| Korkarım hayır. Bu gece burada yapabileceğimiz bir şey yok. | Open Subtitles | للأسف ، لا لا يوجد شيء يمكننا القيام به الليلة |
| Ama bu küçük düşürücü değil. Küçük düşecek bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن الأمر ليس مهين لا يوجد شيء مهين حول هذا الموضوع |
| Pekâlâ, millet, devam edin. Burada izleyecek bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، يا رجال، تحرّكوا من هنا فلا يوجد شيء لرؤيته |
| Genlerimizde Müslüman veya Meksikalılardan nefret etmeye dair hiçbir şey yok. | TED | لا يوجد شيء في حمضنا النووي يجعلنا نكره المسلمين أو الكمسيكيين. |
| O radar kapalıdır. Onu bulmanıza yardımcı olması için Kitap hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنه خارج الرادار ، لا يوجد شيء . في الكتاب يساعد على إيجاده |
| Mulder, hayalet ya da psikokinesis diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | مولدر لا يوجد شيء مثل الأشباح و التأثير النفسي ؟ |
| Söyleyebileceğim birşey yok... Üzgünüm bayım. Hayal kırıklığına uğradığını görebiliyorum. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنني أن أقوله أرى بأنك خائب الأمل |
| Neden olmasın Yüzbaşı? Bizim için burada bir şey yok. | Open Subtitles | لا أرى المانع يا كابتن لا يوجد شيء هنا لنا |
| - Hayır, sağ ol. Benim halledemeyeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ـ لا, شكرا ً, لا يوجد شيء لا أستطيع حلّه |
| Bir insanı çekecek kadar büyük herhangi bir şey yok, | Open Subtitles | لا يوجد شيء كبير بما فيه الكفاية لسحب أي شخص |
| Burada kalmanı sağlayacak hiç mi bir şey yok kalbinde? | Open Subtitles | ألا يوجد شيء آخر في قلبك؟ أو شيء يدفعك للبقاء؟ |
| Üzücü ama gerçek. Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | محزن لكنها الحقيقة لا يوجد شيء يمكنني فعله حيال ذلك |
| "...seninle yapmaktan daha çok isteyeceğim başka bir şey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد شيء أفضل عمله الآن على أن أقبّلك حالا |
| - Bunun hakkında konuşmalıyız. - Konuşacak bir şey yok. | Open Subtitles | ،نحن بحاجة للحديث عن هذا لا يوجد شيء للحديث عنها |
| Kadınların sınırlarının kalkmasından daha hoşuma giden bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أحب إلي أكثر من تحطيم حدود المرأة |
| İki numaralı emir: "Güneş için yapabileceğim hiçbir şey yok. " | Open Subtitles | عدد الوصية الثانية: لا يوجد شيء يمكنني القيام به حول الشمس. |
| Dağların arkasında hiçbir şey yok, tamam mı? Dünyanın sonu. | Open Subtitles | لا يوجد شيء على الجانب الآخر من الجبال ، حسنا؟ |
| Sana söylemiştim, burada onun belirtilerine sebep olabilecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | أخبرتُكَ، لا يوجد شيء هنا يمكن أن يسبب أيّ من أعراضه |
| Çok kötü bebek, çünkü bunun içinde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ذلك سيء للغاية يا حلوتي لأنه لا يوجد شيء بها |
| Arenada muzaffer bir şekilde durmaktan daha güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أعظم من أن تقف منتصراً في ساحة الحلبة |
| Eğer gerçekten bir şey varsa, burda benim yapabileceğim birşey yok. | Open Subtitles | إذا كان هناك فعلاً شيء ما لا يوجد شيء يمكنني فعله |
| Başın belada mı? Big Momma'ya söylemek istediğin birşey var mı? | Open Subtitles | هل يوجد شيء تودين البوح به لماما الكبيرة؟ |
| Ama mükemmel erkek diye bir şey yoktu, değil mi? | Open Subtitles | انتظري قليلا, لا يوجد شيء اسمه رجل كامل اليس كذلك؟ |
| Ve oralarda bir şeyler varsa buradaki radar ekranından onu göreceğiz. | Open Subtitles | و إن كان يوجد شيء هناك، سنراه على شاشة الردار هنا. |
| Sana söylüyorum, tuzlu ya da değil şaftın altında bir şey var. | Open Subtitles | أقول لك, التمليح أم لا يوجد شيء ما عند أسفل ذلك العمود |