"فرصتك" - ترجمة من عربي إلى تركي

• şansın
• şansını
• şans
• fırsat
• şansınız
• fırsatın
• fırsatı
• şansı
• şansımız
• şansınızı
• şansının
• sıran

Gözlerini açık tutarsan, topu yakalama şansın on kat artar.
ابق عينيك مفتوحتين و ستزداد فرصتك للإمساك بها عشر درجات

Tek şansın virüsten vazgeçmen ve seni bulamayacağımızı ümit etmen.
فرصتك الوحيدة هى أن تتخلى عن الفيروس وتتمنى ألا نجدك

Bak, eğer bana söylemek istediğin bir şey varsa, şimdi bir şansın var.
انظروا ، إذا كان هناك شيء تريد لتقول لي ، الآن هي فرصتك.

Amerika'ya sağ salim dönmek için tek şansını mahvetmiş olursun.
فانت تدمر فرصتك الوحيدة للعودة الى امريكا حيا

Hayır kardeşim. Bu bir armağan. Senin için bir şans.
لا يا أخي، بل هبة من السّماء، هي فرصتك وفرصتنا.

Bu da arz ve talep ve fiyatlandırma analizleri ve bir sonraki fırsat dalgasının nereden geleceğini söyler.
ويحلل العرض والطلب والتسعير ويخبرك من أين ستأتي فرصتك القادمة.

Eğer beni yenmek istiyorsanız, tek şansınız tam şu an.
إذا كنت تريد أن تتغلب علي, فهذه هي فرصتك الوحيده

Ram, bu senin fırsatın. Git ve Bayan Chandni'yi dansa kaldır. Hayır, hayır.
. رام, هذه هي فرصتك اذهب واطلب من تشاندني فوراً أن ترقص معك

Abur cubur yiyebilirsin, bu tek şansın ama dişlerini fırçalamak şartıyla.
تناول الوجبات السريعه لان هذه فرصتك الوحيدة ولكن قم بتنضيف أسنانك

Doğruyu söylemek için son şansın tam burda, tam şu anda.
هذه فرصتك الأخيرة لقول الحقيقة في هذا المكان، في هذه اللحظة

Bak en iyi şansın, uyuyan güzelin ölüm uykusundan uyanmasını bekleyip sonra almak.
فرصتك الأفضل هي بإنتظار إستيقاظ الجميلة النائمة من قيلولتها ومن ثم تحصل عليه

Birine bu okulda olduğunu hatırlatmak için son şansın bu.
أنها فرصتك الأخيرة لجعل أي شخص يتذكر أنك درست هنا

Ben aşkımı kaybettim, ama bu senin tek şansın, git onunla, Leela.
لقد خسرت حبي لكن هذه فرصتك الوحيدة .. اذهبي معه يا لـيلا

Gerçeği zaten öğreniyorum o yüzden bu temize çıkman için son şansın.
أنا سأحصل على الحقيقة بكل الأحوال لذا، هذه هي فرصتك الأخيرة للاعتراف

Eğer cesaret ediyorsan, şansını dene ve Boksör Eryx'le ringe çık!
لا إذا تجرؤ خذ فرصتك و اخطو لداخل الحلبة

Ya burada kalıp bizimle yaşa ya da orada şansını dene.
حالما تصل لخيار أن تبقى هنا وتقول بعملك المكلف أو تجرب فرصتك في الخارج

Ediyorsa hikâyenizi anlatmak yardım bulmak için en iyi şans olur.
لأنّه طالما يحدث، فنشر قصّتك ربّما يكون فرصتك الفضلى لإيجاد العون.

Eşyalarını toplayıp bizi soğukta bırakmak için bu sana bir şans olur.
ستكون فرصتك الثمينة لتحزم أمتعتك وتتركنا فى العراء

Gitmeyeceğimi söylemiştim. Sen fırsat yakaladın. Bana fırsat ver.
لقد أخبرتك أنى لن أبتعد أنت حصلت على فرصتك أعطينى فرصتى

Bu, ailen tarafından mahvedilmiş kaderini düzeltmen için eline geçmiş bir fırsat.
ما الذي تقوله يا رجل ؟ هذه فرصتك لتحقيق قدرك تذكر ان ابويك نبوذك و اهملوك ببشاعه

Şimdi, eğer bunların hepsini atlatırsan, tam bir iyileşme için mükemmel şansınız var.
الآن, بما اني اخبرتك بكل شيء, فرصتك للحصول على تعافي كامل هي رائعة.

Vakti gelince fırsatın olacak bunu yapınca da o kadar hoşuna gitmeyebilir.
حسناً، ستواتيك فرصتك، واحدة تلو الأخرى، وقد لاتهتم في فرصتك عندما تواتيك.

Artık Tanrı'ya olan borcunuzu ödeme zamanı. Bu fırsatı kaçırmamalısınız.
فرصتك الآن لتردّ دينك لله، يجب أن تغتنم هذه الفرصة.

- Hayır delikanlı, tek başınasın. - İşte, fikrimi kanıtlama şansı.
والآن أنت لوحدك وهذه فرصتك لإثبات وجهة نظري

Bu haberi ciddiye almıştım. Bir şansımız daha olacağını düşünmüştüm.
فهمّت ذلك، وقلت لنفسي بأنها فرصتك للإنتقام منه

Bu sizin küratör kadrosuna atanma şansınızı... tehlikeye sokabilir.
اعتقد انك بهذا تعرض فرصتك للخطر في التعين الدائم بالمكتبة

Hayatta bulup bulacağın tek adam olma şansının içine sıçtığının farkındasındır umarım.
عسى أنك تدرك أنك أفسدت للتو فرصتك الوحيدة في تحقيق شيء في حياتك

Bak, Walter, şimdi senin sıran. Daima uzun bir izin isterdin.
انظر ياوالتر ، انها فرصتك الان كنت دائما تريد تمديد إجازة.