Neredeyse yüz yıl sonra 1947'de, LEGO Bununla ortaya çıktı. | TED | لاحقا وبعد حوالي مئة عام، سنة 1947، جاءت ليغو بهذه. |
Bununla beraber, bir doktor olarak bir kadını bu kategoriye sokmanın da, ...onu bir tür fahişe yapmayacağını düşünüyorum.. | Open Subtitles | على الرغم من ذلك, بصفتي دكتور , أريد أن أفكر وض إمرأة بهذه الحالة لن يحوّلها إلى إمرأة عاهرة |
Bugüne kadar bunca silahı ithal etmişsin, Bununla ilgili küçük bir görüşme olacak. | Open Subtitles | هذه الايام ,عندما تستورد أسلحة بهذه الكمية فهناك تسمية تطلق على هذا العمل |
Hadi, Bununla baş edebilirsin. O kadar da kötü değil. | Open Subtitles | هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء |
Benim hakkımda ne düşündüğünüzü henüz bilmiyorum ama Bununla da yaşabilirim. | TED | مازلت لا اعرف رايكم في شخصي, لكنني استطيع العيش مع ذلك. |
Onun Bununla ilgisi yok. Umarım hakkında hiç bir şey bilmez. | Open Subtitles | ليس له علاقة بالأمر و اتمنى ان لا يعرف شيئا عنك |
Kalbimizi her seferinde yerinden oynatıyor Bununla. | Open Subtitles | إنه يخيفنا للغاية في كل مرة يقوم بهذا الأمر |
Benden bir ev yapmam için Bununla toprak almamı istediler. | Open Subtitles | طلبوا منّي شراء أرض بهذه الأموال لبناء مكان للعيش فيه |
Şundan kurtulmasına yardım et. Bununla, hiçbir yere götüremem adamı. | Open Subtitles | ساعده في نزع هذه لايمكنني اخذه الى اي مكان بهذه |
Belki de gerçek Mavi Kelebek yıllar önce Bununla değiştirilmiştir. | Open Subtitles | ربّما الفراشة الزرقاء الحقيقيّة قد بُدّلت بهذه منذ سنوات عدّة. |
Bununla ilgili hiçbir şey bilmiyorum, yolculuk boyunca bunu yapmamayı tercih ederim. | Open Subtitles | لا أعرف شيئاً عن هذا أنا أُفضّل عدم القيام بهذه الرحلة أساساً |
Diğer karışık teorileri es geçip direkt Bununla niye başlamadın? | Open Subtitles | ،سحقًا لكل النظريات المعقدة الأخرى لمَ لم تبدأ بهذه النظريّة؟ |
Bu araştırmalarla ilgili iki proje göstereceğim size ve Bununla başlayacağız. | TED | سأطلعكم على اثنين من المشاريع والتي هي تحقيقات في هذا الاتجاه، وسوف نبدأ بهذه. |
Şimdi, Bununla ilgili başka bir anahtar konu ise iğne yaralanmaları. | TED | والآن ، ترتبط بهذه قضية أخرى رئيسية ألا وهي إصابات الوخز بالإبر |
Acaba Bununla ne bok yiyeceğimiz hakkında fikrin var mı? | Open Subtitles | هل لديك فكرة لأين نقلع ونهبط في هذا الأمر ؟ |
Sen sadece 16 yaşındasın, Bununla tek başına başa çıkmamalısın. | Open Subtitles | أنت بالـ16, ليس عليك أن تتعاملي مع هذا الأمر لوحدك. |
Elbette kullandığımız bir çok teknolojinin de Bununla ilgisi var. | TED | بالتأكيد، الكثير من التقنيات التي نستخدمها لها دور في ذلك. |
Bununla ilgili filmi başlatabiliriz biraz da zamanda geriye gideceğiz. | TED | ويمكننا بدأ فلم عن ذلك ويمكننا النظر قليلا إلى الماضي |
Onun üzerinde dokuz saat boyunca çalışmanın Bununla bir ilgisi olabilir. | Open Subtitles | في رأيي أن الساعات التسع التي أمضيتها بعلاجه.. لها صلة بالأمر |
Buna izin veremem. Bununla ilgili şeyler duyuyordum ama dikkate almadım. | Open Subtitles | لقد سمعت بهذا الأمر و أنتظرت و تجاهلت الموضوع |
Bununla birlikte, sadece bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | على أية حال، من المُمْكِنُ أَنْ أُخبرَك أنها مسألة أمن قومي. |
Bununla oynamanın nesi eğlenceli ki? - Bu bir gökdelen. | Open Subtitles | وهذا مبنى يتحول إلى رجل آلي ما المسلي في اللعب بهذا الشيء ؟ |
Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
- Bununla kolay gelsin sana. - Hayır, o senin için. | Open Subtitles | ــ حظّاً موفّقاً مع هذه الأوراق ــ لا , إنّها لك |
Söylediklerinin tek kelimesini anlamadım ama Rusya dediğini duydum. Bununla ne ilgileri var? | Open Subtitles | لم أفهم أي كلمة مما قلتيه ، سمعت روسيا ، فما علاقتهم بذلك الأمر ؟ |
Ya da posta masrafından kurtulmak için onu yalnızca Bununla zehirleyeceğim. | Open Subtitles | , أو لأوفر تكلفة البريد . سأسممة فقط بهذة |
Bu şey o kadar gelişmiş ki, Bununla çorba bile yapabilirim. | Open Subtitles | هذا الشيء متطور جداً لدرجة أنه يمكن أن أعد الشوربة بواسطته. |
Bununla domuzumun dumanını da tüttürmeyeceğinizi kast ediyorum. Vay, şimdiden bir alıcı buldum. | Open Subtitles | وبذلك أعني أنه لايمكن ان يكون لك ايها المدخن عجباً لقد طلبه احدهم |
O profesörle bir yasak ilişki yaşadım ve Bununla gurur duymuyorum. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي قضيةُ زانيةُ مَعه ولَستُ فخور به. |