Kulağa fazla Freudyen geldiğini biliyorum ama Bence bu durumda öyle değil. | Open Subtitles | تبدو وكأنها مسألة نفسية .. ولكن مع حالتك تلك لا أظن ذلك |
Fazla mı sence? Sence öyle! Bence değil, hatta harika! | Open Subtitles | هل تظنين هذا كثيراَ ؟ لا أظن ذلك إنه مذهل |
Apple önümüze taş koymaya çalışabilir ama ben koyacağını sanmam. | TED | ربما تحاول أبل إيقافنا، ولكنني لا أظن أنهم سيفعلون ذلك. |
Beni zaten bıraktı. Sırf zevk icin tekrar bırakacağını sanmam. | Open Subtitles | لقد تركتني مره ، لا أظن انها ستفعلها مره اخرى |
O, bir de kitabın son ve gerçek baskısını kimsenin okuduğuna inanmıyorum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى هذا، لا أظن أن أحداً منا قرأ كل شيء يعد |
Bu yaptığınızın ne kadar kötü bir şey olduğunu bildiğinizi hiç zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنّ واحدة منكم لديها فكرة حيال الفعل المُشين الذي أرتكبته. |
F.B.I.'ın bu meseleler için endişelendiğini pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن المباحث الفيدرالية تهتمّ بهذه الحالات. |
Yapabilir miyim bilmiyorum. Bekleyen bir müşterim var. | Open Subtitles | لا أظن بإمكاني فعلُ ذلك لدي عميل ينتظرني |
Tamam, Frances. Sanırım sana artık ihtiyacımız yok. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسنا يا فرانسيس لا أظن أننا سنحتاجك أكثر من ذلك.. |
Sanırım seni daha önce burada görme şerefine nail olmamıştım. | Open Subtitles | إننى لا أظن أننى قد أسعدنى رؤية هنا من قبل |
Ben mi? Bence sıfıra geldiğimizde hiçbir şey olacağını düşünmüyorum. | Open Subtitles | أما أنا، لا أظن أن شيء سيحدث عندما يصل للصفر |
Bak, Bence bu iyi bir fikir değil. Gitmem lazım. | Open Subtitles | ولكن, اسمعي أنا حقا لا أظن بأنه يجب علي الذهاب |
Bence bu işin Decepticonlar'la ilgisi yok, Ay'da bir şey arıyorlar. | Open Subtitles | لا أظن لهذا علاقه بالديسيبتكونز إنهم يبحثون عن شئ على القمر |
- Gaz mı? Ülkenin bu tarafında gaz saldırısı olacağını hiç sanmam, hayatım. | Open Subtitles | لا أظن أنه سـيحدث هجوم بالغاز على هذه القرية ولا يمكن حدوث هذا |
Bir alisveris merkezinde guvenlik muduru olarak pek mutlu olacagini sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أنك ستجد الرضا بتسيير حراس أمن في مركز تجاري. |
Bu takımın hiçbir üyesinin sizin şarkı söylediğinizi duyduğunu sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أن أي من أعضاء هذا الفريق سمعك تغني |
İlişkilerin psikolojisi hakkında sorular soracağın kişinin... ben olduğuma inanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنني الشخص المناسب لتسأليني عن هذا سيكلوجية العلاقات |
Ne var biliyor musunuz? Bunlari emrederek yaptirmaniz gerektigini zannetmiyorum. | Open Subtitles | إليك الأمر، لا أظن أنه عليك أن تطلب بصيغة الأمر |
Ben kesinlikle neyin ters gittiğini bulmaya çalışırım ama bunun saplantı olduğunu pek sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً, انا احاول بالتأكيد اكتشاف الخطأ الذي جرى ولكني لا أظن بأنني اصبح مهووسه |
Koca 30 dakika mı? bilmiyorum... | Open Subtitles | أعطيتنا 30 دقيقة بكاملها لا أظن ذلك نافعاً |
Tamam, Frances. Sanırım sana artık ihtiyacımız yok. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسنا يا فرانسيس لا أظن أننا سنحتاجك أكثر من ذلك.. |
Hayır, Hayır. Para veya başka bir şey istediğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنه يريد مالاً أو شئ من هذا النوع |
- Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |