İş bulma konusunda bu kadar kaygı duyması kesersen yetkililere cevap vermeden bu şekilde oturur kimsenin kölesi olmazsın. | Open Subtitles | كف عن القلق بشأن إيجاد وظيفة يمكنك الجلوس هنا هكذا دون الأستجابة إلى رئيس ولا يضاقيك أو يزعجك أحد |
Açık denizdeki engin boşlukta eş bulma sorununa harika bir çözüm. | Open Subtitles | حل بارع لمشكلة إيجاد شريك في هذا الفراغ الهائل .لبحر الأعماق |
- Millet, size bir şeyler bulma konusunda yardımcı olabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني مساعدتكم يا رفاق في العثور على شيء؟ لا .. |
Belki başkasını bulma zamanıdır. FBI çalışanı ve adli antropolog. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لإيجاد آخرين عميل مباحث، وعالم إنسانيات عدلي |
Eskiler diye bahsettikleriniz, Wraith'lerle savaşmanın daha iyi bir yolunu bulma arayışlarında çaresizdiler. | Open Subtitles | القدماء ، كما تدعونهم كانوا يائسين في البحث عن أفضل طريقة لمحاربة الأشباح |
Meyve ve sebze reyonunda takılırım. Orada sağlıklı bir erkek bulma şansınız vardır. | Open Subtitles | أفضل الخروج لشراء الخضروات و الفواكه فهناك فرصة أفضل للعثور على رجل صحيح |
Bu eylemi gerçekleştirmek için birilerini bulma konusunda sıkıntıları yok. | Open Subtitles | ولكن لم يواجهوا صعوبة في إيجاد شخص آخر لتنفيذ الأمر. |
İstersen 1998 tarihli Deniz Feneri Tekniği isimli aşkı bulma rehberimi oku. | Open Subtitles | إذا كان واجبًا فاقرئي مقالي عن إيجاد الحب من عام 1998 المسمى |
Hepsini, yeni büyük şeyi veya seni ve şirketini yeni büyük olay yapacak bir şey çıkarabilecek yeni büyük yazarı bulma umuduyla yapıyorsun. | TED | كل هذا على أمل إيجاد العمل الكبير التالي أو الكاتب الكبير التالي الذي يستطيع تقديم شيء بإمكانه جعلك و شركتك الشركة الكبيرة التالية |
gibi. Tüm bu sorular çok iyi, çünkü bu sayıları bulma ve anlama konusunda sizleri düşünmeye sevkediyor. | TED | كل هذه أسئلة رائعة، لأنها تجعلك تفكر في طرق إيجاد وإيصال تلك الأرقام. |
Görünmeyen şeyleri söylemek kadar önemli bir şey varsa o da görünmeyenleri görsel bağlantı kurarak bulma becerisidir. | TED | الآن، تتساوى أهمية ذكر ما هو غير موجود مع القدرة على إيجاد صلات بصرية حيث قد لا تكون ظاهرة. |
Neyse, ben de grup bulma işinden sorumluyum, eğlenceli olacak ve... | Open Subtitles | انه للوعي على اية حال، انا المسؤولة عن العثور على فرقة |
Üzgünüm, yalnızca daha önce söylediğiniz sahte kuzen bulma lafınızı hatırladım. | Open Subtitles | آسفة, تذكرت ما قلته سابقاً هكذا يمكنك العثور على قريبة مزيفة |
Ve sen o kızı bulma konusunda ısrarlısın, öyle değil mi? | Open Subtitles | وانتى عازمه على العثور على تلك الفتاه بنفسك اليس كذلك ؟ |
Bu bir şeyleri bulma tutkusuna dönüştü, geçmişe ve arkeolojiye olan bir sevgi. | TED | وقد نما هذا ليصير شغفا لإيجاد الأشياء، حب للماضي وعلم الآثار. |
İşte bu gerçekten ilginç çünkü bu bize sibersuçlularımızı bulma yolunu açar. | TED | الأن هذه بالطبع مثيرة، لأنها تعطينا طريقة لإيجاد مخترقينا. |
En küçük şeyi bulma yolculuğu, bizi başka bir evrene götürebilir. | Open Subtitles | رحلة البحث عن أصغر الأشياء ربما تأخذنا جميعاً إلى كون آخر |
Her neresi olursa bizi bulma sansı olmadığından emin olmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتأكد أنها لا تملك أي فرصة للعثور علينا |
Adli sicil kaydı ve işsizlik ile Christopher iş, eğitim ve ev bulma konusunda sıkıntı yaşayabilirdi. | TED | مع تاريخ إجرامي ومن دون وظيفه، كريستوفر لن يكون قادر على ايجاد فرصة عمل او تعليم او يستقر سكنيا |
Tekneyi bulma konusunda neredeyiz? Varsayıma göre... Tekne tarikatın olmalı. | Open Subtitles | أين وصلنا بإيجاد القارب؟ تقول الفرضية بأن الطائفة تمتلك القارب |
Bir keresinde bana, Donanma Özel Timi'nin kullandığı, Küresel Yön bulma cihazını anlatmıştı. | Open Subtitles | أخبرني مرة عن جهاز تحديد المواقع الذي يستخدمونه في المراقبة اشتريت واحدا بالخفاء ودسسته في سيارته |
Sydney'nin annesini bulma istediğinin, bir baba olarak sizi eleştiriyor olabileceğini gösterdiğini düşündünüz. | Open Subtitles | ربما رغبة سيدنى لايجاد أمها تؤثر بك يمكن أن تفسر هذا كأنتقاد لك كأب |
Buradaki tüm cadıların kontrolü bende olduğundan dolayı size bir yer bulma büyüsü yaptırabilirim. | Open Subtitles | وطالما أسيطر على كلّ ساحرات هذه المدينة، فسأهبك تعويذة اقتفاء. |
Süpermarket yöneticisi, işçi bulma kurumundaki çocuk... ne yaptığını unuttum, neyse, | Open Subtitles | ..مدير السوق المركزي, من وكالة التوظيف لقد نسيت وظيفته, على العموم |
-Güvercinimi bulma zamanı. -Nasıl bulacağız? | Open Subtitles | حان الوقت لأجد طائري العزيز كيف يمكننا فعل ذلك؟ |
Eğer ayrılıp daireyi biraz daha genişletirsek onu bulma şansımızı oldukça arttırabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد ستكون فرصنا أكبر في إيجادها إذا انقسمنا وغطينا المنطقة بشكل أوسع |
Bu aileye yeni üyeler bulma yeteneğim var. | Open Subtitles | صدف وأن أمتلكت موهبة أيجاد الأعضاء الجدد من تلك العائلة |
Cameron'a bunun sorun olduğunu söylersem, bağlanmama izin vermeyecek, ve babam bu olaya bağlantılıysa onu bulma şansını riske atamam. | Open Subtitles | انظري ، إذا قمت بإخبار هذا الأمر ل كاميرون لن يدعني أقوم بالغرز أبدا ولا يمكنني أن أخاطر بفرصة اكتشاف |