Belki de midemin... derinliklerindeki bu his belki de aşktır. | Open Subtitles | ولكن من يعرف بما ؟ ربما ذلك الشعور فى معدتى |
Sonra kendi kendime, beynin için girebilsek ve o mide bulandırıcı hissi o kişinin anısını da bozmadan çıkarabilsek nasıl olurdu diye soruverdim. | TED | و هكذا فكرت، ماذا لو استطعنا أن ندخل الدماغ و نتخلص من ذلك الشعور المثير للغثيان بينما نترك ذكرى ذلك الشخص دون مساس؟ |
Bilinç tüm duygu durumları, duyarlılığı ya da farkındalığı içerir. | TED | الوعي يتألف من كل حالات الشعور أو الإحساس أو الانتباه |
Ve şu duyguyu bulmaya, tekrardan keşfetmeye çalışan daha nice ülkeler: "Nasıl harikulade, barışçıl ve hoşgörülü bir gelecek hayal ederiz?" | TED | وغيرھا من الدول التي تحاول أن ترى وتستكشف ذلك النوع من الشعور إزاء كيف يمكنُنا أن نتصور مستقبلا رائعا وھادئا ومتسامحا. |
Daha fazla hissediyorum, aslına bakarsanız, sanırım, çünkü mutsuzluğu hiçlik olmadan hissedebiliyorum. | TED | بالحقيقة، أنا أعتقد، أنني أشعر أكثر، لأني أستطيع الشعور الحزن دون الفراغ. |
Ama IQ ve duygusal empati, başkaları gibi hissetmek arasında hiç alaka yoktur. | TED | ولكن لا يوجد أي علاقة بين معدل ذكائه والتعاطف الشعوري، وهو الشعور بالآخرين. |
Ah, çok fenaydı, bu tuhaf his karnımın derinlerinde ortada bir yerlerde. | Open Subtitles | لم يكن لدى سوى ذلك الشعور السيىء فى تلك الحفرة بأعماق معدتى |
Biliyorsun, hissettiğin şey çoğu insanın da dediği gibi "bir his". | Open Subtitles | تعرف, الشعور الذي تشعر به, هو ما يسميه الكثير منا شعوراً |
İçimde bir his var ve biri Banks'in bu konuyu herhangi birine asla anlatmamasını sağlama almak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | روادني الشعور أن هناك شخصاُ ما كان يحاول أن يتأكد من أنه لن يناقش هذا الأمر مع أحداً، أبداً. |
Ama çok geçmeden o acı hissi geri gelmeye başladı. | TED | ولكن بعد فترة قصيرة، بدأ ذلك الشعور بالألم يراودني مجددًا. |
Belki sadece şu insanın midesinde olan garip hissi farkederler. | Open Subtitles | رُبَّمَا ماعدا ذلك النوع من الشعور العصبيِ تَدْخلُ الى معدتَكَ |
Leigh Anne, sendeki beyazlara ait bir suçluluk hissi falan mı? | Open Subtitles | ليا آن هل هذا نوع من الشعور بالذنب بسبب البشرة البيضاء |
Büyükannenizin çikolatalı kekini tattığınızda aldığınız o sıcak ve belirsiz duygu ? | TED | ذلك الشعور الدافئ الذي تحصل عليه عندما تتذوق كعكة الشوكولا من جدتك؟ |
O duyguyu, o mükemmel duyguyu bir kez hissedince, sonsuza dek sürmesini istersiniz. | Open Subtitles | احسست بشيء متكامل عندما تحس بهذا الشعور المثالي تريده ان يدوم الى البد |
Şu an ayaklarımı hissedebiliyorum ama hayali bir farkındalıkla. | TED | أستطيع أن أشعر بقدميّ، أستطيع الشعور بهما الآن كوَعْي وهمي. |
Matematikten çaktığım için budala gibi hissetmek istemiyorum çünkü hiç öğrenecek vaktim olmuyordu! | Open Subtitles | أريد التوقف عن الشعور بالحمقاء لرسوبي في الرياضيات لأنه ليس لدي الوقت لأتعلمه. |
Fakat tatmin olmuşluk duygusu yerine kaygılı ve sürüklenmiş hissettim. | TED | ولكن بدلاً من الشعور بالرضا كنت اشعر بالقلق وعدم الهدوء. |
Bir arkadaşımın başından geçen bir olayı anlatacağım, çünkü bu Bosnalı arkadaşıma olanlar, bu anlattıklarımın tam olarak nasıl hissettirdiğini size göstereceğini düşünüyorum. | TED | سأقوم بسرد قصة حدثت لأحد أصدقائي ، صديقة بوسنية .. حول ما حدث لها. لأني أعتقد أنها ستصور لكم ذلك الشعور على حقيقته. |
İşte bu yüzden ayrıIdım. Senin için kötü hissetmeye başlamıştım. | Open Subtitles | . لهذا غادرت . بدأت أشعر بهذا الشعور السئ لك |
Gündüzleri bunu pek hissetmiyorum ama geceleri beni hayli rahatsız ediyor. | Open Subtitles | لا يأتيني هذا الشعور في الصباح و لكنه يزعجني في الليل. |
Kendini ezilmiş hissettiğini biliyorum ama acilen bu duygular hakkında konuşmamız gerekiyor. | Open Subtitles | تشعر بالإنهاك لكن من الضروري جدّاً أن نتكلّم حول هذا الشعور هنا |
...zulme uğradığını hissediyor ve bu insanlar bir şekilde bu acıyı temsil ediyor. | Open Subtitles | انه يشعر بالاضطهاد و بطريقة ما هؤلاء الرجال هنا يجسدون هذا الشعور بالعذاب |
- Ateş söndü. - Ayaklarımı bile hissedemiyorum. | Open Subtitles | ـ لنطفئ النار .. ـ ما يزال لا يمكنني الشعور بقدمي |
Birisine, bir şeye yakın olmak gerçekten iyi hissettiriyor" dediğimi hatırladım. | Open Subtitles | إن كان الشعور جيدا يكون عندما تكون قريبا من شخص ما |