Sonra ellerini üzerime koydu ve bir sürü şey yaptı. | Open Subtitles | ثم وضع يديه على جسمي وفعل كل أنواع الأشياء بي |
Kadın erkeğe beni lavaboya kitlemesini söyledi, o da yaptı. Bu kadar. | Open Subtitles | أمرت الرجل أن يحبسني في الحمام، وفعل ذلك، وكان ذلك كلّ شيء. |
Mahmut protezlerini taktı, diğer hastalar da aynısını yaptı, ve tahliye edilmeden önce son bir defa egzersiz yapmaya başladılar. | TED | ولبس محمود أطرافه الاصطناعية وفعل المرضى الآخرون الشيء نفسه وبدأوا التمرن للمرة الأخيرة قبل تحررهم. |
Bu dört farklı adımdan oluşan işleme karşı yazmak, dokunmak, yazmak ve bunları bir harekette yapmak, ya da bir buçuk nasıl sayarsanız. | TED | تلك اربعة خطوات مقابل ان نطبع ثم نلمس ثم نطبع وفعل هذا كله في خطوة واحدة او خطوة ونصف اعتمادا علي طريقة حسابك |
Hassas bir konu o yüzden gelip bizzat yapmak zorundayım. | Open Subtitles | إنّه وضع متزعزع لذا كان عليّ القدوم وفعل ذلك بنفسي. |
Sakın yapma. Sakın hoşçakal deme. | Open Subtitles | إيّاك وفعل ذلك، لا تدلِ بوداعكِ. |
yaptı ve yine karında sağ alt bölümde gerginlik hissettiği zaman cerrahları aradı. | TED | وفعل ذلك قام بطلب الجراحين عندما لاحظ ليونة في اسفل الربع الايمن. |
Kendilerini ormanda takip etmesini söylediler, o da öyle yaptı. | TED | أشاروا له بأن يتبعهم في عمق الغابة، وفعل ذلك. |
Konvoy'a saldırdı ve affedilmez şeyler yaptı. Affedemem. | Open Subtitles | إنه هاجم ناقلية وفعل أشياء شنيعة,ليس هناك عاطفية |
Bazı adamlar onu aldı ve ona korkunç şeyler yaptı. Cesedini de o kadar iyi bir yere sakladı ki, biz asla bulamayacağız. | Open Subtitles | أحدهم أخذها وفعل شيئاً مريعاً لها وأبرحها ضرباً، لن نجدها أبداً |
Bazı adamlar onu aldı ve ona korkunç şeyler yaptı. Cesedini de o kadar iyi bir yere sakladı ki, biz asla bulamayacağız. | Open Subtitles | أحدهم أخذها وفعل شيئاً مريعاً لها وأبرحها ضرباً، لن نجدها أبداً |
Ama iğrenç bir şey yaptı. O herif, nefret ettiğim her şeyi temsil ediyor. | Open Subtitles | لقد قام بشيء حقير وفعل كل الأشياء التي أكرهها |
Bunu yaptı çünkü, Rajput Prensesi ile yaptığınız evlilikten hoşnut değil. | Open Subtitles | وفعل فعلته لأنه مستاء بزواجك من اميرة راجبوتيه |
Babamı vurdu, anneme ve ablama kötü şeyler yaptı ve sonra gözlerimin önünde onları boğdu. | Open Subtitles | وأطلق النار على أبي وفعل أشياء بأمي وأختي ثم خنقهما أمام عيني |
Sanırım onlardan biri bunu yaptı. | Open Subtitles | وأظن احدهم إقتحم وفعل هذا، لأنهم يعرفون لم يكن هناك أي مخدرات. |
Ve bu programı dışarı taşır ve çocuklarına veririseniz dışarı çıkıp iyi bir şeyler yapmak için çok iyi bir şansları olacak, çünkü sizin gibi ebeveynlere sahipler. | TED | وإذا رافقت هذا البرنامج، ومنحته لأطفالك، سيحصلون على فرصة جيدة للخروج وفعل عمل جيد، لأن لديهم والدين مثلكم. |
Bunu yapmak için en saygılı yolla bir Yeşil Bereliye danıştı ve milli marş sırasında bir dizinin üstüne çökmeye karar verdi. | TED | وفعل ذلك على الطريقة الأكثر احتراماً للقيام بذلك، وقرر أن ينحني على ركبته أثناء النشيد الوطني. |
Bunu özel bir yerde yapma nezaketini gösteremedin mi Rick? | Open Subtitles | لم تستطع توسيع الإطراء وفعل هذا بشكل خاص " ريك " ؟ |
Bunu bir daha yapma, tamam mı? | Open Subtitles | إيّاك وفعل هذا مجددًا, إتفقنا؟ |
Hayat boyu bunu yapmaya niyetim yok. | Open Subtitles | انا لا انوي الجلوس وفعل هذا لبقية حياتي. |
İstediğimi söyleyip yapmaya olduğum gibi olmaya ve ve istediğimi sevmeye iznim var. | Open Subtitles | مسموح لي بقول ما أريد وفعل ما اريد وأخرج مع من أريد |