| tek istediğimiz kendimize ait küçük bir yer. Bizim olsun yeter. | Open Subtitles | نحن فقط نريد شيئاً صغيراً ملكنا ذلك كلّ ما فى الأمــر |
| Benimse tek yaptığım onu hayal kırıklığına uğratmak oldu; hep senin yüzünden. | Open Subtitles | لكن كلّ ما كنت أقوم به هو تخييب ظنّها, وكلّ ذلك بسببك. |
| Beni kandırdın, hepsi Bu. Bu daha öncede başıma gelmişti. | Open Subtitles | لقد خدعتني، هذا كلّ مافي الأمر حدث ذلك من قبل |
| Şimdiye kadar gösterdiğimiz her şey bağlantıları kurmak için üst veri kullanıyor. | TED | كلّ ما عرضناه عليكم إلى حدّ الآن، يستخدم بيانات التعريف لتأسيس الاتصال. |
| Henüz tam olarak bilmiyorum. Elimde sadece bir kaç parçası var: | Open Subtitles | أنا لا أعرف حتى حقا لحد الآن؛ كلّ عندي بضع قطع: |
| hepsini almak ister misin? Kolayca para kazanmak için bir fırsatın var. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ كلّ شئ، ثم تطلق النكات بشأن هذا المال السهل. |
| tek istediğim, onları rahat ettirebilmek, belki kalan günlerini biraz daha arttırabilmek. | Open Subtitles | إذا أنا يمكن أن أجعلهم مرتاح، تطيل حياة لربّما، هو كلّ يتوقّعون. |
| tek ihtiyacın olan şey, suçu yükleyecek bir kurbandı. Ve bana rastladın... | Open Subtitles | كلّ ما احتجتـَه هو شخص لتلقي اللوم عليه، كنت قد التقيتني للتوّ |
| Bildiğim tek şey öldürdüğüm her insan beni evden daha çok uzaklaştırıyor. | Open Subtitles | لقد عرفت الآن أن كلّ رجل أقتله يبعدنى أكثر من العوده لبيتى |
| Beş yılda dört ölümcül çatışma. hepsi de kaza mıydı? | Open Subtitles | أربعة عمليات إطلاق نار في خمس سنوات كلّ الحوادث العرضية؟ |
| hepsi erkek, yaşları 17 ile 21 arasında, tıpkı Jack Hammond gibiler. | Open Subtitles | هم كلّ الذكر، عمر 1 7 إلى 21 , مثل جاك هاموند. |
| Üç tane çocuğum var, ve hepsi de bodrumda gömülü. | Open Subtitles | كان عندي ثلاثة أطفال، و هم كلّ دفنوا في القبو. |
| Teşekkürler bayım, tekrar hatırlatmak istiyorum... 21 yarışmasının soruları her hafta, program saatine kadar... bir Manhattan bankasının kasasında saklanıyor. | Open Subtitles | شكراً يا سادة تذكروا، أسئلة برنامج 21 يتمّ تأمينها كلّ أسبوع في.. في خزنة مصرف مانهاتن حتى ماقبل وقت العرض |
| O kadar yolu, bana bunu söylemek için mi geldiniz? | Open Subtitles | جئت كلّ هذا الطريق حتى هنا.. لتخبرني بذلك ؟ حسنا.. |
| Bu hayatının sonuna kadar her gün pişman olabileceğin bir şey. | Open Subtitles | هو سيكون شيءا الذي أنت تأسفين عليه كلّ يوم لبقية حياتك. |
| Ben sadece uyandığın zaman her şeyin mükemmel olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أردت كلّ شيء إلى إبد مثالي عندما إستيقظت. |
| Elimde avucumda ne varsa hepsini Milli Savunma Tahvilleri'ne yatırmıştım. | Open Subtitles | وضعت كلّ شيء كان عندي تقريباً في رابطة الدفاع الوطني. |
| Harika olacak. - herkes sarhoş olana kadar içip sonra sevişecek... | Open Subtitles | كلّ ما يحدث هو جماعة من الرفاق سيصبحوا سكارى ويقومون به |
| - Sana onca parayı... bildiğinden emin oldukları sorular için mi verdiler? | Open Subtitles | أعطوك كلّ تلك النقود لتجيب على اسئلةٍ يعلمون أنّك تعرف إجاباتها ؟ |
| İşte atacağım adımlar dersiniz ve bunun için her şeyi yaparsınız. | TED | فتقولون، هذه هي الخطوات التي نريد اتباعها، وتستثمرون كلّ شيء فيها. |
| Bu da demek oluyor ki Raynor da dahil ona yakın herkesi öldürebilirlerdi. | Open Subtitles | الذي يَعْني بأنّهم يَقْتلونَ بين كلّ شيطان في دائرتِه الداخليةِ، بضمن ذلك راينر. |
| - Her şey düzelecek, her şey düzelecek. Tamam işte. | Open Subtitles | سيكون كلّ شيء على ما يرام، حسناً، ها أنت ذا |
| Her yıl Paris'e gelir. Ne zaman geldiğini hep bilirim. | Open Subtitles | هو يأتي لباريس كلّ سنة، و أعرف متى يأتي بالتحديد. |
| Bu senatörler her kanunu okuyabilecek ve her biri için oy kullanabilecekler. | TED | وهؤلاء الأعضاء سيكون بإمكانهم الإطلاع على كلّ فاتورةٍ، والتصويت على كل منها. |
| Burası herkesin bir şeyler yapmak zorunda olduğu bir dünya. | Open Subtitles | هذا عالمٌ يجب أن يقوم فيه كلّ شخصٍ بعملٍ ما |
| tüm tedavilerimizde, hastanın elinde bir "sonikasyonu durdur" düğmesi bulunur. | TED | في كلّ العلاجات التي لدينا، يُمسك المريض بيده زر التوقف. |