"دورا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Dora
• role
• bir rol
• rolü
• Duraslı
• Duras
• roldü
• rolünü
• rol oynuyor

"Dora'yı elde etmek ve beni sevmesini sağlamak için çok çabaladım."
كنت أسعى لتوفيق نفسى مع دورا , ووجدت ذلك غير عملي

Bak, Şu Dora Bailey'in yazıp durduğu saçma sapan asparagas haberlere inanmamalısın.
لا تصدقي هذه القصص التي تقولها دورا والمتقولين.

"Bu kendimi Dora'ya adamak gibiydi. Onunla her şeyimi paylaşmak benim için en büyük mutluluktu."
ألزمت نفسى بالتكيف مع دورا لأشاركها ما يمكن أن يجعلنا سعداء

"Ve hala da öyle. Hayatımda Dora olduğu sürece."
وما كان أفضل من ذلك أن أصبحت دورا شمس حياتى

"Ama o yıl Dora pek iyi değildi."
ولكن فى تلك السنة بدأ الإنهاك .. دورا ليست قوية

Oh, sanirim su Dora denilen kiz ile çikacagim.
اعتثد انه يفترض ان اذهب مع هذه الفتاه دورا

Hatta Dora'nın mavi ve parlak noktalı siyah saçları ile güçlü karakterini öne çıkarmak için daha keskin renkleri kullandıysa bile.
لقد كانت ألوانها ساطعة الشعر الأسود المتلألئ مع الأزرق والأخضر ليعبر عن شخصية دورا القوية

Dora hayatımın kadını... ve bende onun hayatının erkeğiyim, bu yüzden...
باختصار .. دورا إمرأة حياتي وأنا رجل حياتها ولهذا

Burda birinin saklandığını biliyorum. Dora burda mı?
أعرف شخص ما يختفي هنا هل احد هنا يسمى دورا ؟

Dora benim hayatımın kadını ve ben de onun hayatının erkeğiyim.
باختصار .. دورا إمرأة حياتي وأنا رجل حياتها ولهذا

Sen de Dora gibi bir öğretmene benziyorsun. Ama o bir mektup yazıcı.
يبدو انك مُدرسه تماماً مثل دورا باستثناء انها تقوم بكتابة الرسائل

Dora'nın bütün o Cumartesi geceleri ne okuduğunu buldum.
لقد اكتشفت ماالذي كانت تقرأه دورا كل ليلة سبت

Hadi seksek ya da eşeğe kuyruk takma oyunu oynayalım, Dora.
دعونا لعب الحجلة أو دبوس الذيل على حمار ، تختار ، دورا.

Bir süre önce New York'a taşındığında konuştuk sanırım Dora'yla olmak için.
تحدثت اليه قبل فترة عندما انتقل الى نيويورك ليقطن مع دورا كما اعتقد اتصل بي وسألني سؤالاً

Dora, bunun için de yapıyorum. Ben ortalığı toplayacağım. Varlığını bile unutacaksın.
دورا انا افعل هذا لأجلك ايضاً سيكون طبيعياً ولن تلاحظي الفرق

Sanırım bizim ilişkimiz Dora'yla olan kadar karmaşık değil.
اعتقد علاقتنا كانت اقل تعقيداً من علاقته ب دورا

Sen bu kadını Dora'nın dergilerinde ya da bir bilboard'da falan gördün.
ربما انت رأيتها في احدى مجلات دورا او على لوحة وهكذا دخلت دماغك

Dora'nın orada olduğunu biliyorum Paul. Onu aramaya gidip bakamaz mıyız? - Seni içeri alırlar.
دورا هناك عندها لما لا نتصل ونرى ربما نصل لحل المشكلة ؟

Amerika'nın hikayesinde önemli bir role sahiplerdi çünkü onların oluşumu sayesinde Kuzey ve Güney Amerika bir araya geldi.
و قد لعبت دورا مهما في قصة الأمريكتين لأن تكوينهم ما جلب أمريكا الشمالية و الجنوبية معا

(Video) MM: Çünkü seyircilerin bir şey yapması için bir rol biçti.
مشهد: لأنها قدمت للمشاهدين دورا في صنعه ، شيئا ما ليشاركوا به.

Diğer bazılarınız bunun grubu birbirine bağlamak için kullanılan sosyal bir rolü olduğunu düşünür.
يرى آخرون أن له دورا اجتماعيا أكثر، وهو يستخدم لتوطيد الصلات بين المجموعة.

Kral'ın Duraslı Emilie ile görüşmemiz içi verdiği görev vesilesiyle buradayız.
نحن هنا بأمر من الملك لرؤية "إميلي" من "دورا".

Duras'da kalıp sıradan bir hayat sürecektin.
كان يجب عليكِ البقاء في "دورا" وعيش حياة طبيعية.

Yani, zaten küçük bir roldü.
لقد كان دورا صغيرا للغاية كما تعرفون

Oraya gittin ve rolünü yaptın.
لقد ذهبت إلى ذلك المكان ، و لعبت دورك إنه لطيف ، أليس كذلك؟ عندما وضعت يدي عليها ، كنت ألعب دورا إنه مجرد تمثيل

Tekrar gördük ki, insanların sürüş alışkanlıklarını azaltma istemelerinde "ücret" müthiş bir rol oynuyor.
وهكذا مرة أخرى، يمكننا أن نرى بأن السعر يلعب دورا كبيرا في رغبة الشعوب للحد من سلوكياتهم في قيادة السيارات.