Öğrencilere bilim kariyerinde en gerçekçi deneyimi nasıl sunabileceğimizle alakalı düşündük. | TED | فكرنا في كيفية إعطاء الأطفال تجربة أكثر واقعية من مهنة علمية. |
Bu inanılmaz güç, insanları dönüştürmek, insanları eklemlemek, sınırları aşmak için topluca bir deneyimi paylaştıklarını hissetmeleri için kullanılabilir. | TED | هذه القوة المهدشة يمكن أن تستخدم لتغيير الناس ولربطهم سوياً، لتخطي الحدود وأن يشعر الناس بأن لديهم تجربة مشتركة. |
Altıncı sınıfta olan bir kadın bulacağız sana. Küçük deneyimi olan birini. | Open Subtitles | نحن سنجد لك إمرأة في الدرجة السادسة شخص ما مع خبرة صغيرة |
Lynn Dempsey yönetici asistanıymış. Kimyasal maddeler konusunda deneyimi yok. | Open Subtitles | لين ديمبسي كانت مساعدة تنفيذية ليس اديها اي خبرة بالكيماويات |
Aynı sözlü tarihte, Bonica, acının en karmaşık insan deneyimi olduğunu iddia etti. | TED | وفي نفس التاريخ المُقال وضح بونيكا أن الألم هو التجربة البشرية الأكثر تعقيدًا |
Güçlü bir amacım olduğunu anladım, bu deneyimi herkese anlatmam gerekiyordu. | TED | وفهمت بأنني أملك مهمة كبيرة، وهي أن أُبلّغ هذه التجربة للجميع. |
O deneyimi ile bu binadaki tek kisidir. Ciddi olamassin Yalvariyorum sana ... | Open Subtitles | نحن بحاجة لرئيس نشر و هو الشخص الوحيد في المبنى الذي لديه الخبرة |
Çıldırdı ve, " Bu hayatımın en büyük deneyimi", dedi. | Open Subtitles | اصبحت كالوحش. وقالت انها اروع تجربة مرت بها فى حياتها. |
Çıldırdı ve, " Bu hayatımın en büyük deneyimi", dedi. | Open Subtitles | اصبحت كالوحش. وقالت انها اروع تجربة مرت بها فى حياتها. |
Muhammed Ali'nin deneyimi gençlik, kaba kuvvete ve müthiş hıza karşı. | Open Subtitles | تجربة محمد علي ضد الشباب و القوة الغاشمة وسرعة المسببة للعمى. |
Biliyor musun, Leo, yeniden yaşamak mümkün gibi görünüyor gerçeği böyle bir dereceye kadar eşinizin deneyimi çok anlatıyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ، الأسد، الحقيقة بأنّك إبدُ لِكي يَكُونَ قادر على العَيْش ثانية تجربة زوجتكِ إلى مثل هذا الدرجةِ صادقةُ جداً. |
Herhangi bir lab deneyimi ve bir etiket makinesi olan herkes yapabilir. | Open Subtitles | أي شخص لديه خبرة في المختبرات وآلة لطباعة الملصقات بإمكانه فعل ذلك |
Mary’nin odası, renk görmeyi bilinçli deneyimi betimlemek için kullanır. | TED | حجرة مارى تستخدم رؤية الألوان لتمثيل خبرة واعية |
Hukuk sisteminde hiçbir deneyimi yoktu, mahkemenin gözünde hiç parası ve gücü yoktu. | TED | لم تكن تملك أي خبرة بالنظام القضائي، ولا مال، ولا سلطة في أعين المحكمة. |
Yani veri deneyimi güçlendirdi, insanoğlunun hikayeleri ise yön vericiydi. | TED | إذن لقد قوّت البيانات التجربة لكن قصص البشر كانت الدافع. |
Bu deneyimi yaşamadığınız için... insanları hayal kırıklığına mı uğrattığınızı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أتشعر بأنك ربما خيبت الناس ؟ بعدم خوضك تلك التجربة ؟ |
Ve bu deneyimi masa üstüne getirmek istiyorum. | TED | وأردت نقل هذه التجربة الى سطح مكتب الحاسب |
Delikanlının liderlik edecek ne deneyimi ne de bilgisi var. | Open Subtitles | الولد ليس لديه ايا من الخبرة او المعرفة لان يقود |
Sonra bu türden arabulucuk deneyimi olan kişilerin desteği ve yardımı ile bir çember içinde oturduk | TED | ثم جلسنا في دائرة مع دعم ,مع مساعدة من الناس من ذوي الخبرة في هذا النوع من المصالحة. |
Merak ediyorum, geçen yıl olan onca şeyi göz önüne alırsak o deneyimi, karakterini şekillendirmek için kullanabildin mi? | Open Subtitles | اعتقد انني وصلت الى أتساءل مع كل ما حدث خلال العام المنصرم، هل كان قادرا على اتخاذ تلك التجارب |
Olur da bir daha ölüm tehlikesi deneyimi yaşarsam ve etraftaki tek kişi sen olursan ne tür bir cinsel hastalık bulaştırmanı beklemeliyim? | Open Subtitles | فِيما لَو مررت بتجربة أخري من الموت الوشيك و كنت أنت الوحيد حولي ما المرض التناسلي الجديد الذي أتوقّع أنْ أُصاب به ؟ |
Her ikisi de büyük, ortak halk ritüeli deneyimi yaratıyor. | TED | كلاهما يخلقان خبرات عامة رائعة من طقوس مشتركة. |
Batı'nın yaratıcılığı ve yaşamsallığı, Doğu'nun zekası ve deneyimi. | Open Subtitles | الحيويه و الابداع من الغرب و الحكمه و الخبره من الشرق |
Uzaylılarla iletişim kurma deneyimi olan tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الوحيد هنا بخبرة فى التواصل مع الفضائيين |
Ve sonra savaş zamanındaki telsiz operatörlüğü deneyimi ona ilgi çekici bir fikir vermişti. | Open Subtitles | و أعطته خبرته كمشغل للراديو في زمن الحرب فكرة ماكرة |
1.83-88 civarında, yapılı, dövüş eğitimi bulunan ve muhtemelen hizmet deneyimi olan birisi. | Open Subtitles | حسناً انا اعلم بانه حوالي 6'، 6'2 بنيته جيدة مدرب للقتال، ربما لديه خبره الخدمة في الجيش |
Carl'ın ihtiyaç duyduğu şey tedavi ölüm deneyimi ya da lobotomi. | Open Subtitles | مايحتاجه كارل هو دواء تجربه موت محتمله أو عمليه جراحيه دقيقه |
Ama temel bir şeyin deneyimi o ilkel şeyi uyandırabilir. | Open Subtitles | لكن التجربه لشيء بدائي يمكن أن توقظ ذالك الشيء البدائي |
Bu benim başıma geldiğinde, Babamla geçirdiğim güçlü bir deneyimi hatırlıyorum. | TED | عندما يحدث ذلك لي، أتذكر تجربتي القوية التي عشتها مع والدي. |
Bizler bunun Tanrı deneyimi prototipi olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونعتقد أن هذا هو النموذج الأولي لتجربة الرب |