Şimdi bununla ilgili vurucu olan şey psikologların bunu 30 yıldır biliyor olması. | TED | الشيئ المفاجئ حول هذا أنه لقد عرف الاطباء النفسيون هذا منذ 30 عاماً |
Ben de sizlere bu önemli anda en çok etkilendiğim kesişme ile ilgili konuşacağım, ki onlarda eğlence ve robotik. | TED | لذلك أود أن أحدثكم هذه الليلة حول تقاطع أجد جُل حماستي وشغفي منصب بهما هذه اللحظة ، وهما الترفيه والروبوتات. |
Şimdi size özel bir grupla ilgili -en iyi bilim insanlarıyla ilgili- yayınlanmış ve incelenmiş verileri sunmak istiyorum. | TED | ولكن دعوني أبين لكم بعض البيانات.. التي تم دراساتها بشكل جيد ونشرها .. ..حول مجموعة خاصة وتضم أكبر العلماء. |
Ancak, o zamana kadar Ebola ile ilgili görmediğimiz bir şey oldu. | TED | و لكن ما حدث لاحقاً كان شيئاً لم نعهده سابقاً مع الإيبولا. |
Şimdi yaptığım sizin, benim hayatımı yaşama tarzımla ilgili beklentilerinizi karşılamak. | TED | ماذا أفعل الان أرضى توقعاتك عن كيف يمكن أن أعيش حياتى. |
Şok olmuştum fakat bana söylediği şeyi düşündüğümde annem için müthiş bir merhamet ve sevgi hissiyle doldum ama bununla ilgili yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | TED | صُدمت ، لكن حين فكرت فيما قالته لي ، مُلئت بكم كبير من الشفقة والحب تجاه والدتي، إلا أنه لايمكنني فعل إي شي حيال الأمر |
Bu da kendimizle ilgili hayat boyunca değişmeyen sabit bir gerçeklik gibi. | TED | وأن هذه هي الحقيقة الدائمة حول أنفسنا، شيئًا سيظل ثابتًا طوال الحياة. |
Bana gelince, bu sadece yüzleşmek zorunda kaldığım saldırılarla ilgili değildi. | TED | بالنسبة لي، لم تكن فقط حول هذه الهجمات التي كنت أواجهها. |
Neden uyuduğumuz ile ilgili düzinelerce fikir var, ve ben bunlardan üçünü özetleyeceğim. | TED | هناك العشرات من الأفكار المختلفة حول ما الذي يجعلنا ننام، وسأفصّل ثلاثة منها. |
Söylediğim şey, bu soruya cevap olarak, Snowden'a karşı herhangi bir hafifletici eylem ile ilgili tartışmaların gülünç olduğudur. Konuşmaya değer olduğunu söyledim. | TED | ما قلته في الحقيقه, كرد على سؤال هل سترد على اي نقاش حول تخفيف العقوبات على سنودين, قلت نعم, يمكن الحديث حل الامر, |
Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
Evrim kuramı, bize doruktaki cesareti sunar: Algılamanın, gerçeği görmekle ilgili değil de, çocuk sahibi olmakla olduğunu anlama cesareti. | TED | وستقدم لنا نظرية التطور التحدي الأكبر و هو التمييز بأن الإدراك ليس حول رؤية الحقيقة ولكن حول حصولنا على الأولاد |
İki çete ve intihar eden talihsiz âşıklarla ilgili bir oyun. | TED | تدورُ المسرحية حول عصابتين، و عاشقين سيئي الحظ ينتحران في النهاية. |
Liderlik hakkında öğrendiklerinizle ilgili seyirci ile ne paylaşmak istersiniz? | TED | ماذا ستشاركون مع هؤلاء الناس حول ما تعلمتم عن القيادة؟ |
Diğeri ise insanoğlunun istikrarsızlığı ile ilgili, ya da açgözlülüğü de diyebilirsiniz. | TED | والآخر لديه علاقة مع جشع البشر، أو الطمع، إذا أردتم قول ذلك. |
Bu adamların operasyonlarını nasıl paraya çevirebildikleri ile ilgili bir örnek. INTERPOL'e gidip sayfalara baktığımız ve aranan kişileri arıyoruz. | TED | مثال على كيف يستطيع هؤلاء الاشخاص تنفيذ عملياتهم ذهبنا و اخذنا نظرة على صفحات الانتربول و بحثنا عن اشخاص مطلوبين |
Neyse, ben Kongo'dayken insanlarla kondomlarla ilgili konuşmalar yaptım, bunlardan biri Damien'dı. | TED | ولذا إستغليت تواجدي بالكنغو، للترويج بإسهاب عن الواقيات الذكرية، بما فيهم داميان. |
Yanlış anlama, ama neden saçınla ilgili bir şeyler yapmıyorsun? | Open Subtitles | عذراً لقولى ولكن لماذا لا تفعلين شيئاً حيال شعركِ ؟ |
Günümüzde gece göğü ile ilgili tek güçlük şehir ışıklarının görüşü engellemesidir. | TED | الصعوبة الوحيدة هي أن السماء ليلا أصبحت محجوبة بسبب وهج أضواء المدينة. |
Ama yaşam ölümü alt etmekle ilgili birşey değil, değil mi? | TED | ولكن الحياة ليست تتعلق دوماً بتفادي الموت .. أليس كذلك ؟ |
ve bunun nedeni scuba dalgıçlarının kolayca aşağı inip buraya erişebilmeleridir. Scubayla ilgili bir problem vardır oysa ki, | TED | والسبب نحن نعرف الكثير عنه ويمكن للغواصين أن يذهبوا بسهولة جداً إلى هناك والوصول إليه. هناك مشكلة مع الغوص |
Bu yaptığın şey artık bağlanmakla ilgili değil. İzleyicilerle alakalı. | Open Subtitles | هذا الشيء الذي تفعلينه، لم يعد يتعلّق بالتواصل بل بالجمهور |
Sonraki duraktan önce bana kendinizle ilgili üç şey söyleyin. | TED | قل لي ثلاثة أشياء عنك قبل الوصول إلى المحطة التالية |
Dinle, bu benimle veya seninle ilgili değil. Sadece çocukların mutlu olmasını istiyorum. | Open Subtitles | انظري ، هذا ليس بشأني وشأنك أنا فقط أريد أن يكون أطفالنا سعداء |
Bu projeyle ilgili en ilginç şey ise Beau ve bizim bunun işe yarayıp yaramayacağına dair hiçbir fikrimiz olmamasıydı. | TED | ما كان مثيرا حقاً في هذا المشروع هو أننا، وبو، لم تكن لديه أي فكرة عما إذا كان هذا سيعمل. |
Tarih kitapları okudum fakat bununla ilgili bir şey bulamadım. | TED | قرأت كتب التاريخ، و لم أستطيع إيجاد أي شيء عنها. |
Neden onlara sayfaları göstermek dururken işle ilgili bunca soru soruyordum? | TED | لماذا أسأل أسئلة متعلقة عن العمل بدل أن أعرض عليهم صفحات؟ |
Leo, bırakın cesaret yok. Bu sadece seninle ilgili değil. | Open Subtitles | ليو ، لا تتجرأ على الرحيل هذا ليس بشأنك فقط |