"هناك مكان" - Traduction Arabe en Turc

• bir yer var
• yer vardır
• bir yerde
• yer yok
• bir yeri
• yer vardı
• yer var mı
• bir yer biliyorum
• yeri var
• bir yerim
• yerim var
• yer varmış
• yerimiz var

Ancak dünyada erkeklerin kadınlar kadar uzun yaşadıkları bir yer var.
ولكن هناك مكان واحد في العالم يُعمر فيه الرجال مثل النساء.

Pekâlâ, buralarda özel konuşabileceğimiz bir yer var mı? Hayır!
حسناً، هل هناك مكان حيث نستطيع التحدث على إنفراد ؟

Bu yakınlarda seninle birlikte gitmek istediğim bir yer var.
هناك مكان بالقرب من هنا اريد ان اذهب اليه معك

ve o dedi ki, şey, sanırım hayattaki herşeyde dengeye yer vardır.
ولقد قال، حسناً، أخمّن أن لكل شئ في الحياة، هناك مكان للإتزان.

Her şeyin tekdüze olmadığı bir yerde yaşamanın ne güzel olacağı hakkında.
كم هو لطيف أن يكون هناك مكان حيث الأشياء ليست ثابته جداً

- Çıkmaz yol! - Gidecek yer yok. Tuzağa düştük!
هو طريق مسدود ليس هناك مكان للهرب ، نحن محاصرون

Baksana, bütün bunlardan uzaklaşabileceğim bir yer var mı buralarda?
أنظر, هل هناك مكان يمكنني فيه التخلص من كل هذا؟

Sizden korkacakları ve size saygı gösterecekleri uzak olmayan bir yer var.
هناك مكان ليس بعيدًا عن هنا حيث أنتم يمكن أن يخشونكم ويحترمونكم

Eğer gerçeği öğrenmek istiyorsak gidilebilecek tek bir yer var.
لو أردنا أن نكتشف الحقيقة، هناك مكان واحد نذهب إليه

Cehennemde birbirini kollamayan kadınlar için özel bir yer var.
هناك مكان مميز في الجحيم للمرأة التي لا تدعم المرأة

Ve benim inandığım şu ki cehennemde birbirine yardımcı olmayan kadınlar için özel bir yer var.
وشعاري هو .. هناك مكان خاص في جهنم لكل أمرأة تتقاعس عن مساعدة إمرأة أُخرى

Çitin arkasında yemek yiyebileceğiniz bir yer var.
و هناك مكان وراء الشجيرات حيث يمكنكما تناول غداؤكما

Burda makyaj yapacak bir yer var mıdır sence?
حسناً، أفترض فترة قليلة أطول هل تفترض أن هناك مكان ما بالجوار من هنا

Şu anda gidebileceği tek bir yer var:
هناك مكان واحد يستطيع الذهاب اليه الأن منزله

Kurulanabileceğimiz bir yer var mı? Pasaport ve paramız var.
هل هناك مكان لنجفف انفسنا لدينا الجوازات و المال

Özel konuşabileceğimiz bir yer var mı, Yarbay?
هل هناك مكان يمكننا أن نتكلم فيه بانفراد ؟

Göl kıyısında bir yer vardır. İlk buluşmamızda oraya gitmiştik.
هناك مكان بالقرب من البرْكة، حيث قضينا فيه موعدنا الأول

-Evet ama onu olay esnasında, araçtan başka bir yerde olmadığını gösterecek, kaza mahalline çok yakın bir yere yerleştirecek türden bir bilgiye ihtiyacımız var.
نعم، ولكن نحن بحاجة الى شيء أن يضع لها على الساحة قريبة جدا من الوقت وقوع الحادث. شيء أن يقول لم يكن هناك مكان آخر

Yani kızıma yamuk yapacak olursan çoklu evrende seni bulamayacağım yer yok.
لذا كن جيدًا تجاه ابنتي وإلا لن يكون هناك مكان بالأكوان المتعددة

Kendini kötü hissediyor, oldukça kötü. Gidecek bir yeri yok.
هو يشعر بأنة سيء وفي الحضيض ليس هناك مكان للذهاب

Metamfetamin kullanmak için gidip günlerce kaldığımız bir yer vardı.
هناك مكان اعتدنا الذهاب إليه مرتين في الأسبوع في ذلك الوقت

Seni sessiz tutacak bir yer biliyorum.
. أري ان هناك مكان واحد فقط يبقيك هادئاً

Matematik, fizik ve diğer her şeyin de yeri var elbet.
لذلك هناك مكان للرياضيات و الفيزباء و كل ذلك

Biliyorum rüzgâr nereye eserse essin benim gidecek bir yerim hep olacak saklandığım yerde.
أنا أعلم أنه في أي طريق تهب الرياح، فسيكون هناك مكان لي لأذهب إليه، في مخبئي.

Bir kişilik daha yerim var, eğer Aspen'e gitmek istiyorsan.
هناك مكان واحد باقي ,اذا أردت الذهاب الى آسبن.

Evvel zaman içinde, iyiliklerle dolu bir yer varmış.
في سالف الزمان، كان هناك مكان تملأه الطيبة

Yani... hayatinin bu sekilde gelismesini istemedigini biliyorum... fakat ilgilenirsen, bil ki 1 kisilik daha yerimiz var.
أعرف أنّ هذا ليس ما كنتي تأملينه من الحياة لكن في صورة ما كنتي مهتمّة هناك مكان شاغر لشخص ثالث