Kralların bir zamanlar ziyafet verdiği yerlerde şimdi otlar var ve köylüler domuzlarına yuva yapmak için duvarları söküyor. | Open Subtitles | الآن الأعشاب تنمو فى المبنى حيث كان الملوك يقيمون الولائم ـ و عربات القرويين بجانب الجدران لعمل وقايه لخنازيرهم |
Bunları yapmak için daha uygun bir zaman olabileceğinin farkındayım. | Open Subtitles | أنا على علم أنه يوجد فرصة أخرى لعمل كل ذلك |
Çünkü erkeklerin kadınların işe alınmasını desteklemeleriyle, gerçekte kaç kadının profesyonel iş sahalarında işe alınmasının bir bağlantısı olduğunu keşfettik. | TED | لأننا اكتشفنا رابطا بين دعم الرجال لعمل المرأة وكم تُشغّل في الحقيقة من إمرأة في المجالات المهنية في تلك الدولة. |
Babanın kimsesizlerini, dünyanın normal düzen teknesi için ev videosu yapmaya teşvik ediyorsun. | Open Subtitles | وانا اعتقد انك تشجعين عديمي الفائدة التابعين لابوك لعمل الفيديوالمنزلي لوحة العالم المختلطة؟ |
Yine de evin prototipini yapmanın bir yolunu buldular -- mimarisi oldukça pahalı. | TED | و مجددا استطاعو ايجاد طريقة لعمل نموذج اولي لمنزل ,معماري ,وسط باهظ جدا |
Sonra "Konuşmalı film yapma fırsatı doğdu" dersiniz. Bu ne demektir? | TED | ثم تقول، "حسناً، هناك فرصة لعمل افلام حوارية." ماذا يعني ذلك؟ |
Pekala, tam bir alıcı taraması yapmak için yeterli yakınlıktayız. | Open Subtitles | حسناً، نحن قريبون بما فيه الكفاية لعمل المجسات بكامل كفاءتها |
Yardımcı Hawes'e götürdüğün geyik güvecinden yapmak için nopales kullanıyorsun. | Open Subtitles | تستخدمين الصبار لعمل مرقة الغزال التي كنت تأخذينها للنائب هوز |
O reçeli yapmak için aylar boyunca şeker kuponlarımızı biriktirdik. | Open Subtitles | والسـكر قليل جدا،لذا فمنا بتوفير السكر لعدة شـهور لعمل المربى |
O köprüde iyi bir iş çıkarabilmek için en az 8 saat lazım. | Open Subtitles | خذها مني فإن المرء بحاجة إلى ثماني ساعات لعمل أشياء جيدة لهذا الجسر |
Ama patronum beni göremez. Başka bir iş görüşmesi yapıyorum. | Open Subtitles | ولكن يجب ألا يراني مديري أن أجري مقابلة لعمل آخر |
Bu iş için gerekli tavra sahip değilsin bence, bu kadar. | Open Subtitles | أقول فقط أنك لاتملكين القابلية المناسبة لعمل هكذا، هذا كل شئ |
Bilmeni isterim ki, kendini kanıtlaman için seni hiç bir şey yapmaya zorlamazdım. | Open Subtitles | فقط للمعلومية، أنا لن أجبرك لعمل أيّ شئ لا تريدهـ لإثبات نفسك لي. |
Bu kadar gönüllülük işinin arasında liste yapmaya vaktin olmaz sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقد انة مع عملك التطوعى لن يكون لديكِ الوقت لعمل لائحة |
Beni duydun. Yasal bir işe ihtiyacım var ve sen bunu bana sağlayabilirsin. | Open Subtitles | لقد سمعتينى,انا فى حاجة لعمل شرعى وانت يمكنك ان تقومى به من اجلى |
Baş bayan oyuncun olarak işe gitmeden önce onu epeyce kullanmıştın. | Open Subtitles | كنت تحصل على الكثير منه قبل أن أذهب لعمل سيدة البطولة |
üzerine çalışıyorum ve bunu yapmanın birçok yolu var ben bilgisayarlara gördükleri ve anladıkları hakkında konuşmaları için yardım etme üzerine odaklanmayı tercih ettim. | TED | هناك طرق كثيرة لعمل ذلك، وأحب أن أركز على مساعدة الحواسب للتحدث عما ترى وتفهم. |
Bunu yapma gücünde olan ilk nesil biziz. | TED | لدينا الآن، ولأول جيل مع، المقدرة لعمل ذلك. |
Bak, Ricci bu işi yapmak için, çok zeki olman gerekir. | Open Subtitles | انظر راتشي لعمل هذا الشغل يجب أن تكون ذكيا جدا |
O şeyi, hakkında bir şeyler yapmayı göze alacak kadar önemsemek. | TED | بل هو أن تهتم بفكرة ما بالشكل الكاف لعمل شيء تجاهها. |
Bu yüzden bu işin içine girdim çünkü bence bu dünyayı değiştirecek. | TED | وهذا ما دفعني لعمل ذلك، لإيماني بأن ذلك سيغير العالم. |
Katilinin bir anlaşma daha yapacak kadar kendini güvende hissetmesini istiyoruz. | Open Subtitles | نحتاج قاتله للشعور بالأمان بما فيه الكفاية لعمل إتّفاق أكثر واحد. |
Sırf konuşmak için değil, doğru şeyi yapman için. | Open Subtitles | ليس فقط للكلام معى و لكن لعمل الشىء الصحيح |
Bilmelisin ki, babamın işine girmedim ve küstük. | Open Subtitles | لمعلوماتك أنا رفضت الإنضمام لعمل أبي وقاطعنا بعضنا |
"Haydi bütün bu işler için sorumlu olacak bakanlıklar kuralım." | TED | دعونا نطور وزارات صفية لعمل هذا وذلك وتلكم والتي توصل هذه الخدمات |
Bir İtalyan aktörden daha çok rol yapmam gerekti. | Open Subtitles | كنت مضطر لعمل إرتجال أكثر من ممثل إيطالي. |
Seninle işbirliği yapmaya ve benimle söyleşi yapmana izin vereceğim ama bu sana 1 000 dolara patlar. | Open Subtitles | لقد قررت أن أتعاون معك وإتاحة الفرصة لك لعمل مقابلة معي مقابل ألف دولار |