Temeli bittiği zamanda üç ay içinde katları ve çatışı vardı. | TED | منذ وقت التأسيس وحتى الإنتهاء، خلال ثلاثة شهور أكملنا السقوف والأرضيات. |
Böylelikle, tüm insan genomunu sadece saatler içinde tayin edebiliyoruz. | TED | والآن و خلال ساعات فقط يمكننا أن نحدد الجينوم البشري |
Sizlerle önümüzdeki 18 dakika boyunca inanılmaz bir fikri paylaşmak istiyorum. | TED | أريد أن أشارك معكم في خلال الدقائق القادمة فكرة رائعة جدا |
Kozmetik amaçlı kullanılan diğer implantlar da 10 yıl sonra aynı kaderi paylaşır. | TED | إنّ أجهزةً أخرى، كتلك المستخدمة لأغراضٍ تجميليّة، قد تلاقي نفس المصير خلال 10. |
bir parça İsviçre peynirinde görüldüğü gibi siyah bir zeminde bir küp olarak. | TED | كمكعب , على خلفية سوداء كما يرى من خلال قطعة من الجبن السويسري |
O halde bu şekilde, bir sürü farklı şey için pişmanlık hissedebiliriz. | TED | الآن خلال هذا السياق، يمكننا أن نشعر بالندم حيال أشياء كثيرة مختلفة. |
Yani mutluluk son iki yıldır duyduğumuz en popüler kelime. | TED | إذاً فالسعادة هي الكلمة الأكثر شعبية سمعناها خلال العامين الماضيين. |
Bazı yıllarda Teksas'ta yaklaşık 40 kişiyi infaz ettik ve bu sayı geçtiğimiz 15 yıl içerisinde önemli bir düşüş göstermedi. | TED | في بعض السنين في تكساس، قمنا بإعدام مايزيد عن 40 شخص، وهذا العدد لم يتناقص بصورة واضحة خلال ال15 عام المنصرمة |
Tekrar birkaç sesle yaptığımız bu parçalardan birini dinleteceğim. ama bu sefer olayın herkes tarafından yansımasının oluşturduğu şairane hissi sezebiliyorsunuz. | TED | وسأقوم الآن بعرض مقتطف قصير لنموذج حقيقي قمنا به لهذه الأصوات، ولكن ستشعرون بذلك حقا برواية كل شخص خلال هذه الحادثة. |
Haftada yaklaşık bir dil kaybediyoruz ve tahminlere göre, önümüzdeki yüz yıl içinde dünya dillerinin yarısı yok olacak. | TED | نحن نخسر ما يقارب لغةً واحدة إسبوعياً وبعض التقديرات تشير أن نصف لغات العالم ستختفي خلال المئة سنة القادمة. |
doğal olarak, beyin retinadan gelen bu sinyallere kendi içinde neler olduğu konusunda bir yığın bilgi daha ekler. | TED | وبطبيعة الحال ، يضيف الدماغ الكثير من المعلومات الى ما يحدث من خلال الاشارات التي تاتي الى شبكية العين |
İki hafta içinde, katılmak isteyen kişi sayısı 150 olmuştu. | TED | خلال أسبوعين، كان لدي 150 شخصا راغبا في الانضمام لي. |
Ve eğer yakından bakarsanız, video boyunca aldatıcı tebessümü göreceksiniz. | TED | وإذا نظرت عن كثب، سترى فرحة الخدعة خلال هذا الفيديو. |
Takvim, yıl boyunca çok önemli fikirlerle yüzleşmenize olanak sağlamanın bir yolu. | TED | التقويم هو طريقة للتاكد انه خلال السنة سوف تملاء بأفكار مهمة جوهرية |
Böylece tüm hayatım boyunca tamamen hayal ettiğim yolu çizebildim. | TED | وبذلك كنت قادرة على أن أحلم أحلام اليقظة خلال حياتي. |
Ve demo tanrıları izin verirse, 10 saniye kadar sonra bunu görebileceğiz. | TED | وإذا أشتغلت التجربة بمشيئة الله في خلال 10 ثوان يجب أن نراها |
Ve 2 saat sonra, sırtları ağrı içinde kaldığında, değişmişlerdi.. | TED | و خلال ساعتين, بعد ان كُسرت ظهورهم, كانوا قد تغيروا. |
Bu gördüğünüz an, birden fazla kamera tarafından kaydedilmiş bir an. | TED | هذه هي اللحظة ، و التي التقطت من خلال عدة كاميرات. |
Büyük camgözlerin kıyı toplulukları için önemi, dillerine de yansımış. | TED | أهمية الأسماك الشماسة بالنسبة لمجتمعات الساحل يُمكن إدراكها خلال اللُغة |
İletişim kurmak isteyen iki kişi için tek yolun onları manipüle etmek isteyen üçüncü bir tarafın finanse edilmesi olan bir toplumda yaşayamayız. | TED | لا يمكننا الحصول على مجتمع يكون فيه إذا ما أراد شخصان التواصل، يكون فقط من خلال وعبر تمويل شخص ثالث يريد التلاعب بهم. |
Tablet, dakikalar içerisinde midenizin asitli sıvısı içerisinde ayrışmaya başlar. | TED | يبدأ القرص بالذوبان في السوائل الحمضية خلال دقائق داخل المعدة. |
Bildiğiniz gibi, son birkaç senede bilgi anlamında internete sahibiz. | TED | كما تعلمون، خلال العقود القليلة الماضية، كان لدينا إنترنت المعلومات. |
Fakat son 20 yıldır, her yemekten önce el ele tutuşuyoruz. | TED | لكن خلال العشرين سنة الماضية، صرنا نتلوا الصلوات قبل كل الوجبات. |
Fetüsler ayrıca kendi katılacakları kültür hakkında, kültürlerin en güçlü ifadesi olan yemekler aracılığıyla bilgi sahibi sahibi olmaktadır. | TED | كما يتم أيضا تدريس الأجنة عن ثقافة معينة سوف ينضمون إليها من خلال أكبر المميزات للثقافة، ألا وهو الغذاء. |
Birketler pişirme esnasında ufalanıyor, ve küçük parçalara ayrılarak enerji kaybediyorlardı. | TED | والقوالب تتفتت قليلاً, وبالتالي نخسر طاقة عندما تنفصل خلال عملية الطهي. |
Birleşerek kurulacak açık, güvenli ve ücretsiz sistemler sayesinde böylesi gözetlemelerden kaçabiliriz, ve bir ülke bu problemi tek başına çözmek zorunda değil. | TED | من خلال بناء معا مفتوحة وحرة، ونظم آمنة، يمكننا أن يرحل مثل هذه المراقبة، ومن ثم لا يملك بلد واحد لحل المشكلة بنفسها |
Kaynaklar dahilinde geliştirilen önceki sektörleri ne kadar iyi hale getirdiğimizi düşünün. | TED | فكر في مدى نجاحنا في الصناعات السابقة التي طورناها من خلال المصادر |
Ve bu kemik süslenmiştir, ışığın kafatasından saçılmasıyla gördüğünüz gibi, boşluklarla, yani soluduğumuz havayı ısıtan ve nemlendiren sinüsler ile. | TED | وهذا العظم يتخلله، كما ترون، ضوء ساطع من خلال الجمجمة مع تجاويف والجيوب الأنفية، التي تدفئ وترطب الهواء الذي نتنفسه. |
Geniş ve dar kan damarları bu oyuklardan içeri girerler. | TED | حيث تدخل الأوعية الدموية الكبيرة والصغيرة من خلال هذه الثقوب. |