"قابل" - Traduction Arabe en Turc

• tanış
• tanıştı
• edilebilir
• tanışın
• tanışmış
• edilemez
• açık
• karşılaştı
• tanıştırayım
• tanıştığı
• tanıştığını
• mümkün
• buluştu
• tanışmıştı
• hir

Bilmediğin biriyle tanış ve onu tanımaya çalış.
قابل شخصًا لا تعرفه واشرع في التعرف عليه.

Ranger, yeni ortağınla tanış. Şerif Yardımcısı Arcadio Ramos.
أيها الجوال، قابل شريكك الجديد النائب اركاديو راموس

Dinamik bir insan grubuyla tanıştı, kendisine rahat bir ortam verdiler.
ثمّ قابل مجموعة من الأشخاص المفعمين بالحيوية الذين قاموا بمساعدته.

Umuyoruz ki bir gün, acılarını azaltıp yaşamlarını uzatabiliriz. Pankreas kanserini tamamen tedavi edilebilir bir hastalık hâline getirebiliriz.
آملين الوصول لليوم الذي نكون قادرين على تخفيف آلامهم، و تمديد حياتهم وربما جعل سرطان البنكرياس مرضا قابل للشفاء.

Makasları geçin ve kralla tanışın! Kimin yüreği aslan gibi?
إقهر المحنه و قابل الملك من الذى لديه قلب أسد ؟

Üvey babası David Sadler, Becky ile Katrina sayesinde tanışmış olabilir, değil mi?
زوج ام كاترينا ديفيد سالدر الذي قابل بيكي من خلال كاترينا، أليس كذلك؟

Daha iyi bir fikrim var. Bürondan çıkıp, insanlarla tanış.
عندى فكرة أفضل,أخرج من مكتبك و قابل أشخاص

Vince Papale, kuzinimle tanış. Janet Cantwell.
فينس بابالي قابل إبنة عمي ، جانيت كانتوول

Vince, yeni efekt sihirbazımla tanış, Lester Golub. Memnun -- Şişşş!
فينس، قابل تأثيري الجديدةَ ليستر جلب لمن السرور مقابلة

Michael Jennings.Takımının diğer yarısıyla tanış.
مايكل جينينجس، قابل النصف الآخر لفريقك، الدّكتور وليام ديكير

Sharon'la tanıştı ve bir ilişki fırtınası başladı.
وبعد وقتٍ قصير قابل شارون، وأعقب ذلك زوبعة رومانسية.

Bana uğramak için geldi ve sonra babamla tanıştı.
شاهدته يصاب بالفزع فقط همم، لقد جاء لزيارتي وعندها قابل والدي

Ve şimdi bunların 14'ü tedavi edilebilir, 2'si de aslında iyileştirilebilir.
و الان يوجد 14 مرضا قابل للعلاج في الحقيقة إثنان منهم قابلين للعلاج

- Şuna bir bak. - Hayır, canlı Ultra Lord'la tanışın.
حسنا، انظر إلى هذا لا "قابل الترا لورد على الهواء "

Bu kızla tanışmış olsaydı, hayatını mezeci olarak geçirirdi.
لو انه قابل هذه الفتاة لكان افتتح دكان معلبات نعم.

Ancak ilaçlar sayesinde etkisiz halde kaldığı sürece HIV tespit edilemez halde kalacaktır.
ولكنّه طالما بقي خامدًا بفضل العقاقير، فسيكون الفيروس لا يزال غير قابل للكشف.

Yoksa her şey tartışılabilir ve... yoruma, belirsizliğe açık mıdır?
أم كل شيء قابل للتفاوض يترك تفسير غامض؟ من أنت؟

Aegina'nın babası nehir tanrısı Asopos, Efira'ya kadar onların izini sürdü. Ve orada Sisifos'la karşılaştı.
تعقبهما والد ايجينا وهو إله النهر أسوبس، وصولاً إلى إيفيرا، حيث قابل سيزفس.

tanıştırayım, Tacoma'dan Garth. Geciktin ama geldiğine sevindim. Yardımına ihtiyacım var.
قابل غراث من تاكوما أنت متأخر اليوم و لكنني أحتاج مساعدتك

Ona, John Simms ile ilk tanıştığı eve gelmesini söyle.
أخبريه أن يذهب إلى البيت الذي قابل فيه جون سيمز أول مرة

Eğer birisinin Kira ile tanıştığını söylersen polisin sana inanacağını hiç sanmıyorum.
لا أعتقد بأن الشرطة سيصدقونك إذا قلتِ بأنكِ تعرفي شخصاً قابل كيرا

Öğretmenler ve öğrenciler arasında adeta yüzlerce yıllık bir gizli anlaşma, kalbin çalışmasını göstermenin mümkün olmadığını kabul etmektedir.
يبدو الأمر كأنه هناك مؤامرة منذ قرون بين الأساتذة والطلاب على قبول كون عمل القلب غير قابل للشرح.

Eylemci Cyril Johns öldürülen çocukların aileleri ile buluştu.
الناشط سيريل جونز قابل والدا المراهقين المقتولين

Çünkü ona hayatın ne kadar müthiş olabileceğini gösteren çok tatlı bir ressamla tanışmıştı.
فقد قابل فنانة جميلة أرته أشياءاَ رائعة أرته كيف تكون الحياة ..