Bak, Bilmem gereken başka şeyler var... ve bu önemli. | Open Subtitles | إسمعي ، هناك شيء آخر يجب أن أعرفه وهو مهمّ |
Evet efendim! Kendisini çok iyi tanırım. Aynı okulda okuyorduk. | Open Subtitles | أجل يا سيدي، أعرفه جيداً كنّا في المدرسة الثانوية معاً |
Ben bu çağı pek öngörme yanlısı değilim, çünkü o zamana dek başka bir şey olacaktır, ne olduğunu bilmiyorum. | TED | ولستُ على استعداد للتنبؤ بهذه المرحلة أبعد من ذلك بكثير، لأنه وكما يبدو وبحلول ذلك، سيحدثُ شيئًا آخر لا أعرفه. |
Açıklaması şu: bilmediğim şey benim sorunum değil, bas git, öldürücü bakış. | TED | إنه كان واضحاً: الذي لا أعرفه ليس مشكلتي، اذهب بعيداً، الموت يُحدق. |
Ne yazık ki, iyi tanımıyordum. | Open Subtitles | حسناً , لسوء الحظ لم أعرفه بما فيه الكفاية |
Bu isim tanıdık geliyor, onu tanıyor olmalıyım eğer onu bulursam, her şey açığa kavuşacak | Open Subtitles | هذا الاسم يبدو مألوفاً لابد بأنني أعرفه ,إذا وجدته كل شيء سيكون واضحاً |
Şimdi ise Vega burada değil ve arkaya tanımadığım bir adam oturtuyorlar. | Open Subtitles | والآن فيجا ليس هنا إنهم يضعون بعض المتحرين وهذا ما لا أعرفه |
Kızı hakkında her şeyi bildiğimi ve ağzını kapalı tutması gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | وأنا أخبرتها ، بما أعرفه عن ابنتها وهي لا تستطيع ان تصمت |
Ben onu tanıyordum, İsa'nızı tanıyordum... onun ızdırabını paylaştım, sırlarını sakladım. | Open Subtitles | أنا أعرفه عرفت سيدك المسيح عطفت عليه من العذاب دفنت أسراره |
Tamam, size bildiklerimi anlatacağım, ancak bana koruma için söz vermek zorundasınız. | Open Subtitles | حسناً , سأقول كل ما أعرفه ولكن يجب عليك أن تعدني بالحمايه |
Şu anda Bilmem gereken tek şeyi biliyorum: Onu sevdiğimi. | Open Subtitles | الآن , أعرف الشيء الوحيد الذي يجب علي أن أعرفه: |
İşte bu bakış bana Bilmem gereken her şeyi anlatıyor. | Open Subtitles | أترون، تلك النظرة التي تُخبرني بكل ما أود أن أعرفه |
- Bilmem gereken bir şey var mı? - Adam ağzını kapalıyordu. | Open Subtitles | ـ هل هناك ما يجبُ أن أعرفه ـ لقد كانَ الرجل يثرثر |
Onu 10 yıldır tanırım, ama o asla benimle dost olmadı. | Open Subtitles | أعرفه منذُ 10 سنوات ، و لم يحدثني قط بود |
Bak, neye inanacağımı bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bunun nasıl görüneceği. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا أصدق كل ما أعرفه هو كيف سيبدو الأمر |
O zaman bilmediğim şey şu ki babam mükemmel görme gücü ile doğmuştu. | TED | لكن ما لم أكن أعرفه وقتها أن والدي ولد بحاسة نظر سليمة تماما. |
Onu hiç tanımıyordum bile. Dün otobüste karşılaştık. | Open Subtitles | أنا لا أعرفه مطلقاً لقد تقابلنا بالأمس فى الحافلة. |
tanıyor gibiyim. Onun hakkında bir ilahmış gibi konuşur. | Open Subtitles | اشعر انني أعرفه فهي تتحدث عنه بشكل مثير للغثيان |
Buraya hemen hemen hiç tanımadığım birinin peşinden geldim ve onu bulamadım. | Open Subtitles | جئت هنا لمفاجئة رجل بالكاد أعرفه ولا أستطيع إيجاده لكن ماذا إذن؟ |
Önce bildiğimizi sandığımız şeyle başlayalım, bildiğimi sandığımdan. | TED | لكن لنبدأ بما نعتقد أننا نعرفه وما اعتقدت أنني أعرفه. |
Bir hafta önce tanıştık ama sanki onu hep tanıyordum gibi. | Open Subtitles | تقابلنا قَبْلَ إسبوع لكني أحسست وكأنني أعرفه طيلة حياتي |
Yakınında benim bildiklerimi öğrenirlerse hiç de mutlu olmayacak insanlar var. | Open Subtitles | هناك أشخاص مقرّبون لك لن يكونوا سعداء إذا عرفوا ما أعرفه |
Ama tanımadığım biriyle ofisime gelip, mühürlü dosyalardan bir bilgi istediğinde ona kimin sırdaşlık ettiğini de bilmek isterim. | Open Subtitles | ولكن عندما تجلب شخص لا أعرفه إلى مكتبي للحصول على معلومات من القضايا المعروضة في المحاكم سأود أن أتعرف |
Onu 20 yıldır tanırdım. tanıdığımı sanıyordum yani. | Open Subtitles | أعرفه منذ 20 سنة على الأقل، أعتقد أني أعرفه |
Evet, arkadaşlık hali. İyi bilirim. Bir türlü o halden çıkamıyorum. | Open Subtitles | أجل، نطاق الصداقة، أعرفه جيدا أوقن أن لدي إقامة دائمة فيه |
- Onu tanıyorum. Televizyon programını arayan eleman, değil mi? | Open Subtitles | أنا أعرفه هذا هو الذي إتصل بالتلفاز يجب أن أشكرك |