Zor bir hayatı oldu. En azından ben öyle düşünüyorum. | Open Subtitles | كان يعيش حياة صعبة على الأقل أظن أنه فعل |
Gerçekten rahat bir hayatı olduğunu kabul ederken, kabul etti ki farklı şartlar altında daha farklı bir yol seçebilirdi. | TED | بينما أقرّ أنه عاش حياة مريحة حقًا، اعترف أنه وتحت ظل ظروفٍ مختلفة، ربما كان عليه اختيار طريقٍ آخر. |
Hayır, iyi bir hayatı olabilmesi için onu evlatlık olarak bıraktım ve sonra beni manastıra geri almadılar. | TED | لا، وهبته للتبني حتى يتسنى له أن يحظى بحياة كريمة، بعدها لم يسمحوا لي بالعودة إلى الدير. |
Bir parçam, toplanıp, artık yürümeyen bir hayatı terk etmemi söylüyor. | Open Subtitles | جزء مني يردي ان أجمع حاجاتي و أذهب بعيدا من هذه الحياة و ان هذا لا يبدو انه سينجح مرة اخرى |
Biz çizgi film karakterlerinin mükemmel bir hayatı olabilir, tabii ki, bundan faydalanabilirsek. | Open Subtitles | نحن شخصيات الكارتون يمكن أن نحصل على حياة رائعه، إذا أخذنا منافعه فحسب. |
Yağmur ve kardan önce bir hayatı ve ailesi vardı. Buna odaklanalım. | Open Subtitles | قبل المطر والثلج، كانت لديها حياة وعائلة لذا دعينا نركز على ذلك |
Sen onun kötü hâlini hiç görmedin. Tekrar bir hayatı var artık. | Open Subtitles | لم ترين أبداً مدي السوء الذي كان فيه لديه حياة مرة أخري. |
Büyümeye izin vermek, rahatlığın dışına çıkmaya zorlanmak, daha anlamlı bir hayatı yaşamak ve hayata sahip olma umuduyla. | TED | وأن أعطي مساحة للنمو وعدم الارتياح آملاً أن أعيش حياة ذات معنى أكثر. |
12 yaşına gelene kadar bir şekilde iyi bir hayatı oluyor | TED | وحتى الثانية عشر من عمرها، بطريقة ما، تعيش حياة جيدة. |
Dinle Tim, Diane Wittlesey'in kolay bir hayatı olmadı. | Open Subtitles | اسمَع الآن يا تيم، لَم تَحظى دايان ويتلسي بحياةٍ سَهلَة |
bir hayatı almadan diğerini onaramayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نرجع حياة واحدة إلا إذا أخذنا واحدة أخرى |
Bense onsuz bir hayatı istemiyorum, elde var sıfır diyerek ağlayıp duracağım yine. | Open Subtitles | وأنا لا أريد عيش حياتي من دونه، والآن سأبكي مجدداً فوق جداولي |
Mariechen'in, annesinden daha iyi bir hayatı olmalı. | Open Subtitles | ماري الصغيرة يجب أن تنال حياة أسهل من حياة أمها |
Ve geri kalmayıp, okulunu bırakmasa nasıl farklı bir hayatı olacağından. | Open Subtitles | و كيف كانت حياته ستختلف انلميخفقويترك المدرسة |
Biliyor musunuz, orada ki "Prison Break" Jones zor bir hayatı olan tek kişi değil. | Open Subtitles | أنتم تعلمون بأن السجن حطم جونز هناك ليس هو الرجل الوحيد الذي كانت له حياة صعبة |
Bir gangstere göre bu adamın çok sıkıcı bir hayatı var. | Open Subtitles | بالنسبه لفرد في عصابه, إنه يعيش حياة مملة |
Annesi haftada bir "inhibitor" enjekte edilmesi için getirecek, normal bir hayatı olması için. | Open Subtitles | ما دامت والدته تحضره هنا من أجل حقن المثبط الأسبوعية فانه لا بد أن يعيش حياة عادية |
Uzun, maceralı bir hayatı oldu ve ikinizi de çok sevdiğini biliyorum | Open Subtitles | لقد عاش حياة طويلة وحافلة وأعرف أنه أحبكما كثيراً |
Ortaya çıktı ki, müdürün valiyle evlenmeden önce başka bir hayatı varmış. | Open Subtitles | تبيّن أنّ آمر السجن عاش حياة مختلفة قبل زواجه بالحاكمة |
Üzülme ufaklık, çok güzel bir hayatı var. | Open Subtitles | لا تقلقي صغيرتي، إنّه يحظى بحياة رائعة. إنّه مُحاط بعالم رائع. |
Hani birisini tanıdığını düşünüp sonra da onun başka bir hayatı olduğunu öğrenirsin ya. | Open Subtitles | تعرفي عندما تعتقدين أنكِ تعرفي شخص ما، وبعد ذلك تكتشفي بأن كان لديهم هذه الحياة الأخرى بأكملها؟ |
Todd, senin adına çok mutluyum. Umarım uzun ve sağlıklı bir hayatı paylaşırsınız. | Open Subtitles | أنا آمل أن تحصلوا على حياة طويلة وصحية معا. |
Biliyorum duyması zor ama, onun şimdi bir hayatı var. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب سماع هذا, لكن لديها حياة الآن |
Sadece diğerleri gibi güzel bir hayatı olan biriydi. | Open Subtitles | هذا مجرد رجل يبدو وكأن لديه حياة جميلة كالأخرين |
Yaşamayı hiç istemediğim bir hayatı yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش .. حياة ، ليس لي رغبة في أن أعيشها |
Yalnızca küçük bir bölüm ikamet ettiğimiz yerlerin.... ...manastırlarında münzevi bir hayatı tercih etmektedir. | Open Subtitles | فقط نسبه بسيطه ترغب فى أن تعيش حياة المتقشفين فى الأديره المُعمّده لأروقتنا السكنيه |
Zengin, zeki, ona iyi davranıyor. Onunla birlikte harika bir hayatı olacak. | Open Subtitles | إنّه ثريّ، وذكيّ، ويعاملها جيّداً ستحظي معه بحياةٍ رائعة |
Gücünü ne kadar serbest bırakırsan bırak, bu seviyenle, küçük bir hayatı bile koruyamazsın. | Open Subtitles | مهما كانت كمية الطاقة التي تصدرينها لن تستطيعي حتى إنقاذ حياة واحدة صغيرة |
Evet, yıllardır süregelen ufak tefek farklılıklarımız oldu ama onsuz bir hayatı düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | أجل، لقد كان بيننا عديد الإختلافات على مر السنين لكن لا يمكنني تصور حياتي من دونه. |
Aşağı inen adamın da senin gibi zor bir hayatı oldu. | Open Subtitles | الرجل الذي سينزل الآن عانى من حياة شاقة، مثلك تماما |
Kuzey Caroline'da güzel bir hayatı var. | Open Subtitles | و كانت حياته هانئه في "نورث كارولينا" |
bir hayatı olan biri. O zaman o olmasını istediğim kişi olamazdı. | Open Subtitles | شخص له حياة ولم يتسنَّ له أن يكون كما أريده. |