"يفترض" - Traduction Arabe en Turc

• gerekiyordu
• gerekiyor
• şimdi
• gerekmiyor
• lazım
• gerektiğini
• ne
• gerekir
• gerekirdi
• gerektiği
• ki
• Bunu
• yani
• peki
• ben

Evet, ama daha bir cerrahi grev gibi olması gerekiyordu olduğunu.
أجل ، لكن هذا كان يفترض به أن يكون كإستئصال سريع

Doktor vizitelerini bana yollaması gerekiyordu Bir haftadır ses seda yok.
يفترض بها إرسال فواتير الطبيب و لم تصلني واحدة منذ أسابيع

Bunun benim için bir şey mi ifade etmesi gerekiyor?
هل هذا يفترض أن يعني شيء بالنسبة لي ؟ أنا

Tamam, şimdi, şu bobinin üzerinde cıva ile dolu küçük bir tüp var.
حسنا, وألان فوق قلب المنظم يوجد أنبوب ملئ بالزئبق يفترض أن يشغل المنظم

Bizim daire şeklinde filan oturmamız gerekmiyor muydu, ne dersin?
أعتقد أنه يفترض بنا الجلوس في دائرة وقائية، أليس كذلك؟

Böyle söylememek lazım ama bu iş kolunda kadın olmak zor.
لا يفترض أن أقول هذا، ولكن كونك امرأة شعور قاسي. حسنُ

Yardımın için sağ ol. Bir süre ağır bir şey kaldırmamam gerekiyordu.
أجل، أشكركَ على المساعدة، لا يفترض بي حمل شيء مدّة من الزمن

- Pete, müşteriyi senin getirmen benim de çalışmak için sana yalvarmam gerekiyordu.
أعتقد أنك مفترض منك أن تحضر حساباً وانا يفترض مني أن أعمل عليه

Evet, ama tamamen kurallara uygun olmamız gerekiyordu. Bu öyle değil.
أجل، لكن يفترض بنا العمل بطريق قويم تماماً وهذا ليس كذلك

Bunun iki gün önce çıkması gerekiyordu. Neden hala sende?
كان يفترض أن تنشر قبل يومين، ماذا تفعل معك ؟

Sonunda liseyi bitirdim, gerçek hayatımın başlaması gerekiyor şu halime bak...
اخيراً تخرجت من الكليه,حياتي الحقيقيه يفترض ان تكون بداية, وانظر الي

Hey, onlardan biri değilim! Burda olmamam gerekiyor. Hank'e sor.
كلا، مهلاً، لست منهم لا يفترض بي التواجد هنا حقاً

Biliyorsun ki duruşmaya değin hiç bir şekilde görüşmememiz gerekiyor.
تعلمين بأنه لا يفترض بنا التدخل باي حوار حتى الجلسة

Benim cesaretle ilgili görüşlerimin çalışkanlıkla ne alakası var şimdi?
آرائي عن الشجاعه يفترض ان تخبرهم بأني موظفه جيده كيف؟

şimdi aşağıda ve bir randevuya gitmesi gerekiyordu ama iptal etti.
إنه بالأسفل حالياً وكان يفترض أن يكون بموعد غرامي وقد ألغاه

Homer, eşinle yarım saat kadar önce buluşman gerekmiyor muydu?
هومر، ألم يكن يفترض أن تقابل زوجتك قبل نصف ساعة؟

Mmm . Herkesten daha iyi bilmen lazım, sihrin bedeli vardır.
يفترض أنّك تعرف أكثر مِنْ أيّ أحد أنّ للسحر ثمناً دائماً

O ilaçları hasta olmadan alman gerektiğini biliyorsun, değil mi?
هل تعرفين أن يفترض تناول تلك الأشياء قبل الاصابة بالمرض؟

ne yazacaktım peki, "Bol şans Henry ve Hermine" mi?
ماذا كان يفترض أن أكتب؟ , حظاً سعيد هنري وهيرماني؟

Eğer sevgilin yanından yirmi dakikalığına uzaklaşsa bile onu özlemen gerekir.
يفترض ان تشتاق للشخص الاخر حتى لو كانت مجرد 20 دقيقه

Bak hangi kasabaya gittiğimizi sana söylemem gerekirdi biliyorum, ama olay şu ki--
أعرف أنّه يفترض أن أترك لك أثر في آخر بلدة كنّا فيها، .لكنالأمر.

Niye bizi olması gerektiği gibi bodruma değil de parka getirdi anlayamadım.
أَتسائلُ لِماذا جَلبَنا إلى المتنزة بدلا من البدروم كما يفترض ان نكون؟

Batıda, çoğu zaman zannediliyor ki Müslümanlar genellikle terörizme göz yumuyorlar.
في الغرب،غالباً ما يفترض أن المسلمين بشكل عام يتغاضون عن الإرهاب.

Bunu bir şekilde tahmin ediyorum, Bu zor olmalı, buna bir şekilde inanıyorum.
وأعتقد على نحو ما، أنني أؤمن بطريقة ما بأنها يفترض أن تكون صعبة.

yani, yanlışsam beni düzelt, ...bar kızlarının kolay olması gerekmiyor muydu?
صحّحيني إنْ أخطأت، لكنْ ألا يفترض بالنادلات أنْ يكنّ سهلات المنال؟

Babanız Batı'da kalmak istiyordu ve ben de... sizlerle beraber arkasından gidecektim.
أراد والدكم أن يبقى في الغرب وأنا كان يفترض أن ألحقه معكم