| Eğer bir şehir sosyal olarak bütünleşmediyse onunla baş edemezsiniz. | TED | لا يمكنك التعامل مع مدينة اذا لم تكن متكاملة مجتمعياً |
| Ama elbette, bununla baş edebiliriz çünkü biz yapay dikenler üretebiliriz. | TED | لكن بالطبع، نستطيع التعامل مع هذا، لأننا نستطيع صنع شوك إصطناعي. |
| deseydi. Sizin de her seferinde asla başaramayacağı ve yine düşeceği düşüncesi ile başa çıkması için danışmanlık yaptığınızı düşünün. | TED | ويكون عليكم أن تجلبوا له المساعدة ليستطيع التعامل مع مشاعر عدم الكفاءة وعدم القدرة على الوصول والفشل في كل مرة. |
| Her türlü pislikle başa çıkmayı öğrenmeme yetecek kadar çok yanki ile savaştım. | Open Subtitles | لقد حاربت ما يكفي يانكيز لمعرفة كيفية التعامل مع أي نوع من الظربان |
| Bir fatihin yolu hep zorludur ama en zoru sizin gibi hainlerle uğraşmak. | Open Subtitles | طريق النصر لم يكن سهلا أبدا التعامل مع الخونة أمثالك هو الجزء الصعب |
| Savaştan öğrendiğim şey, kayıpların üstesinden gelip hayata devam etmek. | Open Subtitles | من الأور التي تعلمتها بالقتال التعامل مع الخسارة والمضي بحياتي |
| Ve Asya, yetki sahibi olacağı, en güçlü liderlerden bir olduğu bu yeni pozisyonunu elinde tutmayı idare etmeyi başarabilecek mi? | TED | و هل ستكون آسيا قادرة على التعامل مع هذا الوضع الجديد و تحمل مسؤلية كونها في موقع العظمة و حكم العالم؟ |
| Şimdi, salgınla nasıl baş edeceğine dair bir duyuru yapman gerektiğini düşünüyorum. Hayır. | Open Subtitles | الآن أعتقد أنك قد تريد أن تعلن بياناً عن كيفية التعامل مع الاطلاق |
| Hadi, bununla baş edebilirsin. O kadar da kötü değil. | Open Subtitles | هيا , يمكنك التعامل مع هذا الأمر ليس بذلك السوء |
| Kimyasal silahlar çok baş ağrıtır. 10 kilo da büyük bir miktar. | Open Subtitles | في العادة يصعب التعامل مع الأسلحة الكيماوية و عشر كيلوغرامات كمّية كبيرة |
| İşlerine gelince İngilizce'yi anlıyorlar. Ben Meksikalılarla başa çıkmayı bilirim. | Open Subtitles | أعرف كيفية التعامل مع المكسيكيين فقـد كنت أفعلهـا طـوال حياتي |
| Ya bununla başa çıkacağım ya da başka bir yaşam tarzı bulacağım. | Open Subtitles | وأنا إما تضطر إلى التعامل مع أو أن تجد طريقة أخرى للعيش. |
| Bak, senin için kolay olmadığını biliyorum. Çoğu insan bununla başa çıkamaz, Kate. | Open Subtitles | أعلم أن هذا ليس سهلاً عليك معظم الناس لا يستطيعون التعامل مع ذلك |
| Bütün gün bu küçük çocuklarla... uğraşmak nasıl bir şey bilemezsin. | Open Subtitles | أنتَ لاتعرفُ كيف هو التعامل مع هؤلاء الأطفال الصغار طوال اليوم |
| Aynen... Buradaki bütün or.spular ve onların sorunlarıyla uğraşmak zorundasın. | Open Subtitles | تباً، حاول التعامل مع كل هؤلاء الفتيات ومشاكلهنّ لبضعة أيام |
| Babam da tuz madeninde çalışırken hep böyle insanların üstesinden gelirdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد ابي التعامل مع مثل هذا الشي في منجم الملح |
| İnsanların bunun üstesinden gelmek için pek çok yol bulduğunu söylemek istersin. | Open Subtitles | مع كل ما وصل إليه الناس من جميع أنواع التعامل مع ذلك |
| Şubeniz bu büyüklükte bir parayı idare edebilir, değil mi? | Open Subtitles | افترض أن فرع بهذا الحجم يستطيع التعامل مع هذه الأموال |
| Sağol, kendim halledebilirim. | Open Subtitles | تحتاج إلى اليد؟ شكرا، ولكن لا أستطيع التعامل مع هذا. |
| Şimdi senle uğraşamam. Markete gidip, akşam yemeği için tavuk alıp geliyorsun. | Open Subtitles | حسناً، لا أستطيع التعامل مع هذا الآن اقصدي المتجر واشتري دجاجة للعشاء |
| Ne var biliyor musun, şu an bununla ilgilenmek istemiyorum tamam mı? | Open Subtitles | أتعلم ، أنا لا أريد التعامل مع هذا الآن ، اتفقنا ؟ |
| Kaba hareketleri kendi yöntemimle hallederim; hızlı bir yumrukla. | Open Subtitles | انا لدي طريقة في التعامل مع الوقاحة: ركلة مفاجئة قوية |
| Bir adam ve bir traktör, bunun gibi 12 veya 14 yeri halledebilir. | Open Subtitles | رجل واحد وجرار زراعي بإمكانهما التعامل مع 12 أو 14 من هذه الأماكن |
| O kadar yolu gidip ufak bir veledin icabına bakamadın mı? | Open Subtitles | وصلت الى هذا الحد ، ولا يمكنك التعامل مع طفلاً واحد؟ |
| Ben de ölüleri halledeceğim, ve çevredeki korumaları halletmek içinde bay Murphy'i kullanacağız. | Open Subtitles | سوف أتعامل مع الأشباح، وأم، سوف نستخدم السيد ميرفي التعامل مع حراس محيط. |
| Sayılarla arası çok iyi ve gerektiğinde zor kararlar alabilecek kapasitede. | Open Subtitles | لقد أثبت أنه قادر على التعامل مع الأرقام وإتخاذ القرارات الحازمة |
| Çünkü götlerle uğraşmayı sevmem, anlatabildim mi? | Open Subtitles | لأنني لا أحب التعامل مع الحمقي ، أنت تعي ما أقوله؟ |
| Buna yaklaşık 30 yıl önce başladık ve tam da bu sorunla uğraşmaya başladık. | TED | بدأنا هذا منذ حوالي 30 سنة مضت. بدأنا بجدية التعامل مع هذه القضية. |