Buna minnettarım, Charlie, ama senin için her şeyi yaparım. | Open Subtitles | أقدر ذلك ياتشارلي ولكن يجب أن أعمل أي شيء لك |
Ben ölüm döşeğinde yatarken bana kız ayarlamaya çalıştığın için sana minnettarım. | Open Subtitles | آسف، الأمر ليس أنني لا أقدر فعلك.. بمحاولة إنهاضي من فراش موتي |
Bunu takdir ediyorum. Ama bunun için ölmen mi gerek? | Open Subtitles | أقدر ذلك، لكن هل يجب أن تموت من أجل ذلك؟ |
Bu onur için teşekkür ederim ama ben ona Regret Monsewer adını düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أقدر هذا الشرف، لكن أعتقد أننا يجب نسميه ريجريت بعد مونسير هنا |
Tavsiye için teşekkürler ama artık işi kendimiz halletmek istiyoruz. | Open Subtitles | أقدر بصيرتك هذه ولكننا نريد تولي الأمور من هنا بأنفسنا |
Bunu anlıyorum, gerçekten ama bir anlaşmamız vardı ve sen üzerine düşeni yapmadın. | Open Subtitles | أنا أقدر هذا ، فعلا لكن بيننا أتفاق وأنت لم تنفذ قسطك منه |
-Ben sadece seninle ilgileniyorum. -Ben de belli ölçüde minnettarım. | Open Subtitles | أننى فقط أعتنى بكى وأنا أقدر ذلك فى الاعمال الصغيره |
Yaptığın şey için minnettarım, Şerif. Ama bu kasaba kontrolden çıktı. | Open Subtitles | أقدر ما فعلته أيها المأمور، لكن هذه البلده خرجت عن السيطرة. |
Dur dur, Yaptıkların çok iyiydi. Bunun için sana minnettarım. Teşşekürler. | Open Subtitles | مرحى قمت بعمل رائع فى الخارج أقدر لك ذلك شكرا لك |
Beni okula götürdüğün ve dekana beni önerdiğin için sana minnettarım. | Open Subtitles | أقدر لك الوقت , أخذتني إلى المدرسة وتحدثت مع العميد لمصلحتي. |
Beni o spaya gönderdiğiniz için minnettarım, ama bunun davamıza ne yardımı dokunacak? | Open Subtitles | وأنا أقدر لك إرسال البيانات إلى هذا المنتج، ولكن كيف يساعدنا فى قضيتنا |
Onu kastetmedim. Hepinizin onu umursamanızı takdir ediyorum ama yeter. | Open Subtitles | لم أقصد انظري أقدر لك اهتمامك بها ، حقاً أقدره |
İçinde bulunduğun bu yeni Martha Stewart evrenini takdir ediyorum ama neler oluyor? | Open Subtitles | أقدر هذا جيد عالم مارثا ستيوارت الذي كانت تسكنه لاكن مالذي يجري .. |
Çok teşekkür ederim. En fazla bir, iki saat sürer. | Open Subtitles | أقدر لك هذا كثيراً, انها ساعة زمان بالكثير او ساعتين |
Bu sabah gönderdiğiniz biletler için teşekkür ederim. Ama sormalıyım, neden ben? | Open Subtitles | أقدر إرسالك هذه التذاكر إليّ هذا الصباح ولكن يجب أن أسأل .. |
minnettar kalırım. Çok teşekkürler. O halde bu gece çıplak uyumayayım bari. | Open Subtitles | أقدر هذا ، شكراً لكِ ، ويجب أن أمتنع عن النوم عارياً |
Durumunuzu anlıyorum ama ne yazık ki yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أقدر موقفك الحرج لكن للأسف لا يوجد ما يمكن أن أفعله |
Beni zorladın. Ve işin gerçeği, buna müteşekkirim. | Open Subtitles | لقد ظغطت علي وبعد فترة أصبحت أقدر لك فعل هذا |
Çok memnun olurum. İki kişinin seyahat etmesi daha zordur. | Open Subtitles | أنا أقدر هذا أنت تعلم من الصعب لشخصين أن يسافروا |
Bir çiftlik çocuğunun buraya gelip beni suçlamasına minnettar kalmadım. | Open Subtitles | لا أقدر فتى مزارع يأتي إلى هنا لكي يتهمني بجريمة |
Tüm bu kanlı işleri falan tek başıma yapamam, biliyor musun? | Open Subtitles | لا أقدر على فعل ذلك لوحدي سيهدرون دمي , أتعلم ؟ |
Teklifin için sağ ol ama ahlaki değer yargılarıma tamamen aykırı bu. | Open Subtitles | أقدر لك عرضك ، لكن هذا يضاد كل خلية أخلاقية في جسدي |
Tutuyorum zaten! Ve bu hiç hoşuma gitmiyor, çünkü ailemle geçireceğim zaman azalıyor. Senin defterlerini tutmak yerine ailemle olabilirdim. | Open Subtitles | سأفعل و أقدر لك ذلك علي أن أقضي وقتاً مع عائلتي و عوضاً عن هذا كنت أحاول أن أنظم دفاترك |
Tüm inkârlarına rağmen bu oyunların seni cezp etmesine sevindim. | Open Subtitles | أقدر أنه بالرغم من أكاذيبك ... أصبحت شغوفاً بروح اللعب |
Gerçekten takdir ettim ama şu an hiç vaktim yok. | Open Subtitles | وأنا أقدر ذلك حقا , ولكن ليس لدي الوقت الآن. |