"alışveriş" - Traduction Turc en Arabe

    • التجاري
        
    • تسوق
        
    • للتسوق
        
    • التسوّق
        
    • تجاري
        
    • أتسوق
        
    • تسوّق
        
    • التسوق
        
    • بالتسوق
        
    • التجارية
        
    • التجارى
        
    • نتسوق
        
    • للتسوّق
        
    • اتسوق
        
    • المجمع
        
    alışveriş merkezindeki yeni hamile iç çamaşırları satan yerden aldım. Open Subtitles اشتريته من متجر الثياب الداخليه الخاص بالأمهات في المركز التجاري
    Bir daha o alışveriş merkezine gitmek istemiyorum. Fotoğraf kabininde yılan balıkları var. Open Subtitles لا أود العودة للسوق التجاري مجدداً، كان هناك سمك أنقليس في كشك التصوير
    Ben bütün gün pislikle uğraşırken, sen Tiffany'de alışveriş mi yapıyordun? Open Subtitles لقد تم تجهيز الأوساخ كل يوم، وكنت قد تسوق في تيفاني.
    Kitaplarımızı alışveriş poşetleriyle örterdik sadece alışverişe çıkmışız gibi görünsün diye. TED كنا نغطي كتبنا في أكياس البقاله لكي نظهر وكأننا ذاهبين للتسوق
    Kim alışveriş yapma hakkı için ödeme yapma fırsatını reddeder ki? Open Subtitles من يستطيع أن يرفض فرصة الدفع للحصول على حق التسوّق ؟
    Diğer herkese de söylediğim gibi, burası bir alışveriş merkezi, kumarhane değil. Open Subtitles أقول لكي كما أخبرت الجميع أن هذا سوق تجاري و ليس كازينو
    alışveriş merkezindeki garip çocuk bana çıkma teklifi etti havalarındaydım. Tanrı'm. Open Subtitles حسناً , رجل غريب في المجمع التجاري يطلب مني الخروج معه
    En son orda yediğinde alışveriş merkezinin hapishanesinde üç gece geçirdin! Open Subtitles آخر مرة أكلت هناك قضيت ثلاثة ليالي في سجن المجمع التجاري
    Bir gün alışveriş merkezine gitmiştik ve geri döndüğümüzde gitmişti. Open Subtitles لقد ذهبنا إلي السوق التجاري وعندما عدنا كان قد اختفى
    Öldürmezsek enfeksiyon yayılır. alışveriş merkezinde mahsur kalıp hayatta kalan tek insanlar oluruz. Open Subtitles وسينتهي بنا المطاف بأن نكون الناجون الوحيدون غالقين على أنفسنا في مركز تسوق
    Zemin katta ise bu faaliyetler için adına alışveriş denilen yerler ayrılır. TED يمكنك الحكم على هذا النشاط بما يسمى تسوق في الطابق الأرضي.
    dedi. Tabii adreslerinin Kuzey Los Angeles'ta bir alışveriş merkezi olduğu ve hiçbir çalışanlarının olmadığı TED لا تهتم بواقع أن العنوان قاد إلى قطاع مركز تسوق في مكان ما في شمال لوس أنجلس
    Bu yüzden esas bunu tasarlamak istediğimi düşündüm bir alışveriş merkezi değil. TED ولذلك فكرت، بأن هذا هو ما أريد تصميمه حقا وليس مركزا للتسوق
    Stüdyo kapanana kadar burada kalacağız ve arkasından alışveriş yapacağız. Open Subtitles نحن سنبقى هنا حتى وقت الإغلاق وبعد ذلك نذهب للتسوق
    Londra Metrolarında insanlara nasıl bomba yapılacağını öğretiyordu ve Londra'nın alışveriş yerlerinde büyük bombalamalar planlamıştı. TED كما علّم الآخرين كيفية صنع عبوة متفجّرة لاستخدامها في مترو أنفاق لندن، وخطط لحملة تفجير ضخمة في مناطق التسوّق في لندن.
    - Elinde alışveriş çantası, yüzünde ameliyat maskesiyle, Central Park'ta yürüyüp, mırıldanan tiplere alışıksın. Open Subtitles النوع الذي يحمل شنطة التسوّق ويسير بها عبر سنترال بارك واضعاً قناع جراحة ليخفي تذمره
    On yıldır tenha bir alışveriş merkezinin en büyük dükkanı benim. Open Subtitles لقد كنّا المتجر الرئيسي للعشر سنوات الماضية في مجمّع تجاري كئيب
    Canımı sıkıyor. Senin için alışveriş yapmamı istiyorsan listeni ver. Open Subtitles يسببوا لى الغم, إذا أردت أن أتسوق لكى إعطنى القائمة
    Salyalar akıtan ve alışveriş çantasıyla bir kafeteryaya girip, sosyalizm nutukları atan şu adamlardan biri olmazsam. Open Subtitles ويتجولون عبر المقاهي يحملون حقيبة تسوّق ويصرخون منادين بالاشتراكية
    Alia, alışveriş merkezinin ortasındaki büyük bir afişe dikkatle bakıyordu. TED كانت علياء تمعن النظر في ملصق ضخم يتوسط مركز التسوق.
    Dünyanın başka bir yerindeki sosyal alışveriş doğrusal bir süreçtir. TED إذا فكرت بالتسوق الاجتماعي بأي مكان آخر فإنها عملية خطية.
    Ayrıca telekom ve alışveriş merkezlerine yatırım yapıyorlar. TED ويستثمرون أيضاً في الإتصالات، المجمعات التجارية
    Tamam, alışveriş merkezinin güvenliğine fotoğraflarını dağıtın. Müdahale etmemelerini söyle. Open Subtitles ارسل هذه الصورة لأمن السوق التجارى اخبرهم ألا يقتربوا منه
    Şimdi bu örüntü, tüketici modellemeleri ve perakende alışverişte de görülüyor, yani alışveriş yapmayı seçtiğimiz yerler. TED ويمكن ملاحظة هذا النمط في نماذج إنفاق المستهلكين في تجارة التجزئة، بمعنى، الأماكن التي نختار أن نتسوق فيها.
    Bu mağazaların ortak noktası rahat bir alışveriş ortamı sağlamaları. Open Subtitles شيء واحد تجتمع عليه تلك المتاجر وهي بيئة مريحة للتسوّق
    Elaine, Beaumarchais müşterisi. Ya. öyle mi? Ben oradan çok alışveriş yaparım. Open Subtitles ـ بالين تعمل بائعة في اثاث بوني ارشيه ـ انا اتسوق كثيراً منهم
    Neden ikiniz alacağınız ıvır zıvırlar tükenmeden alışveriş merkezine gitmiyorsunuz? Open Subtitles لذا لما لاتذهبان الى المجمع قبل أن ينفذ كل هرائهم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus