Belki bu kıza delice aşık olduğunu sanıyorsun, ama Ondan uzak durmalısın. | Open Subtitles | ،قد تعتقد بأنك مجنون بحب هذه الفتاة لكنك يجب أن تبتعد عنها |
Yaptığın zaman o kaltağa söyle benim adamımdan uzak dursun. | Open Subtitles | وعندما تفعل هذا, أخبر هذه العاهرة أن تبتعد عن رجلي |
Bu birazdan zihnimi patlayacak. uzak dursan iyi edersin arkadaşım. | Open Subtitles | هذا سيفجر عقلي من الأفضل أن تبتعد عني يا صديقي |
Fakat ayak izleri şuradaki küpten bu yöne doğru uzaklaşıyor. | Open Subtitles | لكن آثار الأقدام تبتعد عن الجرة ، في هذا الإتجاه |
Puya, uzaklaşma, her an gidebiliriz. | Open Subtitles | بويا لا تبتعد كثيراً، قد نغادر في أي لحظة. |
Eğer daha yakına gelir veya daha uzağa gidersen söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخبرك هل انت تقترب أم تبتعد بعيداً |
Sana daha kaç kere buradan uzak durmanı söylemeliyim eşek herif? Hadi bakalım. | Open Subtitles | كم مرة سأخبرك أن تبتعد عن هنا, أيها الحمار؟ |
Şimdi uslu bir kedicik ol, ya da olabildiğince uslu ol, ve beladan uzak dur. | Open Subtitles | الآن, كن قط لطيف او كن لطيفا قدر استطاعتك و حاول ان تبتعد عن المشاكل |
9. seviye ve üstü Cumartesi akşamları sıkıntı anlamına gelir ve onlardan kilometrelerce uzak durman lazım. | Open Subtitles | الدرجة التاسعة و ما فوقها تعني فتاة مملة ترافقها فقط في ليلة السبت و عليك أن تبتعد عنها لمسافة ميل |
Sana defalarca beladan uzak durmanı söyledim. | Open Subtitles | طلبت منك مراراً و تكراراً أن تبتعد عن المشاكل |
- Carol Anne... - Işıktan uzak durmasını söyleyin! | Open Subtitles | ـ كاولان ـ أخبريها بأن تبتعد تماما عن الضوء |
Belediye reisi seni tutuklatır. Gözlerden uzak durmalısın. | Open Subtitles | رئيسة البلدية ستعتقلك يجب أن تبتعد عن النظر |
O aynadan uzak dursan iyi olur kurbağa suratlı. -Yoksa korkudan ödün patlayacak. | Open Subtitles | الأفضل أن تبتعد عن هذه المرآة قبل أن تخيف نفسك حتى الموت |
Evrenimiz genişlediğine göre, her şey birbirinden uzaklaşıyor ve bu da her şeyin kırmızı göründüğü anlamına geliyor. | TED | الآن، يستمر كوننا في التمدد، لذا فجميع الأشياء تبتعد عن بعضها البعض، ويعني ذلك أن جميع الأشياء تبدو حمراء اللون. |
Sadece kamyona git. uzaklaşma, Jack. | Open Subtitles | لا تتجاوز الشاحنه يا جاك لا تبتعد كثيراً |
Ya onlardan olabildiğince uzağa gideceksin ya da kafana bir kurşun sıkacaksın. | Open Subtitles | لذا عليك أن تبتعد عنهم بقدر ما تستطيع و إلا تقوم بالانتحار |
Onun peşine takılmamdan memnun olmadı. Bizlerden, herkesten uzaklaşmak istiyordu. | Open Subtitles | لم تُسَرّ باتباعي إياها، ودَّت أن تبتعد عنّا وعن الجميع. |
Eldeki tek bilgi, katilin şehir merkezinden çok çok uzakta olduğu | Open Subtitles | النمط الوحيد الظاهر أن الجريمة تبتعد كل مرة عن مركز المدينة |
Hey, sen içeri gönderdiklerim arasında onun siktir git demediği ilk adamsın. | Open Subtitles | هل تعلم ان عندما أعطتنا المعلومة الأولى لقد طلبت منك أن تبتعد |
Değer verdiğin biriyle karşılaştığında, sadece çekip gitmesi zordur. | Open Subtitles | عندما تقابل شخص تهتم به من الصعب أن تبتعد عنه |
Ama artık biliyorsun, ayrılma vakti. Nereye gideceksin? | Open Subtitles | .أنت تعرف، انه الوقت لكي تبتعد الي أين ستذهب؟ |
hemen o telin üzerinden inin yoksa sizi biz indirmek zorunda kalacağız. | Open Subtitles | نأمرك أن تبتعد عن تلك الأسلاك فوراً. أو سنضطر أن نبعدك قسراً. |
Biz başka yönlere bakarken onlar da arabaların önünden çekilirler. | Open Subtitles | تبتعد من أمام سياراتنا، ننظر بالاتجاه الآخر على مخلفات التماثيل. |
Yıllardan beri benden uzaklaştı mı yoksa daha mı yakınlaştı? | Open Subtitles | خلال كل هذه السنين هل كانت تبتعد عني اكثر وأكثر او هل كانت تقترب مني ؟ |
Aslında, benim düşündüğüm mesafe biraz daha fazla. | Open Subtitles | في الواقع، كنت أُفكر أن تبتعد أكثر من ذلك |
Kabalık etmek istemem ama lütfen benden uzağa def olup gider misin? | Open Subtitles | الأن, لا أريد أن أكون وقحة هلا تبتعد عني بحق الجحيم ؟ |
- Yürüyerek fazla uzaklaşamaz! - Bakın! | Open Subtitles | إنها لن تبتعد كثيراً على قدميها - أنظر - |