Kötü uyku bize riskli, aceleci kararlar aldırır ve empati yeteneğimizi köreltir. | TED | تجعلنا قلة النوم نتخذ قرارات خطيرة وطائشة وهي استنزاف لقدرتنا على التعاطف. |
Böylesine değişen karşılaştırmalar mantıklı kararlar vermeye çalışırken başa bela olur. | TED | هذه المشكلة للمقارنات المتنقلة يمكن أن تربك محاولاتنا لأخذ قرارات عقلانية. |
Yerel polis teşkilatları da bu bilgilere dayanarak senin kim olduğuna karar veriyor. | TED | وتتخذ دوائر الشرطة المحلية قرارات بشأن ما يعتقدونه عنك بناءً على هذه المعلومات. |
Son kararı vermeden önce neler olduğunu anladığımdan emin olmak istedim. | Open Subtitles | قبل إتخاذ أية قرارات نهائية أردتُ التأكد من فهم ما حصل |
Bir bakıma, hayatımın onların yaptıkları akıllıca tercihler ve aldıkları kararların bir sonucu olduğunu hissediyorum. | TED | بشكل ما، أشعر و كأن حياتي هي نتيجة لخيارات و قرارات حكيمة اتخذاها. |
Tekrar edersek, iyi kararların iyi sonuçlar getireceğini görebilirsiniz ve bu iki dönüşüm, ekonomi ve yapı, iklim ve düşük karbon iç içedirler. | TED | مرة أخرى ترون قرارات جيدة تأتي بنتائج سريعة، وهذان التحولان، الاقتصاد والهيكلة من جهة، والمناخ وتخفيض الكربون من جهة أخرى، مرتبطان بصفة وثيقة. |
Fakat insan kararlarının bilgisayar bilimini düşünmek gösteriyor ki aslında biz bunu ters anlamışız. | TED | لكن التفكير من خلال علوم الحاسوب في قرارات الإنسان يكشف أننا في الواقع قد فهمنا عكس المقصود. |
Hoş daha önce de önemli kararlar almıştın değil mi? | Open Subtitles | ولكنكِ اتخذتِ قرارات كبيرة من قبل ، اليس كذلك ؟ |
Zayıf pozisyona düştüğümüz için kararlar almamızı istemiyorum. Kaybetmene neden olur. | Open Subtitles | لا أريدنا أن نبدأ بإتخاذ قرارات من موقف ضعف، هكذا سنخسر |
Güvendiğiniz danışmanınız olarak, sizden derin pişmanlıklara sebep olabilecek kararlar vermeden önce tavsiyelerde bulunmama izin vermenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | لكن عليّ أن أسأل، لكوني مستشارُك الذي تثقين به بأن تسمحِ لي بأن أقترح عليك قبل أن تتخذي قرارات.. |
Zor kararlar ve daha zor kararlar vardır. Sandra, bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك قرارات صعبة والقرارات الاصعب. اوه ساندرا انا لا اعلم |
Ve daha zekice kararlar almanızı sağlayacak olan şey sinyallerin eski beyne tekrar bildirilmesidir. | TED | و هذه التغذية الراجعة إلى الدماغ القديم هي التي تسمح لكم باتخاذ قرارات أذكى بكثير. |
Yani tahmin edebilirsiniz ki, anlık karar vermek zorunda olan polis memurları için bu fazlasıyla zarar verici olabilir. | TED | وهكذا يمكنكم تخيل، رجال الشرطة الذين عليهم اتخاذ قرارات فورية يمكن أن تكون في مركز صنع القرارات الضارة جدًا. |
Kanun gücünde somut birşey olmadan... okullar hakkında nasıl bir bilgiyle karar alacağız? | Open Subtitles | كيف سنتخذ قرارات إدارية حيال مدارسنا بدون شيء صلب يستند لقوة القانون ؟ |
Denek, sağladığımız verinin gerçek zamanlı borsa verisi olduğunu bilmiyor, aslında hisse alıp satma kararı veriyor. | TED | هو لا يعرف أن ما نغذيه من بيانات هي بيانات فورية من سوق الأسهم، لكنه يتخذ قرارات بيع وشراء. |
Büyüdüğüm ilk zamanlarda ben de kötü mesleki tercihler yapmıştım. | Open Subtitles | عندما تلقيت أول عرض ضخم لي، إتخدت قرارات سيئة في العمل أيضا |
Buna rağmen biz hala bu milletin kararlarının bu dostumuza ve onun gibi bir kaç milyona bırakılması fikrini savunuyoruz. | Open Subtitles | لكننا مازلنا نساير الفكره القائله بأن تترك قرارات هذه الأمه لصديقنا هذا و عدة ملايين مثله |
Artık barla ilgili önemli kararları tek başına almanı istemiyoruz. | Open Subtitles | لا نريدك أن تقوم بأي قرارات رئيسية للحانة بعد الآن |
İnsanların yaşamı hakkında seçim yaptım. - Ve bununla yaşamalıyım. - Anlıyorum. | Open Subtitles | لقد اتخذت قرارات في حياة اناس ، ويجب ان اتعايش مع هذا |
Kürsünden verdiğin son üç karara bakarsak, saçmalık uzmanı olan sensin. | Open Subtitles | بالنَظرِ إلى آخر ثلاثة قرارات اتخَذتَها من منصبِك أنتَ الخبير في الهُراء و ما المفروض أن يعني ذلك؟ |
Ulusumuzun tarihine yön veren bir çok kararın alındığı bu ofisten sizlere 37. kez sesleniyorum. | Open Subtitles | التي أتحدّث فيها إليكم من هذا المكتب حيث اتّخِذت قرارات كثيرة و التي شكّلت تاريخ أمّتنا |
Yaşamlarımız boyunca önemli sonuçları olan çok önemli kararlarla karşı karşıyayız. Ve bu kararlarla baş etmek için bir takım stratejilerimiz var. | TED | نحن نواجه قرارات بالغة الأهمية و لها عواقب هامة طوال حياتنا. و لنا استراتيجيات للتعامل مع هذه القرارات. |
Bir şeyi şu veya bu şekilde üretmek için insanların verdiği kararlara. | TED | قرارات يتخذها البشر لإنتاج منتج ما بطريقة معينة دون أخرى. |
Lion-O'nun kararlarını hep sorguluyordum ama eninde sonunda işe yarıyordu. | Open Subtitles | كنت اشكك في قرارات لاينو لكن بالنهاية دائما كانت صحيحة |
Geçici Çözümler. | Open Subtitles | قرارات مؤقتة |
Belki de maymunun ekonomik kararlarına bakmalıyız ve bizim yaptığımız aptalca şeylere benzer şeyler yapmış mı görmeye çalışmalıyız. | TED | ربما يجب أن نبحث قرارات القرود الإقتصادية ونحاول أن نرى ما إذا كانوا يصنعوا نفس الأشياء الغبية التي نصنعها. |