| Dernek kartlarındaki parmak izlerini kontrol et bakalım suç kayıtları var mıymış görelim. | Open Subtitles | تحقق من البصمات الموجودة على بطاقة الإتحاد. انظر ان كان لديها سجل إجرامي. |
| Hepimiz müzik bağımlısıydık, Karen ve Mike'ın birlikte şarkı kayıtları bile vardı. | TED | جميعنا خبراء موسيقى، وقد سجل مايك وكارن أغنيات معًا. |
| Hastaneye gidip hakkında kayıt bulabilmek umuduyla ameliyat öncesi ve sonrası ziyaretlerini araştırdım ve ziyaretçi kayıtlarını bulmayı başardım, şuna bir bak. | Open Subtitles | لذا ذهبت إلى هناك للتحقق له قبل وبعد العملية مرة لمعرفة ما إذا تم إجراء أي الترميزات عنه، وعندما وجدت زواره سجل |
| Sigorta kayıtlarına göre 3 hafta önce anti-depresanları bitmiş yenilerini almamış. | Open Subtitles | سجل التأمين يبين بأنه هرب من مضادات الكآبة منذ 3 أسابيع |
| Yetişkin olduktan sonra bir sabıkası varsa onu bulmamız daha kolay olur. | Open Subtitles | حسنًا,ربما يكون لديه سجل إجرام وهو كبير يستطيع أن يُساعدنا لتعقبه,أليس كذلك؟ |
| Kang Ji Hyeon'un tapu sicili ve nüfus kayıtlarının bir kopyasını al. | Open Subtitles | أحصل على نسخة من سجل أقامه كانغ جي هيون و دفتر عائلتها |
| Hadi, ben bakarken bunu imzala ben de zımbalayıp deftere kaydını yapayım. | Open Subtitles | الآن، هيا، وقّعيه بينما أنا أراقب ثمّ سأختمه، وسأدخله إلى سجل حساباتي |
| Tersane gürültülü, tehlikeli, son derece zehirli ve ürkütücü sağlık ve güvenlik kayıtları olan bir yerdi. | TED | كان حوض بناء السفن مزعجا وخطيرا وشديد السمية، مع سجل صحة وسلامة مروع. |
| Burada iki özel detektifimizden, en güvenilir iki adamımızdan gelen tüm kayıtları görebilirsiniz. | Open Subtitles | لدينا هنا سجل كامل من نشطاء لنا اثنان من رجالنا الأكثر موثوقية |
| Senin ülkende de patlayıcı madde satın alındığında kayıtları tutulur, değil mi? | Open Subtitles | فى بلدك أيضاً ، إذا تم شراء بعض المتفجرات ، فيكون هناك سجل لذلك |
| Ekip her yıl sağlık durumu kayıtlarını güncelleyerek ayının durumunun farkında olabiliyorlar. | Open Subtitles | بتحديث سجل الدبّ الصحّي سنويًا يتمكن الفريق من متابعة حالة هذا الدبّ |
| Bir kitlesel yok oluş döneminde yaşıyoruz, ki bu fosil kayıtlarını 10.000 kat aşıyor. | TED | نحن نعيش في زمن إنقراض جماعي يفوق عدد سجل الأحافير التي لدينا بـ 10,000 ضعف. |
| - Kule kontrol kayıtlarını inceliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتأكد من سجل برج المراقبة الرئيسي الآن |
| Cezaevi kayıtlarına ulaşmak o kadar da zor olmasa gerek. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون الأمر صعبا معرفة مكان سجل السجن. |
| Adamların hizmet kayıtlarına bir bakmamı istedi, ne diyeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | وسألني بأن أنظر في سجل شخص لذا علمت ما سأقوله |
| sabıkası yok, tamamen işine bağlı, sınırdan geçiş izni var. | Open Subtitles | بدون سجل إجرامي, مضمون تماماً بالسندات, ولديه ترخيص للسفر للخارج |
| Suçlunun sabıkası olmalı. | Open Subtitles | . .. الرجل المذنب يجب أن يكون لديه سجل بمكان ما |
| Temiz bir sicili vardı, geçmişte yaptığı bir yanlışı yoktu, sırları satmak için bir sebebi yoktu. | TED | كان لديه سجل لامع، لم يرتكب أخطاء في الماضي، أو أي دافع واضح لفعل هذا |
| Geçmişe dönüp bakınca, bu çökeltilerde ve kayalarda Dünya tarihinin kaydını görüyoruz. | TED | ما نراه عندما نلقي نظرة للزمن الفائت في تلك الرواسب والصخور هي سجل لتاريخ الأرض. |
| Bilgisayar seyir defteri, bu geminin Thor'un bulunduğu gemi olduğunu onaylıyor. | Open Subtitles | سجل الحاسوب يؤكد ذلك هذه نفس السفينة التي كان عليها ثور |
| Temiz bir geçmişi var, vergisini ödeyen yerli bir iş kadını. | Open Subtitles | ؟ التي تمتلك سجل نظيف, وتدفع الضرائب, وهي سيدة أعمال ناجحة |
| 15 yıldır baroda, yüzlerce dava, mükemmele yakın mahkûm etme rekoru. | Open Subtitles | 15سنة في نقابة المحامين ومئات القضايا قريب من سجل الاتهام المثالي |
| Cinayet silahı ölen adam, Miguel Ostos adına kayıtlı, ve Ballon'un Rolls-Royce'unun torpido gözünde saklanıyordu. | Open Subtitles | سلاح القتل سجل بإسم الميت ميجيل اوستوس وأبقى، بالتأكيد، في الدرج رولز رويس باللونة. |
| Bu adamların isimlerini gemi defterine kaydet. | Open Subtitles | مستر بولينج سجل أسماء السادة فى سجل الرحلة مستر ألان وجة الدفة للجنوب الغربى |
| Kilise kayıtlarında bir el koyma raporu ortaya çıktı birden. | Open Subtitles | لا، لم نخطئ. سجل الاعتمادات برز للتو على سجلات الكنيسة. |
| Adı Hong Wen Piau, 32 yaşında, suç dosyası yok. | Open Subtitles | اسمه كونج ون بياو، 32 سنة، ليس له سجل جنائي. |
| Bazı sesler kaydetmiş. Ve hareket eden bazı enerjileri. | Open Subtitles | حسناً، لقد سجل أصوات وبعض من الطاقة تتحرك في المكان |
| Hayır, hayır gelmediler... Çünkü 911 servisinde ses kaydın yok. | Open Subtitles | لم يأتوا لأن مركز الطوارئ ليس لديه سجل لاتصالك بهم |