmana gerek yok, ben zaten işin içindeyim. | Open Subtitles | اسمع ياصديقي لاينبغي عليك ان تبيعني على المنتج انا بالفعل موجود به |
Danışmaya sormana gerek yoktu. Bana sorsaydın neye yaradığını söylerdim. | Open Subtitles | لم يكن عليك ان تسألي البوّاب أستطيع أن أخبرك ماهي |
Eğer on saniyede ulaşamazsan, beş yüz şınav çekmek zorunda kalacaksın! | Open Subtitles | إذا لم تصل في خلال 10ثوان عليك ان تؤدي 500 ضغط |
Beni yemeğe götürmek veya Bana iyi davranmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك ان تأخذني لتناول العشاء أو تكون لطيفا معي. |
Bir kaç gün burada kalmak zorundasın. Eve gidecek kadar iyi değilsin. | Open Subtitles | عليك ان تبقي هنا يومان اخرين لا يجب ان تعود لمنزلك الان |
ben abimin istediği herşeyi yaparım... ama önce bir şeyi öğrenmek zorundasın. | Open Subtitles | افعل اي شيء يريده اخي لكن يجب عليك ان تتعلم شيئا اولا |
Geri çekilip seçenekleri tartman ve akıllı bir karar vermen gerekiyor. | Open Subtitles | لا يجب عليك ان ترجع للوراء وتزن الاختيارات لتصل للاختيار المحسوب. |
Bunlar birkaç yayık kıçlı piçtir yani kabuk dökmediklerinden emin olman gerekiyor. | Open Subtitles | فهنالك بعض الأوغاد الكسالي لذا يجب عليك ان تتأكد أنهم لا يتكاسلون |
Hayır, senin Mia'yı yatırman lazım. Biz iyiyiz. Sorun yok. | Open Subtitles | لا ، عليك ان تضع ميا في الفراش نحنٌ بخير |
Bunu anladığına sevindim, çünkü bu ilişki yürüyecekse... - ...değişmen gerekecek. | Open Subtitles | انا سعيد من اجل هذا لانه كان سيجب عليك ان تتغيرى |
Bu yalnızca yapmamız gereken bir şey. İlla hoşlanman gerekmiyor. | Open Subtitles | إنه فقط شيء نفعله لا يعنى أنه عليك ان تحبه |
Çünkü biliyorsun, hayatını değiştirecek dalgayı yakalamak için kabuğundan çıkman gerekir. | Open Subtitles | لإنك .. تعرف .. عليك ان تسبح بعيدا عن منطقة راحتك |
O dosyalardaki hiçbir şey kurbanlarını zahmete değer hale getirmeyecek. Boş vermelisin. | Open Subtitles | لاشئ في هذه الملفات، تجعل من تضحيته مستحقة، عليك ان تنسي ذلك. |
Bu çok çaba gösterdiğin anlamına gelir. Dinle Jackson, Bana yardım etmelisin adamım. | Open Subtitles | يعني انا اجهد نفسي قليلا اسمع جاكسون , يجب عليك ان تساعدني اخي |
Koşsan daha iyi olur sevgilim, çünkü bunları atlardan gizlemeyeceğim. | Open Subtitles | عزيزتى عليك ان تجرى لاننى لن أستطيع وقف تلك الخيول |
Eşime gelmesini rica ederim ve mutlaka bunu görmesi gerektiğini söylerim . | TED | طلبت من زوجتي ان تحضر، وقلت لها، عليك ان تري ذلك. |
Sakin ol, Pony. Hepsi geçecek, oğlum. sen sakin ol, oğlum. | Open Subtitles | خذها برفق, بوني, ستكون بخير يجب عليك ان تهدأ يا رجل |