En azından orada düşmanın gözünün içine bakabiliyordun. Sadece biz ve onlar vardık. | Open Subtitles | هناك على الأقل يمكنك أن تنظري في عين عدوك إما نحن أو هم |
Aşağıdaki hergelelerle pazarlık yaparken... hepsinin gözünün içine bakabilmeliyim. | Open Subtitles | حين أتعامل مع هؤلاء الأوغاد في آخر الطريق أريد أن أتمكن من النظر في عين أي واحد منهم |
Birisi, adamın gözünün içine bakarak... yenildiğini görmek. | Open Subtitles | إحداها النظر في عين رجل و معرفة أنّه انكسر |
Bir adamın gözlerinin içine bakıp: | Open Subtitles | ليس هناك سرور أعظم مِنْ النَظْر في عين رجل ماِ وهو يفكر |
Oğlumun gözlerinin içine bakıp, evi kaybettiğimizi ve onu üniversiteye gönderemeyeceğimi nasıl söylerdim? | Open Subtitles | كيف يمكنني النظر في عين أبني و أخباره أنني خسرت منزلنا و أنه لا يمكنني أرساله للجامعة ؟ |
Adamlarından birine muhbirliğini itiraf etmesi için gözüne wasabi sokturuyordu. | Open Subtitles | لغرز فجل ياباني في عين رجل آخر لجعله يُثر بالوشاية |
Tüm o şeyler... 3 boyutlu sahneleme, kahramanın kendi gözünden oynama... 1987'de bir ineğin gözünde bile imkansızdı! | Open Subtitles | صناعة هذه الأشياء بصور ثلاثيّة الأبعاد أوّل شخص يطلق النار بالكاد ومضت في عين مهووس بعام 1987 |
O kişilerin gözlerine bakıp onlara alakasız olduklarını mı söyleyeceksin? | Open Subtitles | أستنظر في عين ذلك الشّخص وتخبره أنّ رقمه كان لا صلة له؟ |
Ve Philly, tetiği çekmeden önce, o o.spu çocuğunu gözünün içine bak ve Abruzzi güle güle dedi de. | Open Subtitles | (و يا (فيلي قبل أن تضغط الزناد انظر في عين هذا الحقير و اخبره أن (جون أبروزي) يرسل تحياته |
Kimsenin gözünün içine bakamıyordu. | Open Subtitles | لا يستطيع ان ينظر في عين اي احد |
Kimsenin gözünün içine bakmıyor. | Open Subtitles | إنه لا ينظر في عين أحد مطلقا |
Ve Philly, tetiği çekmeden önce, o orospu çocuğunun gözünün içine bak ve "Abruzzi güle güle dedi" de. | Open Subtitles | انظر في عين هذا الحقير و اخبره أن (جون أبروزي) يرسل تحياته |
gözünün içine baktı. | Open Subtitles | كان ينظر اليكِ في عين الصواب |
Savage'ın gözünün içine bakıp onu öldürebileceğinden emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكدة من قدرتك على النظر في عين (سافاج) وقتله ؟ |
Senin gibi ukala, aşağılık denyoların testislerinin yasal olarak bedeninden sökülüp, kendini beğenmiş kıçına sokulacağını anladığı anda gözlerinin içine bakmak için. | Open Subtitles | لكي أرى النظره في عين بعض الحمقى الملاعين الحظه التي يدرك أن خصيانه |
Yüzleşmek, ayağa kalkıp gözlerinin içine bakıp dürüst olmaktır. | Open Subtitles | المواجهة هي الوقوف تنظر في عين الشيء وتكون أمينا |
Şimdi de seni asacak adamın gözlerinin içine bakıyorsun karnını ortadan ikiye yarıp bağırsaklarının düşüşünü izleyecek adamın. | Open Subtitles | والآن أنت تنظر في عين الرجل الذي سيشنقك، وسيقوم بقطع بطنك ويشاهد فضلاتك تسقط منك. |
Chandler'ın gözüne parmak girene kadar epey eğlenceliydi. | Open Subtitles | كانت ممتعة. إلى أن دخل إصبع في عين تشاندلر. |
Ahkam kesen tüm pisliklerin gözüne kalemi saplamayı isteyen? | Open Subtitles | لا تتورع ان تضع قلماً في عين اي وغد لا يتوقف عن القاء المواعظ ؟ |
Ama bir seferinde sahiden adamın birinin gözüne güvercin girdiğini gördüm. | Open Subtitles | و لكنني رأيت حمامة تدخل في عين رجل ذات مرّة |
Ama inanıyorum ki bu düğün evliliğimizin herkesin gözünde onaylanması demek. | Open Subtitles | لكنني أؤمن أن حفل الإستقبال هذا سيجعل زواجنا . عبرة في عين الجميع ، بالإصافة لعينك |
'Ne sıklıkla adamlarının gözlerine bakıp... '... onlara güvenip güvenemeyeceğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | ...كم مرة تنظر في عين رجلك وتتسائلون أذا كنت بالفعل تثقون بهم؟ |