Seni adam yakaladı eğer sizin için iyi görünüyorsun düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنه سيكون جيد بالنسبة لك إذا قبضت على القاتل |
Kimse ne yaptığımı bilmiyor. Esrar perdesi yaratmak için iyi. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ما الذي أفعله وذلك جيد بالنسبة إليّ |
Bütün bu rakamların benim için iyi olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | اذا أنت تَقُولُ أن كُلّ هذه الأعدادِ جيدة بالنسبة لي؟ |
Bir köpek Clark için iyi olurdu. Yıl boyu çok yalnızdı. | Open Subtitles | سيكون من الجيد أن يحظى كلارك بكلب شعر بالوحده طوال السنة |
Sam için iyi bir örnek olmaya çabalıyorum ve ona "sadece eğleniyoruz" açıklamasını nasıl yaparım bilemiyorum. | Open Subtitles | فأنا أريد ان أكون مثال جيد ل(سام) ولا استطيع أن اشرح لها عن كيفية ان احظى بالمرح |
Isırdıkları herkesi ele geçirirler. Bizim için iyi bir şey değil. | Open Subtitles | أنهم يستطيعوا السيطرة على أي أحدا يعضوه ليس جيدا بالنسبة لنا |
Aslında bu benim için iyi bir zaman değil. Çalışmanın ortasındayım. | Open Subtitles | بصراحة, هذا ليس وقت جيد بالنسبة لى انا بمنتصف بعض الاعمال |
Aslında kolesterolüm için iyi olur ama ben bir otobur değil, etoburum. | Open Subtitles | حسنًا هذا بالتأكيد جيد بالنسبة للكلوستيرول لكنني آكل لحم وليس آكل عشب |
Yavaş gibi gelebilir ama Kasım ayı için iyi sayılr. | Open Subtitles | يبدوا أن ذلك وقت طويل؛ ولكنه جيد بالنسبة لشهر نوفمبر |
Onlar için iyi tabi. Bir sürü para kazanıyorlar. | TED | أنها جيدة بالنسبة لهم. يصنعون الكثير من المال. |
Örneğin teniste, her puan sizin için iyi diğer taraflar için kötüdür veya diğerleri için iyi, sizin için kötüdür. | TED | حسنا. لذلك ، في التنس، كل نقطة جيدة بالنسبة لك هي سيئة للشخص الآخر، أو جيدة بالنسبة لهم، وسيئة بالنسبة لك. |
Şimdi trajik davranma. Onun için iyi tecrübe olur. | Open Subtitles | والآن، لا تكوني مأساوية ستكون خبرة جيدة بالنسبة لها |
Onunla ve diğer şeylerle zaman geçirmek senin için iyi olabilir. | Open Subtitles | قد يكون من الجيد بالنسبة لك أن تقضي بعض الوقت معه |
Bence bu konuyu konuşmak bizim için iyi oldu. Evet. | Open Subtitles | اعتقد انه كان من الجيد اننا تحدثنا بهذا الموضوع اجل |
Sadece Blair için iyi bir şey yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | "هو فقط كان يريد عمل شيئ جيد ل "بلاير |
Bu akşam havası çocukların sesleri için iyi değil. | Open Subtitles | ليس هواء تلك الليلة جيدا بالنسبة لأصوات الأولاد. |
Fakat bu, uzaklık hissiyatının önemli olduğu hikâyeler için iyi olabilir. | TED | ولكن هذا جيّد بالنسبة للقصص التي تحتاج شعورًا بعيدًا. |
Ve sizin için iyi oldukları gibi eğlenceliler de. | TED | وهم الإثنين , جزء جيد لك , وهم أيضا ممتعون |
Bunun moral için iyi olacağını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | لا، أتظنون هذا يفيد رفع المعنويات؟ لا، لا |
Evet ama zaten ettin.Niye ben senin için iyi değil miydim ? | Open Subtitles | نعم و لكن انتي تركتيني لهذا على أن اعترف انني لست جيد بالنسبه لكي |
- Bu benim için iyi değil. - Evet, çok iğrenç. | Open Subtitles | ــ هذا ليس جيداً بالنسبة لي ــ نعم، إنه خاتم جميل |
Ralph için iyi olurdu. | Open Subtitles | يمكن أن تكون جيدة ل رالف . |
Çocuğun resmen kafası karışmış. Bu onun için iyi olabilir. | Open Subtitles | والولد من الواضح أنه مشوش أن هذا جيد من أجله |
Ne bu, çocuklar için iyi olabilecek bir şeyi önerdim diye cezalandırıyor musun? | Open Subtitles | ما هذا, أهذا عقاب لأنّني اقترح شيء قد يكون في مصلحة الولدين فعلاً؟ |
Güvenli bir şekilde gittiğini görmek çocuk için iyi olur. | Open Subtitles | سيكون في صالح الفتى أن يراك وأنت راحل في امان. |
Elbette bu onun için iyi bitmeyecek. | Open Subtitles | هذا لن ينتهي على خير بالنسبة لها بالتأكيد |