Bir piyango yaptılar, ve bunun tek adil yol olduğunu söylediler. | Open Subtitles | كَانَ لديهم يانصيب، و قالوا أن تلك هى الطريقه الوحيده العادله |
Beni beklemeye alma şanslarının yüksek olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أن لدي فرصة جيدة للحصول على مقعد في طيارة بديلة |
Benim için bir sürprizleri olduğunu söylediler. | Open Subtitles | و أيقظونى فى منتصف الليل و قالوا أن لديهم مفاجأة لي |
Galiba senden de bahsettiler. 'Hareket memuru teröristlerle konuşur.' dediler. | Open Subtitles | لقد ذكروا اسمك، قالوا أن موجّه قطارات يتحدث مع الإرهابيين |
Efendim, Asgard, Thor'un komada olduğunu, çıkmasının çok zor olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الأسغارد قالوا أن ثور يعيش على دعم الحياة ولدية فرصة صغيرة للنجاة |
Haberleşme merkezi, idari binanın içinde demişlerdi. | Open Subtitles | قالوا أن مركز الإتصالات موجود في مبنى العمليات. |
Bunun, şu an yaşanan şeyin yan etkisi olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | قالوا أن هذه آثاراً جانبية، مهما كان هذا الذي يحدث |
Birçok insan, Spooky Mulder'ın bir utanç kaynağı olduğunu söylüyor. Bir engel olduğunu. | Open Subtitles | الكثير من الناس قالوا أن " مولدر " المخيف أصبح إحراجا ، مسئولية |
Laboratuvardaki çocuklar tamamen normal olduğunu söylediler. | Open Subtitles | الرجال في المختبر قالوا أن الدم طبيعي جداً |
Salı günü saat 2.30'da. - Acil olduğunu söylediler. | Open Subtitles | لقد قالت الإشارة أن الأمر عاجل لقد قالوا أن الأمر عاجل |
Bizim gibi bu virüsten etkilenmeyenlerin virüse karşı bağışıklığı olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا أن مَن لم يصابوا بالعدوى لديهم مناعة من الفيروس |
Bizi 18 saat gözetim altında tutmak istiyorlar. Ama sadece formalite icabı olduğunu söylediler. | Open Subtitles | يريدوا أن يبقونا تحت المراقبة لـ18 ساعة لكنهم قالوا أن هذا مجرد تصرف رسمى |
Evin ziyaretçilere açık olduğunu söylediler. Hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | قالوا أن المنزل مفتوح للزيارات و لم أكن أعرف |
Evin ziyaretçilere açık olduğunu söylediler. Hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | قالوا أن المنزل مفتوح للزيارات و لم أكن أعرف |
dediler ki; Jüpiter gibi nesneler, yıldızın ışığında böyle bir düşüş gerçekleştirebilir. Ayrıca büyük olduğunu söylüyorlardı. | TED | قالوا أن جسما مثل كوكب المشتري سيُحدث انخفاضاً مثل هذا في ضوء النجم، و كانوا يقولون أيضا أن الجسم هائل الحجم. |
"Blogçular bizi rezil etti", dediler. | TED | و قالوا أن المدونين، كما تعلمون، خيبوا آمالهم نوعاً ما |
Herkes anlık bir adrenalin patlaması olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الجميع قالوا أن هذا بسبب دفعة من الادرينالين |
Telsizde üç doktor tehlikenin sıfıra yakın olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ثلاثة أطياء علي محطة الراديو هذه قالوا أن الخطر العام قد أصبح تقريبا عديم الجدوى |
Kar yağmayacak demişlerdi ama hiç de öyle görünmüyor. | Open Subtitles | قالوا أن الثلج لن يتساقط لكنّه يحسّ بهذه الطريقة |
Bunun gibilere değil. Cesetteki virüsün silah amaçlı bir virüs olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | لقد قالوا أن الجثة كانت مصابة بفيروس من قبل مسلحين |
Birçok insan, Spooky Mulder'ın bir utanç kaynağı olduğunu söylüyor. Bir engel olduğunu. | Open Subtitles | الكثير من الناس قالوا أن " مولدر " المخيف أصبح إحراجا ، مسئولية |
Suların zehirlendiği ve büyük bir kargaşa çıktığı söylendi. | Open Subtitles | قالوا أن مياه الآبار قد سممت كانت هناك ضجة كبيرة |
Dediklerine göre kan gövdeyi götürmüş. | Open Subtitles | لحظة، قالوا أن الأمر كان حقاً حمام دماء. |
- Buraya seni üzmek için gelmedim. - derler ki ekmek hayattır. | Open Subtitles | لم آتِ هنا لإزعاجك - لقد قالوا أن الخبز هو الحياة - |
Çocuklar araştırdı... o gece mahalleden, tek bir araba bile geçmemiş diyorlar. | Open Subtitles | أعني كالقنبلة القذرة أرسلنا الرجال لتفحصها قالوا أن لا أحد شاهد سيارة في منطقتك خلال ذلك الوقت |
Onlar bunun mümkün olmadığını söylemişlerdi, o günü asla unutamam. | Open Subtitles | قالوا أن ذلك كان مستحيلا هذا يوم لن أنساه أبدا |
Bunun bir annenin yapabileceği en kötü şey olduğunu söylerler. | Open Subtitles | لقد قالوا أن هذا هو أسوء ما يمكن أن تفعله أم |