ويكيبيديا

    "الضوء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ışık
        
    • ışığı
        
    • ışığın
        
    • ışıktan
        
    • ışıkları
        
    • ışıkta
        
    • ışıklar
        
    • aydınlık
        
    • ışıkla
        
    • ışığını
        
    • hafif
        
    • ışığa
        
    • Light
        
    • ışığında
        
    • gelen
        
    Ve bence tiyatro tam olarak ışık ile hayatı iyileştirebileceğimiz bir yer. TED وأعتقد أن المسرح هو المكان الذي يقوم فيه الضوء حقاً بتعزيز الحياة
    Açık okyanusta bir çok hayvan var -- birçoğu ışık yapabiliyorlar. TED هناك الكثير من الحيوانات في المحيط والعديد منها يمكنه انتاج الضوء
    Ve tıpkı az önce gördüğünüz gibi, bu ışık bantlarını üretebilir. TED مثل هذا الذي ظهر الآن ويمكن ان يتنج حزماً من الضوء
    Bu zarda veya sınırlarında, ışığı gerçekten elektriğe çevirebilen küçük proteinler bulunuyor. TED انها غشاء.. او رقاق يحوي بروتينات تستطيع تحويل الضوء الى سيالات كهربائية
    Duvarın arkasında bir vitrin mankeni gizli, ve ışığı kapıdan sektireceğiz. TED وهناك تمثال مخفي وراء حائط وسنقوم بجعل الضوء يرتد عن الباب.
    Dünyadan yansıyan ışığın bir kısmı deliğe düşer, fakat bir kısmı da mercek etrafından dönerek bize tekrar ulaşır. TED إن الضوء القادم من الأرض، يسقط بعضه في الثقب الأسود، لكن يرجع إلينا البعض بعد إلتفافه حول الثقب الأسود.
    Ve bu ışık prototipini ilk kez burada herkesin içinde gösteriyorum. TED وانا اعرض هذا في العلن لاول مرة هذا موضِّح الضوء المرئي
    Kabarcık sonradan ışık hızında yayılır, tüm uzayı doldurur ve Higgs alanını bildiğimiz halden yeni bir hale dönüştürür. TED بعد ذلك ستتمدد الفقاعة بسرعة الضوء, محتلة الفضاء كله, و محولة مجال هيقز من الحالة المعروفة الى الحالة الجديدة.
    Sonradan anlaşıldı ki odadaki ışık normalde olduğundan biraz farklıymış. TED لقد تبين أن الضوء في تلك الغرفة كان مختلف قليلاً.
    Ne zaman oğlumdan bir mektup alsam, hayal edebileceğiniz en karanlık yerde görülen bir ışık demeti gibi geliyordu. TED ومنذ مدة كنت أود الحصول على رسالة من ابني، كانت مثل شعاع من الضوء في أحلك مكان يمكن تخيله.
    Eğer ışık bir dalgaysa, o zaman bir frekansı olmalı. TED إذا كان الضوء موجة، فإنه يجب أن يكون لديها تردد.
    Sadece tek çeşit ışık varlayıcısına sahip olmak renkleri görme şansı tanımaz. TED وجود نوع واحد من مستشعرات الضوء لا يترك أي مجال لرؤية اللون.
    Öyleyse her şey tamam, ışık bir dalgadır, değil mi? TED إذاً لقد اتفقنا .. الضوء ينتمي للموجات أليس كذلك ؟
    Bir elmayı görmek için ışık elmaya çarpıp gözlerinize geri döndürmeli. TED فلكي ترى تفاحةً، يجب أن يصدمها الضوء وينعكس عائداَ إلى عينيك.
    Prekürsörleri çatıdaki bir PV hücresine, güneş hücresine püskürttüğünüzü ve bunun ışığı toplayan katmanlı bir yapıya kendini düzenlediğini düşünün. TED تخيلوا رش المواد الأولية على خلية كهروضوئية، على خلية شمسية، على سطح، وتركها لتتشكل ذاتياً إلى بنية طبقية تحصد الضوء.
    Ama bu durum gözlerinizdeki retinaların da ışığı yakalamadığı anlamına gelir. TED لكن هذا يعني أن الشبكية في عينيك لا تلتقط الضوء أيضاً.
    Kontak lens ve gözlükler kırılma sorunlarını düzeltmek için ışığı büker. TED تعمل النظارات والعدسات اللاصقة على انحناء الضوء لتعويض تلك الأخطاء الانكسارية.
    Daha fazla ısındıkça, görünür ışığın tüm frekanslarını yayarak beyaza dönmeye başlar. TED وعند ازدياد التسخين، تتوهج باللون الأبيض فتنبعث منها جميع ترددات الضوء المرئي.
    Bu aydınlık halka çekim kuvvetinin, ışığın dahi kaçamayacağı kadar büyük olduğu yerdeki kara deliğin çevresindeki sınırları açığa çıkarır. TED تكشف هذه الحلقة المشعة أفق الثقب الأسود، حيث تكون قوى الجاذبية كبيرة للغاية لدرجة أن حتى الضوء لا يستطيع الفرار.
    Normal ışıktan daha yavaş hareket eden bir ışık fotonu yaptım. Open Subtitles لقد صنعتُ وحدة ضوئية التي أبطأت من سرعة سفر الضوء العادي
    Bir makineydi fakat canlıydı. Şey gibi... dans pisti ışıkları gibiydi. Open Subtitles كانت ألة ولكنها كانت حية , كانت مثل هالة من الضوء
    Çıkış kuyruğundaki ya da kırmızı ışıkta bekleyen insanlara bir bakın. TED فقط فكروا في الناس عند طابور الدفع أو عند الضوء الأحمر.
    Birisinin hayatına ışıklar altında saldırıldığında neye maruz kaldığını biliyorsun. Open Subtitles وتعلمين ما يتكشّف حين يتم تسليط الضوء على حياة شخص
    Muhtemelen bunun en iyi tarafı... ...akşam karanlığında yeryüzüne... ...alacakaranlığın siyahı düşer, ... ...ama hala yukarısı aydınlık ve parlaktır. TED وربما يظهر جمال هذا العمل عند الغسق قبل الفجر حين يذهب الشفق وتظلم الأرض ولا يزال الضوء يلمع في السماء
    Ve bildiğiniz bir sonraki şey, ışıkla aktifleşebilen bir nörona sahip olduğunuz. TED وإذا بنا نحصل الآن على عصبون يمكن ان يتم تفعيله بواسطة الضوء
    Bu bölgenin harekete geçirilmesi, kişiye içsel ışığını görme imkanı verir. Open Subtitles لأن تفعيل هذا المركز يسمح للشخص أن يرى الضوء من الداخل.
    Kepler, yıldızların önünden gezegen geçtiği zaman oluşan, bize ulaşması gereken ışık miktarındaki hafif azalmayı ölçen bir uzay teleskobudur. TED كبلر هو تلسكوب فضائي يقيس الظلام الباهت للنجوم، عندما تمر الكواكب أمامهم، يحجب قليلًا من الضوء من الوصول إلينا.
    Ama aşağıda güneyde çok özel bir statüye sahip küçük bir ışığa sahipti. TED بالرغم من ذلك ، هناك بعض الضوء في الجنوب لديه حالة خاصة جدا.
    Tek istediğim Guiding Light'ın sonunu görmekti ama tıklamıyor. (Dizi 1952) Open Subtitles كل ما أريده هو مشاهدة نهاية الضوء المرشد" لكنها لا تعمل"
    Toplanma diski x-ray ışığında güçlü bir şekilde parlar ve devasa manyetik alan materyali neredeyse ışık hızında uzaya yollayabilir. TED قرص التنامي يلمع بشدة في الأشعة السينية، ومجال مغناطيسي عملاق يمكن أن يطلق المادة في الفضاء بسرعة قريبة من سرعة الضوء.
    Ses ve ışık dalgalarının frekans aralığında ki değişimde meydana gelen cismin size yaklaşması veya uzaklaşması durumunda oluşan etkileri benzerdir. Open Subtitles ، تمامًا مثل الموجات الصوتية تبدي موجات الضوء تغيرًا في التردد كلما تحرك الجسم الذي يبعثها مقتربًا منك أو مبتعدًا عنك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد