Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
Dalgaların yönünün ritmini ve sırasını hissetmek için en uygun yer. | TED | انه اكثر مكان يمكن بدقة فيه استشاعر تتابع وتناغم واتجاهات الامواج |
Bu konseptin yer aldığı en etkileyici alanlardan bir tanesi ise makine öğrenmesi. | TED | من اكثر المجالات المذهلة التي تعمل فيها هذه الخاصية هو مجال التعلم الآلي |
Ben, iş hayatında evdekinden daha çok aiama kaydettiğimize ikna olmuş durumdayım. | TED | لقد اصبحت مقتنعة اننا احرزنا تقدما اكثر في العمل اكثر من المنزل. |
Yani Papua Yeni Gine'den Hollywood'a Pekin'deki modern sanata kadar hepimiz sık sık güleriz, ve sende mutluluğunu ve tatminiyetini göstermek için gülersin. | TED | اذا من غينيا الجديدة الى هوليود الى الفن الراقي في بيكين نحن في اكثر الاحيان نبتسم ونحن نبتسم لكي نعبر عن الفرح والرضى |
Eğer sosyal ağların üst lineer eğimi üzerinden konuşursak, birim başına daha fazla demektir, teori der ki; hayatın hızı artar. | TED | إذا كانت هذه هي الشبكات و تدرجها الخطي الفائق اكثر للفرد الواحد في هذه الحالة النظرية تقول أنك زدت تسارع الحياة |
Dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum, çok harika bir şey, fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz: Günde sekiz kucaklama. | TED | وانا سعيد لانني انشر حباً اكثر في هذا العالم انه شعور رائع ووصفة دكتور الحب لكم هي 8 ضمات في اليوم |
Büyüklük hesabına göre memelilerden iki kat fazla örümcek var. | TED | هناك درجتان في القيمة اكثر في العناكب اكثر من الرئيسيات |
Oysa, planktonla beslenen ve büyük bir köpekbalığı türü olan balina köpekbalığına baktığınızda, çeşitliliğinin daha fazla olduğunu görürsünüz. | TED | وايضاً اذا نظرت الى اسماك قرش الحوت وهي نوع اَخر من أسماك القرش الكبيرة اَكلات العوالق تجدها اكثر تنوعاً |
Ama belki de sizin için en önemli olanı virulans, yani zehirlilik. | TED | ولكن من المحتمل انه اكثر ما يثير اهتمامكم هو النوع الخبيث منها |
en ilginç şeylerden birisi bir soruya karşılık olarak verilen bir cevaptan gelmedi onun yerine basit bir misafirperverlik jestinden geldi. | TED | وواحدة من اكثر الامور اثارة للاهتمام لم تأتي من الاختبار نفسه بل جاءت من تصرف بسيط كنا نقوم به لنرحب بالمتطوعين |
Sana daha önce de söylemiştim, kendisi dünyanın en zararsız insanıdır. | Open Subtitles | ولكنى اخبرتك من قبل, انه اكثر رجل مسالم فى هذه الدنيا |
Zaman içinde, birkaç sistemin aileden daha çok 'waterfall' olmasının bir sebebi vardır. | TED | هناك سبب جعل بعض الأنظمة تعمل كالشلال اكثر من الأسرة على مر الزمن. |
Böylece, parçacıklar yakınlaşır ve daha çok çarpışma meydana gelir. | TED | وسوف تحدث الاصطدامات اكثر وكثرة تلك الاصطدامات تعني رفع احتمالية |
Onu eskiden sevdiğimden daha çok sevemem sanıyordum. Fakat Tanrım! | Open Subtitles | ظننت اننى لن احبه اكثر مما احببته و لكن ياللروعة |
Ne kadar çok yaslayabilirseniz bşr bakıma o kadar iyi. | TED | وكلما تمكنت من الاتكاء بشكل اكثر, كلما كان ذلك افضل |
Burada meydana gelen para-normal olaylardan çok daha fazlası söz konusu. | Open Subtitles | نحن الأن نمتلك ما هو اكثر بكثير من الظواهر الخارقة المعتادة |
Öldüğüm gün,daha fazlasını yapmak istiyorum milyonlarca işe yaramaz kişinin birlikte yaptığı . | Open Subtitles | .. اليومالذياموتفيه, اريداناكون قد فعلت اكثر. من فعلة المليون خراء منيوك مجتمعين سويةً. |
Al bakalım aç dostum. Büyük bir balık ve biraz daha şarap. | Open Subtitles | ها هو , ايها الرفيق الجوعان سمكه كبيره من اجلك وخمر اكثر |
başka bir ironi, çifte ironi şu ki oradaki incir ve zeytin ağaçlarından, Eduardo foie gras'dan daha fazla para kazanabilir. | TED | والسخرية الأخري الأكبر ان ذلك يحتوي علي التين والزيتون ادواردو يمكنه ان يجني اموالا من ذلك اكثر من اموال فطيرة الأوز |
Nüfusun artışına arabalar açısından baktığımızda, daha da açık bir hale geliyor. | TED | عندما ننظر لهذا النمو السكاني من زاوية السيارات سوف يكون اكثر وضوحا |
Onu öldürdüğün için senden nefret etmiştim, ama Artık ölüm istemiyorum. | Open Subtitles | انا اكرهك وأريدَك ان تقَتلَ، و لا أُريدُ اكثر من ذلك. |
Merak etme. Fazladan bir dakika bile oyalanmayacağım. Haydi hayırlısı. | Open Subtitles | لا تقلقي لن استغرق دقيقة اكثر مما يلزم افسح الطريق |
Yanımızda getirdiğimiz maymunlar, tahminimizden çok daha güçlü ve çok daha zeki. | Open Subtitles | القرود التي احضرناها معنا كانت اقوى منا واكثر ذكاءا اكثر مما تخيلنا |