O kendi yolunu takip edecek. Hiç kimse onun için seçemez. | Open Subtitles | عليه ان يواضل طريقه الخاص لا احد يمكن ان يختاره له |
Kuyrukluyıldız şehre yaklaşınca, roketimiz yolunu kesecek ve onu parçalarına ayıracak. İşte! | Open Subtitles | بينما يقترب المذنب من المدينة ، الصاروخ سيعترض طريقه ويحوله إلى فتات |
Yarbay Farrell geliyor. Çevre evlerdeki soruşturma raporunu da yakında alırız. | Open Subtitles | القائد فاريل فى طريقه الى هنا سيصلنا التقرير عن بيتها الان |
Civarda Basını göremiyorum... ama şerif yardımcısının yolda olduğuna garanti verebilirim. | Open Subtitles | لا أرى أثراً للصحافة لكن أضمن لك أن المحضر في طريقه |
Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. | TED | وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه. |
- Herrmann nasıl? - Lakeshore'a doğru gidiyor. Bir hatta daha ihtiyacım var! | Open Subtitles | كيف حال هيرمان في طريقه للمستشفى أريد سماً اّخر عمل جيد أيها المرشح |
Onunla güvenli bir evde buluştum, ama saldırıyı gerçekleştirmek için yola koyuldu bile. | Open Subtitles | لقد قابلته في بيت امن ولكنه كان في طريقه بالفعل لمكان الهجوم التالي |
A. Memorial Salonu'nu doğruluk yolunda yükselen altın şahin gibi alıp götürecek. | Open Subtitles | ستقوم بتمزيق قاعة أوغست التذكارية مثل صقر ذهبي يحلق نحو طريقه المستقيم |
Seni bir şekilde bulabilmesi için bilerek bırakmadın mı yani? | Open Subtitles | لقد تركتها بدون ان تمسحها حتى تجد طريقه للوصول اليك؟ |
Çocuklarını , büyüdüklerinde tanrının yolunu izlesin diye tanrının kurallarına göre büyütürsün. | Open Subtitles | تُحاولُ تَرْبِية أطفالِكَ في طرقِ اللوردِ لكي عندما يَكْبرونَ هم سَيَتْلونَ طريقه |
Bütün tayfadan, efendim, bunu yapmanın yolunu bulacak tek kişi sizsiniz. | Open Subtitles | من بين كُلّ طاقمنا، سيدى، أنت الوحيد الذى وجد طريقه لفعلها. |
Ama asla, eskilerin hafızalarında bile yolunu kaybetmiş bir karavan yok. | Open Subtitles | ولكن حتى اكبرنا سنا لايتذكر ابدا انه ضل طريقه ذات مرة |
Evet, ve müteşekkirim... Ama tepemi attırmadan "teşekkür etme"nin başka bir yolunu bul. | Open Subtitles | اجل ، وانا ممتنه لهذا ..لكن لدي طريقه أخرى للشكر دون خلع قميصي |
- Kocam yolda geliyor. - Hayır, kocan gelemez gelmemeli. | Open Subtitles | انه فى طريقه لا , زوجك لا يستطيع ان يأتى |
Ama Ulusal İstihbarat Başkanı buraya geliyor ve bunu ona ispatlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | لكن مدير المخابرات الوطنية في طريقه لهنا وسيريد منا أن نثبت هذا |
"ve yolda karşılaştığı bir adam ona nereye gittiğini sormuş." | Open Subtitles | و في طريقه التقى رجلا سأله الى اين انت ذاهب |
Kraliçeyi feragat etmeye zorlayan... ve yoluna çıkan herkesi öldürecek adamdır. | Open Subtitles | وقد اجبر الملكه على التنازل وقد يقتل اي احد يعترض طريقه |
Vekilleri öldürmeye gidiyor. Paracelsus onlara ulaşmadan önce biz ulaşmalıyız. | Open Subtitles | إنّه في طريقه لقتل الحكام، يجب أن نصل إليهم قبله. |
Onu öldüreceğim korkusuyla New York'a doğru yola çıkmış olmasından korkuyorum. | Open Subtitles | واظن بانه في طريقه للعودة الى نيويورك خوفا من انني ساقتله |
Bugüne dek, bu yıl içinde, 2100'den fazla göçmen Avrupa yolunda hayatlarını kaybetti. | TED | هذا العام حتى الآن، فقد أكثر من 2100 مهاجر حياته في طريقه إلى أوروبا. |
Yarım milyon paniklemiş insanı güvenli bir şekilde tahliye edemeyiz. | Open Subtitles | لا يوجد طريقه لإخلاء نصف مليون شخص هلع ماذا ؟ |
Ben yolunu kaybetmiş aptal biriyim ve tekrar nasıl bulacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | إنني رجلٍ أحمق ضل طريقه ولا أعلم تماماً كيف أجده مجدداً |
Kişisel bilgisayarlar dünyasını ve müzik sektörünü değiştirdi ve şu an mobil cihaz sektörünü değiştirmek üzere. | TED | غيّر عالم الحواسيب، غيّر صناعة الموسيقى والآن في طريقه لتغيير صناعة الهواتف. |
Oraya vardığında belalı koyunun sürünün arasına doğru hareket ettiğini gördü. | TED | وعندما تصل هناك، ترى الخروف المزعج وهو يشق طريقه عبر القطيع. |
Hayır. Kendi yolunda başını almış gidiyordu. "İyi yolculuklar", dedim. | Open Subtitles | كلا يا سيدي، فقد مضى في طريقه للأبد وهذا سرني كثيرا |
İnsanlar arabalarını bırakıp, eşyalarını yüklenerek yasa dışı yoldan Meksika 'ya girmek için nehri geçiyor. | Open Subtitles | لقد تركوا سياراتهم وممتلكاتهم ويريدون الدخول بأي طريقه الى المكسك |
Dinlesene şunu. Bu, küçük insanlar yolundan çekildiğinde büyük bir insanın başarabileceklerinin sesi. | Open Subtitles | هذا صوت ما بإمكان رجل بارع أن يفعله عندما يبتعد الفضوليين عن طريقه. |
Saldırıya uğradığı sırada onu görmeye gidiyormuş. | Open Subtitles | وأنه كان في طريقه للقائها عندما تعرّض للضرب ثم لنوبة قلبية |