Evet efendim. Daha bebekler. Sarı saçlı küçük bir kız. | Open Subtitles | أجل يا سيدى , مجرد رضيعتين بنات بشعر أصفر ذهبى |
-Teşekkür ederim, efendim. -Yola çıkmaya hazır mısınız, Albay? Hayır, teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لك يا سيدى هل أنت مستعد للرحيل , أيها العقيد ؟ |
Hiç önemi yok, efendim. Okyanusta bir damla bile değil. | Open Subtitles | اوو سيدى العزيز ، انها حتى ليست نقطة فى محيط |
Söylememiştin ya bayım yine de gördüğümde sıradan bir polis olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | انت لم تقل هذا يا سيدى ولكنى علمت انك لست شرطى نظامى |
Hayır efendim, hatırladığım kadarıyla hayır. - Genellikle şarap içer miydi? | Open Subtitles | لا يا سيدى, لا اتذكر هل هو يشرب النبيذ عادة ؟ |
- Tüm motorlar dursun! Kayığı ayırın. - Peki efendim. | Open Subtitles | جميع المحركات تتوقف , إخرج الزورق الصغير نعم يا سيدى |
- Bunları da odalarına kilitleyin. - Peki efendim. Götürün. | Open Subtitles | إحبسهم فى غرفهم نعم يا سيدى , خذهم من هنا |
efendim, koca bir ormanın içindeyiz, her yerden binlerce kilometre uzakta. | Open Subtitles | سيدى , لقد ضللنا فى الأدغال ألف ميل من لا مكان |
Hayır efendim. Asıl benim elimi yolları üzerine koymamam gerekirdi. | Open Subtitles | كلا يا سيدى كان يجب ألا أضع يدى على القضبان |
Askerlerin morali çok yüksek, efendim. Gitmek için çok hevesliler. | Open Subtitles | سيدى , إن الرجال فى حالة نفسية جيدة متلهفون للذهاب |
- Sağ kolunun altından, efendim. - Gördün mü, planlamış. | Open Subtitles | تحت الذراع الأيمن ، سيدى انظر ، انه يعتزم ذلك |
- Eski günlerde. - Sizi burada görmeyi beklemiyordum efendim. | Open Subtitles | الأيام الخوالى لم أتوقع أن أجدك هنا , يا سيدى |
Bekçi köpeğine ihtiyaç olduğunu düşündüm, efendim. Hem, Damien onu çok seviyor. | Open Subtitles | أعتقدت أنه يمكننا أستخدام كلب حراسه جيد يا سيدى و داميان يحبه |
Orada çok kar var. Ben hiç kar görmedim ki efendim. | Open Subtitles | الجليد سيكون عميقاً ولكن لم أرى الجليد أبداً , يا سيدى |
efendim, C.I.C. alçaktan uçan iki tanımlanamayan uçak buldu. Uzaklık, 125 mil. | Open Subtitles | سيدى , الرادار يشير لهدفين على إرتفاع منخفض على مسافة 125 ميل |
Gövde kısmımızdan haber var efendim. 51 dakika içinde buraya varacakmış. | Open Subtitles | رسالة من وحدة الصحن سيدى ستصل هنا فى غضون 51 دقيقة |
efendim, bu Raspail davasıyla ilgili sıradan bir takip işi. | Open Subtitles | سيدى , قد أخبرتك انها مجرد متابعه روتينيه لقضيه راسبايل |
Başka söyleyebilecek bir şeyim yok bayım. Biz bu genç bayanı tanımıyoruz. | Open Subtitles | ماذا يمكن ان نقول ايضا يا سيدى, نحن لا نعرف هذه الشابة |
- Lord Croker. Randevum var. - Evet, Sayın Lord. | Open Subtitles | لدى حجز بأسم لورد كروجر نعم سيدى جناحك رقم 602 |
- Baş tarafına 200 litre pompala. - Kuzeye dönüş tamamlandı komutanım. | Open Subtitles | قم بضخ 200 لتر إلى الأمام الإتجاة نحو الشمال , يا سيدى |
Her halükarda, Yokohama'da, geyşaları göreceksiniz ve beyefendi, onlar yabana atılacak gibi değil. | Open Subtitles | على أى حال, فى يوكوهاما, ستقابل فتيات الغايشا و أولئك سيدى, لا ترافقهم |
Lordum, itiraz etmek zorundayım. Saygın dostum tanığın ağzına kendi sözlerini yerleştiriyor. | Open Subtitles | سيدى ، اٍننى أعترض ، اٍن صديقى يضع الكلمات على فم الشاهد |
Ve sen, Bay kongre adayı, gelecek seçimlerde neler olacağını izle. | Open Subtitles | و انت يا سيدى عضو الكونجرس سترى ماذا يحدث الأنتخابات القادمه |
Usta, bir daha böyle kötü olmayacak. | Open Subtitles | سيدى .لَنْ يَكُونَ ذلك سيئِ في المرة القادمة |
Patron, sizin vasıtanızla resmi izin almayı arz etsek ya da Düşes'in vasıtasıyla? | Open Subtitles | أليس بوسعنا تقديم طلب رسمىّ من خلالك، سيدى ؟ أو عن طريق الدوقة؟ |
Ama, Mösyö, eğer bana en başında konsolosunuzla görüşmek istediğinizi söylemiş olsaydınız. | Open Subtitles | لكن يا سيدى لو أخبرتنى منذ اللحظة الاولى أنك تريد مراجعة قنصليتك |