Sana şunu söyleyeyim. Beni şu anda bir uçağa bindiremezsin. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك بشيء ما، لا أستطيع ركوب طائرة الآن |
Sana şubenin ya da dünyanın izci okulu olduğunu kim söyledi? | Open Subtitles | من الذي أخبرك أن القسم أو العالم كله يشبه معسكر كشافة؟ |
Ama sana o savaş gazisinin sorunlara neden olabileceğini söylüyorum. | Open Subtitles | لكن، المحارب القديم الذي أخبرك به بإمكانه أن يسبب مشكلة |
SP: Senin keşiflerin sonucunda gerçekleşen bazı harika şeyleri sana söylemek istiyorum. | TED | س. ب: أريد أن أخبرك عن بعض الأشياء المدهشة الناتجة عن اكتشافاتك. |
O çantayı nereye koyacağını sana kaç kez söylemem gerek? | Open Subtitles | كم مرة علي أن أخبرك بالمكان الذى تضع به حقيبتك؟ |
Sana kaç kere söyleyeceğim? Böyle cılız vuruşlarla hiç bir dövüşü kazanamazsın. | Open Subtitles | كم عدد المرات التي ينبغي علي أن أخبرك الا تقاتل يهذا الاسلوب |
Ceketimi alayım ve sana bugün seks yaptığımı söyleyeyim. Ne? | Open Subtitles | فقط دعني ألبس سترتي و أخبرك أنني مارست الجنس اليوم |
Lanet olası görevim bu. Ve sana söyleyeyim dostum, bunu yapmak hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | ذلك عملى وأنا لا أمانع أن أخبرك يا زنجي ، إنه عمل يستحق |
Sana birşey söyleyeyim, Ally. Daha fazla ondalık sayı bilmiyorum. | Open Subtitles | دعيني أخبرك شيئا ألي أنا لا أعرف أكثر عن الكسور |
Sana söylemek istemiştim ama senin fazla İngiliz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك ولكنها دائماً كانت تقول أنك بريطاني أصيل |
Ethan sana bir e- mail aldığını söyledi öyle değil mi? | Open Subtitles | ماذا عنه؟ إيثان أخبرك أنه حصل على بريد إلكتروني أليس كذلك؟ |
Hiç kime sana Foxy Brown'a çok benzediğini söyledi mi? | Open Subtitles | هل أخبرك أحد من قبل أنك تشبه فوكسى برون بالضبط؟ |
Nasıl tepki vereceğini biliyordum, ama söylüyorum sana, bu doğru. | Open Subtitles | علمت أن ردة فعلك ستكون هكذا لكني أخبرك أنها الحقيقة |
Hadi, bir espriden ne olur ki? Sana espriyi söylüyorum. | Open Subtitles | إنها فقط نكتة ، دعني أخبرك نكتة واحدة سأخبرك نكتة |
Gerçeği söylemek gerekirse, benim için en önemli şey kamyon. | Open Subtitles | حتي أخبرك الحقيقة : الشاحنة هي أهم شيء بالنسبة لي. |
Herkesin bu yollardan geçtiğini söylemek isterim ama yalan olur. | Open Subtitles | انا أود أن أخبرك, أنه كل مانتج منا فهو كذب |
Sana söylemem gereken bir şey var, ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك شيء يجب أن أخبرك به و لكن لا أعرف كيف |
Ray, sana söylemem gerekiyor biz çok büyük bir şey yakaladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | راي ، يجب أن أخبرك نظن أنك مقدم علي شئ كبير هنا |
Yarın bu saatte hazır olsun. Nerede ve ne zaman olacağını söyleyeceğim. | Open Subtitles | جهزها غدا فى مثل هذا الموعد و سوف أخبرك متى و أين |
Şunu söylemeliyim ki, bu organizasyonun tam olarak ihtiyacı olan şey bu. | Open Subtitles | ومن واجبي أن أخبرك بأن ذلك ما كانت المؤسسة تحتاج إليه بالضبط. |
Ve ben de söylemedim çünkü önce seni denemek istedim. | Open Subtitles | و أنا لم أخبرك لأنني كنت أريد أن أحاول اخراجك |
Ama size gebelikten korunmanın tam fiyatını söyleyebilirim. 75 sent. | Open Subtitles | لكن قد أخبرك السعر الحالي من حبوب منح الحمل 75سنت |
Eğer daha yakına gelir veya daha uzağa gidersen söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخبرك هل انت تقترب أم تبتعد بعيداً |
Bak, bana istediğin her şeyi yapabilirsin, sana hiçbir şey söylemeyeceğim. | Open Subtitles | انظر, يمكنك أن تفعل بى ما تشاء لن أخبرك بأى شىء |
Ama sana söylememi istedi, eğer Braddock itirafta bulunursa... sana verecekmiş. | Open Subtitles | لكنه طلب مني أن أخبرك أنه لو اعترف برادوك سيعطيه لك |
Hepsinin zamanlamasının ne kadar tesadüfî olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخبرك كم كان توقيت كل هذا صدفة. |
Uzun zaman önce çıkmıştım. Bunu söylemeyi unutmuş muydum? Özür dilerim. | Open Subtitles | توقّفت عن العمل منذ مدّة طويلة هل نسيت أن أخبرك هذا؟ |
Baban benim en sevdiğim vazomu kırdığın zamanı anlattı mı? | Open Subtitles | هل أخبرك والدك عما حدث عندما كسرَ زَهريِتي المفضله ؟ |