Bunu yapmayı hemen kes yoksa seni yetkililere şikayet edeceğim. | Open Subtitles | لا,توقف هذه اللحظةِ الآن وإلا سوف أبلغ عنك إلى السلطات |
Her yerde seni aradım. Birleşik Devletler'e gönderilmen için emir var. | Open Subtitles | أبحث عنك في كل مكانك وصلت أوامر تنقل واجبك إلى الوطن |
sen bana gerçeği anlattığında, beni sadece söylediklerin çerçevesinde savunma yapmak durumunda bırakıyorsun. | Open Subtitles | عندما تخبرني شيئاً حقيقياً سيكون هذا الذي يحددني في دفاع عنك عند مداولة |
senden uzak olabilirim, ama ...sen şu anda tam karşımdasın. | Open Subtitles | بالرغم من أني بعيداً عنك إلا إنني أراك دائماً أمامي |
- Bütün akşam beni izliyordun. - Mahkemeye karşı senden sorumluyum. | Open Subtitles | لقد كنت تراقبنى طوال المساء اننى مسئول عنك حتى يوم المحاكمة |
Yani, burcun bir birey olarak hakkınızda söylediği şeyin yerine ne koyarsanız koyun, oluştuğu kültür hakkında çok şey ifade ediyor olacaktır. | TED | لذلك سواء أكنت تؤمن بما تقوله الأبراج أم لا عنك أنت كفرد، فمن المؤكد أنها تكشف الكثير عن الثقافة التي انبثقت منها. |
Yani seni biraz daha tanımak istiyorum. Eski bir arabayı tamir edebilmen dışında. | Open Subtitles | فقط أريد أن اعرف عنك عدا عن حقيقة أنك تستطيع إصلاح سيارة قديمة |
hakkında çok şey duydum, örneğin ne yaparsan yap, seni yakalayamazlarmış. | Open Subtitles | لقد كنت اسمع عنك انهم لم يستطيعوا الامساك بك مهما فعلوا |
Doğru. seni koruyamayacak kadar uzak bir ağaç üstünde olacağım. | Open Subtitles | صحيح ساكون اعلى شجرة بعيدا عنك بحيث لا استطيع حمايتك |
seni bulmaya çalışırken zaten iki adamımız öldü, tamam mı? | Open Subtitles | مات بالفعل اثنان من رجالنا أثناء محاولة البحث عنك.. حسنا؟ |
Brian, annen seni, daha iyi bir hayatın olsun diye verdi. | Open Subtitles | براين, امك تخلت عنك لانها اعتقدت انك ستحصل على حياه أفضل. |
Bu benim hakkımda değil. sen ve artık çalışmadığın işin hakkında. | Open Subtitles | هذا ليس عني، بل عنك أنت ووظيفتك التي لم تعد تملكها |
Bütün gün seni sorup durdu. sen gelene dek hiçbir şey yemedi. | Open Subtitles | لقد كانت تسأل عنك طوال اليوم لم ترضى بأكل لقمة حتى تصل |
Çünkü sen en son arayalı neredeyse 10 yıl oldu. | Open Subtitles | لأنه مرت حوال العشر سنوات منذ آخر مرة سمعت عنك |
Ona senden ve gittiğin yerlerden bahsettim ve o çok ilgilendi. | Open Subtitles | و عندما اخبرته عنك و عن الاماكن التى زرتها كان متشوقا |
Aslında senden hiç haber alamadım. Nasıl olduğunu merak ettim. | Open Subtitles | في الواقع, لم أسمع منك منذ مدة وأردت السؤال عنك. |
Ben babanın yerine geçmeye... ya da anneni senden çalmaya çalışmıyorum. | Open Subtitles | لا أُحاولُ الحلول محل أبّيكَ أَو ان أسْرقُ أمَّكَ بعيداً عنك |
Onun bununla ilgisi yok. Umarım hakkında hiç bir şey bilmez. | Open Subtitles | ليس له علاقة بالأمر و اتمنى ان لا يعرف شيئا عنك |
Birazdan getirir sana kendim okurum. Harika şeyler yazıyor, canım. | Open Subtitles | سوف أُحضرها وأقرأها لك بنفسى لقد كتبوا عنك بصورة رائعة |
Cezanızı belirleyene kadar sizi 100 rupi kefaletle serbest bırakıyorum. | Open Subtitles | سأفرج عنك بكفالة بمبلغ 100 روبية حتى أتوصل الى الحكم |
seninle daha önce hiç çalışmadım ve hakkında hiçbir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لم اعمل معك من قبل ولا أَعرف أي شئ عنك |
Tom sizden sitayişle bahsetti. En iyisiymişsiniz ve benim ihtiyacım da bu. | Open Subtitles | لقد نحدث توم عنك بالخير وقال أنك فضل من يمكن التعامل معه |
Evet. Polis siz ve o ..kayıp kız hakkında sorular sordu. | Open Subtitles | نعم ، كانت الشرطة هنا يسألون عنك وعن تلك الفتاة المفقودة |
sizin adınıza siyasi kararlar vermek için tasarlanan bir sisteme veri sağlıyorsunuz. | TED | أنت ببساطةٍ تقدّم هذه البيانات لنظام صممّ لاتخاذ قراراتٍ سياسيّة نيابةً عنك. |
sizinle ilgili bazı raporlar okudum. Bedevilerle el sıkışarak dost olabiliyormuşsunuz. | Open Subtitles | قرأت تقريراً عنك يفيد بأن لديك صداقات مع البعض من البدو |