Ve bunun hakkında düşündüğüm, sağlık hizmetinin herhangi başka bir sistem gibi olduğu. | TED | والطريقة التي أفكر بها بذلك هو أن الرعاية الصحية مثل أي نظام آخر. |
Şimdi bile, onun gözlerini düşündüğüm zaman, kanım damarlarımda donuyor. | Open Subtitles | حتّى الآن، عندما أفكر فى عيونه يجمد الدم فى عروقى |
Ama ben, o eski tavada piştiğini düşündüğüm için yemedim. | Open Subtitles | ولكني لم آكله لأني ظننت أنه مطبوخ بتلك المقلاة القديمة |
Benim düşündüğüm sana vermiyorum bu da kim verecekse ona gidebilirsin demek oluyor. | Open Subtitles | مالذي أظنه أنني لست أسمح لك بمضاجعتي لذا ستحصل عليها بأي مكان تريد |
Çünkü bu resimdeki benim düşündüğüm şeyse, buralara bir daa kimse gelmez. | Open Subtitles | لو هذا الشيء هو ما أعتقده ، لَنْ يَكُونَ هناك أي شخص |
Bu korkunç bir şeydi, fakat olmam gerektiğini düşündüğüm bir asker olmak için ne eğitimli ne de yeterli olmadığım açıktı. | TED | كان ذلك مرعباً. لكن من الواضح أني لم أتدرب، ولم أكن مؤهلاً، كي أصبح الجندي الذي اعتقدت أني أريد أن أكونه. |
Evet, adımsayar ve kemikler tıpkı düşündüğüm gibi bir dışkı yığınının altındaydı. | Open Subtitles | أجل كليهما الجهاز والعظام كانتا مدفونه في كومة من البراز كما توقعت. |
Sonra, senin yol kenarında ölü olarak yattığını düşündüğüm sabah.. | Open Subtitles | في ذالك الصباح عندما كنت افكر بك ميتة بجانب الطريق |
En azından Jackie'yi iş başında görene kadar düşündüğüm buydu. | Open Subtitles | علي الأقل هذا ما ظننته حتي رأيت جاكي يقاتل هنا |
Babam hakkında düşündüğüm zaman, neden bu şekilde davrandığımı söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | هل تخبرينى لماذا افعل اشياء لنفسى عندما أفكر فى اْبى ؟ |
Ne düşündüğüm hakkında en ufak bir fikrin bile yok. | Open Subtitles | تباً لك، ليس لديك أدنى فكرة عمّا أفكر فيه |
Beyler, şu anda düşündüğüm şey, Papalık Seçim Kanunu madde 60... | Open Subtitles | يا سادة , أنا الآن أفكر في الأسقف إيليجيندو رقم 60 |
Önceleri bunun benim için daha iyi olacağını düşündüğüm için uzak durdum. | Open Subtitles | أجل، بقيت بعيدة في البداية لأنني ظننت أن ذلك سيكون أسهل لي. |
Belki her şey düşündüğüm gibi siyah ve beyaz değildir. | Open Subtitles | ربما ليس كل شيء إما أبيض أو أسود كما ظننت |
Bir senaryo anlatacağım, korkunç olduğunu düşündüğüm ve gerçekleşmesi muhtemel olan ve görünen o ki iyi bir kombinasyon da değil. | TED | سوف أقوم بوصف سيناريو أظنه مخيفاً ومن المرجح أن يحدث، وهذا ليس مزيجاً جيداً، كما سيبدو. |
Anlatıcı hakkında daha çok gerçeğe ulaşmamıza yardımcı olacağını düşündüğüm 23 soru. | Open Subtitles | و الذي أظنه سيساعدنا على معرفة المزيد عن تلك الراوية |
Sırrım, oyuk uçlu mermilerle dolu olan bu tabancanın, ruh ikizim olduğunu düşündüğüm adam tarafından kafama doğrultulmuş olmasıydı, birçok, birçok kez. | TED | سري كان أن لدي هذا المسدس المحشو بطلقات مجوفة مصوب على رأسي من قبل الرجل الذي كنت أعتقده توأم روحي، عدة ، عدة مرات. |
Eğlenmek düşündüğüm kelime değildi ama sanırım buna ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | لا أعرف، أعتقد أني كنت بحاجة لذلك أكثر مما اعتقدت |
Ama açlığı nasıl çözebileceğimizle ilgili anlatım ve düşünce sürecini değiştirmek düşündüğüm kadar kolay olmadı. | TED | لكن لم يكن الأمر سهلاً كما توقعت لتغيير الحكاية المروية وعملية التفكير حول الطريقة التي تحل مسألة الجوع. |
Hazırlıklı ve devasa. Sen de düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | . سباقين وحجم خارق انت تفكر ما انا افكر ؟ |
Kendimle ilgili iyi veya özel olduğunu düşündüğüm hiçbir şey beni kurtaramazdı. Sıkı çalışmam, kişiliğim, mizah anlayışım, bakış açım... | TED | أي شيء ظننته جيداً لي أو مميزاً بي، لم يستطع إنقاذي؛ عملي المُجِد، شخصيّتي، حسّي للدعابة، نظرتي للحياة. |
Eğer düşündüğüm şey doğruysa önce Joo Wal'ın icabına bakacağım. | Open Subtitles | إذا فكرت في الحق, آولاً, أنا سوف اتعاملمع جو وول |
Göz göze geldiğimizde konuşamıyor olsam bile düşündüğüm şeyi anladı. | TED | عندها تلاقت أعيُننا، ومع أنّني لم أستطعِ الكلام، إلّا أنّها قد فهمت ما كنتُ أفكّر فيه. |
- Kendimi bu yola girdiğimde yolumun açık ve dürüst çalışmanın mümkün olduğunu düşündüğüm zamanlardaki gibi mutlu hissediyorum. | Open Subtitles | كما فعلت عندما بدأت و أعتقدت أن طريق المستقبل حيث الطهارة والصدق ممكن |
Benim ne düşündüğüm önemli değil. Sadece tercüme ederim. | Open Subtitles | ما اعتقده ليست مهماً أنا فقط وسيط مترجم. |
Hep suçlu olduğunu düşündüğüm müşterinizin cinayet suçlaması ile ilgili işlemlerini yeni bitirdim. | Open Subtitles | لقد إنتهيت لتوي من معاملات عميلكم الذي لطالما ظننتُ أنّه مذنب بتهم القتل |
Benim düşündüğüm işte bu. | TED | هذا ما اعتقدته. أول ما جذب انتباهي أنه يوجد خطأ في القصة |
Yani şu an önemli olan benim ne düşündüğüm. | Open Subtitles | إذاً أفترض ما أظنّه مهم بشّدة في الوقت الحالي |