- Selam, tatlı Yanaklım. - Öyle geçerken bir selam vereyim dedim. | Open Subtitles | مرحبا يا حلو الخدين انا توقفت هنا لأرحب بكي على وجه السرعة |
Sudaki baldı, onu tatlı hale getiren, petroldü hasta eden. | TED | كان هناك عسل في المياه مما جعله حلو كان هناك زيت مما جعله مريض |
Kör oluncaya kadar bile glikoz moleküllerine baksanız, neden tadının tatlı oldugunu göremezsiniz . | TED | إذا نظرنا لذرات الجلوكوز حتى نصاب بالعمى لن ترى لماذا طعمها حلو |
Güzel sözlerin yanında silahlı sürgünler de Sovyet İmparatorluğu'na geri gönderildi. | Open Subtitles | إضافة إلى حلو الكلام أعادت أمريكا منفيين مسلحين إلى الإمبراطورية السوفيتية |
şeker gibi tatlı, kadife gibi yumuşağım ama kalbimi piyano gibi çalamazsın. | Open Subtitles | لا انا حلو كالسكر و ناعم كالجلد المدبوغ ولكن غير محب للبيانو لا استطيع العزف |
Yani yarı tatlı, yarı ekşisin. | Open Subtitles | فهمت الآن. أنت نصف حلو و النصف الآخر حامض |
Akşam trenle gelirken Güzel birşey gördüm. tatlı birşeydi. | Open Subtitles | رأيت اليوم شيئاً لطيفاً و أنا عائد بالقطار شيء حلو |
- Dini törenlerde kullandığınız bir bardak yoğun tatlı şaraptan yok mu? | Open Subtitles | ليس كأس من هذا الشئ السميك نبيذ حلو الذى انتم تستخدموه فى شعائركم الدينيه ؟ |
Havada o kadar tatlı bir nem var ki, pulu yalamana bile gerek kalmıyor. | Open Subtitles | الهواء حلو ورطب لدرجة أنك لا تحتاج للعق الطوابع. |
Gelin, gelin ateşböcekleri, bu su acı, bu su tatlı | Open Subtitles | تعالي أيتها الخنافس المضيئة فهذه البئر ذات ماء نقي ، ياله من ماء حلو المذاق |
[Düzenbaz CEO'lar Hakkında] Bazıları bana çürük elma diyor ama ben ağaçtaki en tatlı elma olabilirim. [Bush Şirketlerin Üstüne Gidiyor] | Open Subtitles | ولكن قد يكون لدى كدمات ولكني ما زلت حلو الطعم. |
Çok gizli tarifimiz kendiliğinden renklendirilir, kokusu ayarlanır ve kabarcıkları yapılıp benzersiz altın sarısı parıltıya sahip hepimizin yakından tanıdığı hoş tatlı sıvıya dönüştürülür. | Open Subtitles | جهازنا السري للغاية يقوم تلقائياً بتصحيح اللون وتغيير الرائحة وتعديل الفقاعات إلى هذا، شراب حلو لطيف |
tatlı bir çocuğa benziyor. Bunlardan korkacaksın. | Open Subtitles | يبدو مثل ولد حلو لا إسمح لأي أحد المراقبة |
Ölüm hem tatlı hem acıdır. Verdiği ıstıraptan ötürü acı, kurtuluşa ermekten ötürü de tatlı. | Open Subtitles | بأنّ الموت حلو مُرّ، مُرّ في وجعه ولكنّه حلو في خلاصه |
Burada her şey çok lezzetli. Su bile çok Güzel. | Open Subtitles | حسنا كلّ شيء مذاقه أفضل هنا حتى الماء مذاقه حلو |
Hayır, bir yanın böyle düşünüyor ama diğer yanın hoş olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | لا؟ ، جزء منك يظن ذلك والجزء الآخر منك يظن أنه حلو |
Sen tatlı bir adamsın ve Harika bir mizah yazarısın. | Open Subtitles | أنت رجل حلو وكاتب رائع من المرح، |
Bence tıpkı şekerli ve baharatlı gibi haylazlar. | Open Subtitles | اعتقد ان السلوك الشائن ظريف و السكر مذاقه حلو |
Anladım. Sen tatlısın, ben geceyi uzatıyorum. | Open Subtitles | فهِمت، فهِمت، أنتَ حلو و أنا لا نهاية لي |
Sinirlenme, tatlım. Hattını bağlıyorum. | Open Subtitles | حسناً احتفظ بهدوئك يا حلو ، سأصلك بطرفك الثانى |
Balı sevdiğimiz için bal tatlıdır ancak " bal tatlıdır o nedenle severiz" doğru değildir | TED | العسل حلو لأننا نحبه ، وليس "نحبه لأن العسل حلو" |
sevimli, çok sevimli. | Open Subtitles | حتى طعم المياه لديكم جيد جداً حلو , حلو جداً |
Sana yakışıyor şekerim. | Open Subtitles | تبدو عليك جميلة يا حلو |
Karpuz acayip sulu ve tatlıymış. | Open Subtitles | البطيخ لذيذ جداً وطعمه حلو أيضاً |
# Ülkemizin toprağının kokusu hoştur. # | Open Subtitles | "العطر لدينا التربة البلاد حلو ". |
Benim ağız tadım için biraz yumuşak kaçıyor. Bir bira yeterli. | Open Subtitles | هذا حلو بالنسبة لي قليلاً لا بأس بالجعّة |