ويكيبيديا

    "اضطر" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda
        
    • gerekti
        
    • zorundaydı
        
    • Gerekirse
        
    • gerekmiş
        
    • gerekiyordu
        
    • mecbur
        
    • yapmak
        
    Gitsen iyi olur yoksa cenaze masrafını ben ödemek zorunda kalabilirim. Open Subtitles من الأفضل أن تمضي أو قد اضطر إلى دفع ثمن جنازتك
    İki oğlu hapse atıldı, kendisi Brüksel'e sığınmak zorunda bırakıldı. Open Subtitles ابناه كانا مسجونين كما إنه اضطر لطلب اللجوء في بروكسل
    Charlie, eğer asıl nehir yatağını takip edersek, Peder Torres ve adamlarının altınlarını bırakmak zorunda kaldıkları büyük mağarayı bulabileceğimize inanıyordu. Open Subtitles رأى شارلى أننا إذا اتبعنا المسار الاصلى للنهر سنتمكن من تحديد الكهف الذى اضطر الاب تورس ورجاله الى ترك الذهب فيه
    Sonuç olarak istifa etmesi gerekti. TED لذا اضطر الى الاستقالة. أليس ذلك لطيفاً؟
    Bu durumda, Almanlar da bir el atmak zorundaydı. Open Subtitles في هذه الحالة اضطر الالمان لتقديم يد المساعدة
    Ben utanç verici diyordu, bak eski erkek arkadaşı tutuklamak zorunda. Open Subtitles ما أقوله هو انه من المحرج أن اضطر لإعتقال خليلي السابق
    Ya da kendi yaratıp çözmek zorunda kaldığı bir kriz olarak anılır. Open Subtitles أو ربما سيتم تذكره أنه قد اختلق أزمة، ومن ثم اضطر لحلّها.
    Buluşacağım adamlardan biri bir keresinde denizde kaybolup denizanası yemek zorunda kalmıştı. Open Subtitles أحد الأشخاص الذين سأقابلهم فُقِد في البحر ذات مرة. اضطر لتناول قنديل.
    Tonla para kaybedeceğim ve bir arkadaşımı öpmek zorunda kalacağım. Open Subtitles سوف اخسر الكثير من المال سوف اضطر ان اقبل رجل
    Polisler suç tahminleriyle uzman desteği olmadan baş etmek zorunda kalıyorlardı. TED اضطر رجال الشرطة تعلم كيفية التعامل مع توقعات الجريمة دون دعم الخبراء.
    Birçoğu, hayatlarında daha iyi bir yere gelmek için geçmişleri hakkında hikâyeler uydurmak zorunda kalmıştı. TED العديد منهم اضطر لتأليف قصص عن ماضيه فقط لمحاولة البقاء على قيد الحياة.
    Oyunculardan birine göre hakem, sayı sonuçlanmadan boyun tutulmasıyla emekli olmak zorunda kaldı. TED وفقًا لأحد اللاعبين، اضطر الحكم للانسحاب برقبة متألمة قبل نهاية النقطة.
    Yanisi, perdelerini açmak zorunda kaldı bu sayede içeriyi görebilirsin. Open Subtitles اضطر لفتح النافـذة، وبوسعنا أن نرى ما بالداخل.
    Ama o küçük kızın sözüne güvenmek zorunda kalmak istemezdim. Open Subtitles لكني اكره ان اكون في موضع حيث اضطر للاعتماد على كلمة هذه الفتاة
    Peder Abbott önce iyilikle davranmayı denedi ama... en sonunda ona, katıksız hapis cezası, hatta kırbaç cezası vermek zorunda kaldı. Open Subtitles وقد جرب الأب رئيس الدير معاملته بالحسنى ولكنه اضطر بالنهاية للجوء لحرمانه من الخبز والماء، بل وحتى الجلد بالسوط
    Kaderimin ezikleri üzerime çektiğim olduğu gerçeğini kabul etmem gerekti. Open Subtitles من الواضح اننى قد اضطر إلى مواجهة المزيد فمن الواضح ان قدرى هو جذب الفاشلين
    Bir iş için gitmesi gerekti. Gecikmez. Open Subtitles .اضطر للذهاب لإنجاز شيء ما لن يطول غيابه.
    Frankie, ona maç ayarlamak için elini cebine atmak zorundaydı dışarıdan idarecilere para ödeyerek ödülü cazip hale getirdi. Open Subtitles اضطر فرانكى للدفع من جيبه لكى يجلب مباريات جيّدة كان يدفع للمديرين مبالغ زائدة
    Gerekirse birilerini pataklamak ve isim almak için burada. Open Subtitles وهي هنا لركل مؤخرات وأخذ أسماء محددة لو اضطر الأمر
    Erken çıkması gerekmiş anlaşılan. Open Subtitles اضطر للمغادرة باكراً أليس كذلك؟
    Kumarda sıfırı tüketmiş. Bir kart oyunundan sonra, bu teçhizatı elden çıkarması gerekiyordu. Open Subtitles اضطر إلى أن يترك تلك العصابة بعد لعبة قمار بالورق
    Seni dinleyecektir,aylarca,yıllarca,mecbur kaldıkça. Open Subtitles سوف ينصت إليك ﻷشهر، لسنوات إن اضطر إلى ذلك
    Zavallı babam kileri kupa odası yapmak zorunda kaldı Open Subtitles حتى اضطر أبي المسكين لتحويل المخزن إلى غرفة كؤوس

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد