ويكيبيديا

    "سبيل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yolu
        
    • yol
        
    • uğruna
        
    • olarak
        
    • aşkına
        
    • olsun
        
    • yolunu
        
    • örneğin
        
    • gibi
        
    • adına
        
    • diye
        
    • mümkün
        
    • alalım
        
    • örnek
        
    • yolun
        
    Doğru rotada olduğunu düşünür, fakat emin olmanın bir yolu yoktur. Open Subtitles ظن أنه على الطريق الصحيح ولكن ما كان من سبيل للتأكد
    Bu işler kolay olmuyor. Keşke başka bir yolu olsaydı. Open Subtitles لا يكون الأمر هيّنًا أبدًا، ليته كانت هنالك سبيل أخرى
    Fakat sinek kuşu gibi uçmayı öğrenmek için uçmaktan başka yol yok. TED ولكن ما من سبيل أن تتعلم الطيران كما الطائر الطنان ما لم تطير مثله.
    Bir süper kahraman, inandığı şey uğruna ölmeye hazır olmalıdır. Open Subtitles البطل الخارق يجب أن يكون مستعدًا للموت في سبيل معتقداته.
    Mesela, Fransızca ve İspanyolcada masa kelimesi, bir sebepten ötürü dişil olarak kullanılır. TED فعلى سبيل المثال، في االفرنسة والإسبانية لسبب ما كلمة طاولة هي إسم مؤنث.
    Tanrı aşkına bakın, cinayet burada, en altta. TED أنظروا للجرائم القتل في الأسفل، في سبيل الله.
    Değişiklik olsun diye yalan söylemeyi dene. Dünyanın düzeni bu. Open Subtitles جربى الكذب على سبيل التغيير إنه العملة المتداولة حول العالم
    Hayatta kalmanın tek yolu ölene kadar ölü numarası yapmak, ahbap. Open Subtitles فقط سبيل واحد للنجاة لو مثلت دور الميت حتى يوم موتك
    Çünkü Alfa olarak kalabilmenin tek yolu en güçlü kalabilmektir. Open Subtitles فلا سبيل لكيّ تظل القائد إلّا بأن تظل الأقوى دومًا.
    Bunu engellemenin tek yolu çitalarla "Aşk Tanrısı" oyununu oynamak. Open Subtitles لا سبيل لمنع هذا سوى بالعمل كوسيط للتعارف بين الفهود
    Mesela, geniş-dairesel bir tren yolu yapabilirim. TED على سبيل المثال، يمكنني صنع سكةٍ دائريةٍ كبيرةٍ هنا،
    Bu sadece toplumun gözünü yeşile boyamanın ve etiket fiyatını arttırmanın başka bir yolu. TED ستكون فقط طريقة للتبييض البيئي لجمهوركم على سبيل المثال، وزيادة بطاقة أسعارك.
    Bu olmadan Kopenhag felcinden kurtulabilememiz için bir yol olmadığını düşündüğümü tahmin edebiliyorsunuzdur. TED حسنا، تستطيعون تخيل إنني فكرت كذلك دون هذا، لم يكن هناك من سبيل للخروج من عقدة كوبنهاغن.
    Bu sorunu köküne kadar kazımak için önümüzde uzun bir yol olabilir. TED ربما ما زلنا نملك طريقاً طويلاً لنسلكه في سبيل حل المشكلة بشكل كامل.
    Cesaret ve azimle, görevinin özgürlüğü onurlandırmak uğruna yapılması gerektiğine inandın. Open Subtitles لقد آمنت بكل شجاعة وحزم بالقيام بواجبك في سبيل كرامة الحرية
    örnek olarak toplum kalkınması üzerine eğitim gören bir genç kadın. TED علي سبيل المثال، شابة تدرس للحصول على شهادة في تنمية المجتمع.
    Miguel, Tanrı aşkına kızı hakkında duyduklarını ona söyle. Open Subtitles ميغيل ، في سبيل الله قُل له ماذا سمعت عن إبنتهِ
    Fakat annem o kadar çok güldü ki sırf eğlence olsun diye yayınlamaya karar verdim. TED ولكن كانت والدتي تضحك بشدة، وفي النهاية وعلى سبيل الدعابة قررت أن أنشرها عبر الإنترنت على أي حال.
    Fark yine o kadar büyüktü ki bunları bağdaştırmanın bir yolunu göremiyordum. TED وظهر الفارق شاسعًا مرة أخرى ولم أجد من سبيل لجسر الهوّة بينهما.
    Yapılması gereken basit şeyler var... örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var... TED وهناك أشياء بسيطة مثل، على سبيل المثال، ليزر صغيرة في ثقب الشم حيث يضع هذا الحيوان انفه لمدة خمس ثوان.
    Tişört gibi uzun ömürlü bir ürün elde etmek için bu evre gereklidir. TED هذه المرحلة أساسية لتشكيل مادةٍ طويلة الأجل تستخدم في، على سبيل المثال، القمصان.
    Zamanın ilerisindeydi insanlar mümkün olduğunu bile düşünemezken eşitlik ve adalet adına zorlu bir mücadele verdi. TED كانت سابقة لعصرها، كافحت بلا كلل في سبيل المساواة والعدل قبل عقود من أن يبدأ الكثيرون حتى بتخيل إمكانية ذلك.
    Ve bir gece, bir şaka gibi ona, "Elmo, kimi öldürdün?" diye sordum. Open Subtitles فى أحدى الليالى و على سبيل المزاح قلت له قتلت من يا المو؟
    Hindistan'da bunu yapmak mümkün değildi. TED في الهند على سبيل المثال كان من المستحيل اللصق.
    Mesela, Marc Chagall'ın trajedisini ele alalım. 1887 yılında doğmuş bir sanatçı. TED على سبيل المثال، هنا تجدون مسار مارك شاغال، فنان ولد سنة 1887.
    Şimdi, size bir örnek vereyim: Tüm Avrupadaki inanılmaz karmaşıklıktaki göç problemi. TED على سبيل المثال: الهجرة عبر أنحاء أوروبا، والتي تعتبر مشكلة معقدة للغاية.
    Ayrıca, uzakta yaşıyorum, 24'cü anayoldan biraz ileride, Chattanooga'ya giden yolun üzerinde. Open Subtitles بالاضافة أيضاً، أنا أعيش في الخارج، كما تعلمون، مجرد عابرة سبيل على الطريق السريع 24. على الطريق إلى تشاتانوغا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد